CHP ve Kürtler kitabınızı hangi saiklerle yazdınız? Ne anlatılıyor kitapta?
Erguvan yayınlarından çıkan “Cephe’den Sürgün’e/CHP VE KÜRTLER” kitap çalışmamızı kimliğimizi, dilimizi ve kutsal değer yargılarımızı yok sayan CHP’nin biz Kürtlere yönelik yaptığı zulümleri anlatmak için yazdım. Günümüz siyaset arenasında seküler ve nasyonal Kürt siyasetinin büyüklerimize zulmü yaşatan CHP’ye nasıl destek vererek bir ihanet içinde olduklarını anlattım. Akıl tutulması yöntemlerin tahrip ettiği, değer yargılarının çiğnendiği, insanlık onurunun yok sayıldığı despotik zamanların günümüze taşıdığı; ancak inançsız ve köle zihniyeti temsil eden ayrılıkçı kadroların bu toprakların yüreğine hançer misali sapladığı hadiseleri paylaştım.
Kürtleri CHP’nin kuyruğuna takma projesi hangi aklın ürünüdür?
2010 yılında bir kaset kumpasıyla CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP ile ondan önce milli bir sol olan teröre karşı duran merhum Deniz Baykal’ın CHP’sini ayıralım. Çok ilginç bir şey söyleyeceğim, Arap Baharının başladığı 2010 yılından sonra 2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş ve bölgemiz ile ülkemizde yaşadığımız gelişmeler, CHP’nin nasıl rotasından çıkarıldığını üstüne üstlük 2019 Yerel Yönetimler seçiminden önce Kandilin katil baronları ki (sadece Murat Karayılan bunların içinde Kürt’tür), seçimlerde CHP’yi desteklemeleri cihetinde güney-ege ve batı metropollerinde ki Kürt seçmenlerine verdikleri talimatlar, bütünüyle ABD ve İsrail siyasetine çanak tutan stratejileri olmuştur.
KANDİLDEN TALİMAT ALDILAR
Yerel seçimlerde CHP PKK ile ittifakı mı kuruldu?
Özellikle yerel yönetimlerde CHP’nin İstanbul-Adana-Mersin-Antalya-İzmir-Aydın-Manisa-Ankara ve son seçimlerde Bursa’da kazandıkları büyük şehir belediyelerinin burada PKK’ya sempati duyan onların talimatlarıyla seçim tercihlerini yapan seçmen kitlesine yönelik, büyük bir ajandanın hem insan kaynakları hem de maddi alanda bir rant oluşturduğunu gözden kaçırmayalım. CHP’nin özellikle batı metropollerinde kendini yalnız hisseden işsiz ve vasıfsız genç Kürt jenerasyonuna nasıl yaklaştığını bunu da partneri olan dünün HDP’si ve günümüzün Türk solu vesayetindeki yine DEM partisi örgütlerince Kandilin talimatıyla nasıl yönlendirildiklerini son İstanbul büyükşehir belediye seçimlerinde gördük.
Başak Demirtaş’ın adaylığına PKK mı karşı çıktı?
Edirne cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın cezaevi ziyaretinin akabinde İstanbul’dan DEM Partisi Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunu açıklaması ardından, Kandilin katil baronu Mustafa Karasu’nun CHP adayı Ekrem İmamoğlu için büyük bir risk olduğunu görerek nasıl tehditle Başak Hanımı adaylıktan vazgeçirdiklerini unutmayalım.
KÜRTLERİ DEĞERLERİNDEN PKK KOPARDI
Kürtleri kendilerine zulmeden CHP’nin kucağına kim atıyor?
Kürtlerin en büyük kayıpları kendi halklarını kültürlerini ve tarihlerini bilmeyişleri olarak görüyorum. Kendi tarihlerini bilen bir Kürdün asla CHP gibi zulüm yapan kendi halkına katliamlar, sürgünler, zindanlar yaşatan bir siyasi örgütle ilişkilerinin olmaması ve onlardan uzak durmalarını isterdim. Garzan’da, Piran’da ve Zilan’da yaptıkları katliamlarla on binlerce Müslüman Kürdü katleden siyasi bir zihniyetin temsilcileri ile bugün aynı safta bulunmanın tek nedeni dini, örfi ve kültürel anlamda kendi öz halkından kopmuş bir Kürt portresinin doğuş nedeni elbette ki ABD’nin günümüzdeki terör örgütü PKK’nin sayesinde olmuştur.
KÜRTLERİN SIRTINDAKİ YÜK SOLCULARDIR
Türkiye ve İslam düşmanı sözde Türk Solu Müslüman Kürtler üzerinde nasıl tahakküm kurabildi? Bunun müsebbibi kimlerdir?
Gerek PKK ve gerekse legal siyasi kanadı olarak görülen ancak asla iki örgütünde bütünüyle Kürt örgütleri olmadıklarını, Marksist Türk solcuları ve illegal örgütleri ile seküler mezhepçileri ki bunlara Alisiz Alevi de denilmektedir. Bu örgütlerin eliyle ülkeye zarar vermekten başka hiçbir icraatlarının olmadığını söyleyebilirim. Bakın sözde Kürt siyasalında makam sahibi olmuş kişilerden, Yaşar Kaya, DEP Kurucu Genel Başkanı. "Türk Solu ile yapılan ittifak yanlıştı. Zaten iflas etmiş bunlar, bir şeyler yapsalardı kendileri için bir şey yaparlardı. Diyarbakır'da Kürt adaylar seçime konulmadı. Trakyalı, Selanikli göçmenlerin getirilip Diyarbakır'da milletvekili yapılması Kürt halkı tarafından hoş karşılanmıyor. Türk Solu bu işe köstek oldu. Kürtlerin sırtında bir yüktür ve Kürtler bunları taşıyor." Yine yaşar Kaya’yı teyit eden HADEP ve DEHAP Diyarbakır il Başkanlığı ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı, Fırat Anlı ne diyor; “Türk Solu, Kürt halkının dindarlığı ile PKK üzerinden hesaplaşıyor. Kürt halkının dindarlığı ve Türkiye’ye bağlılığı, PKK üzerinden cezalandırılıyor.” “Solcular bizi ayar vermekten, bizi küçümsemekten vazgeçsin.”
KÜRTLER MANEVİ DEĞERLERİNDEN KOPARILMAYA ÇALIŞILIYOR
Ahlak ve takva üzere bir ömür süren ve dindarlığıyla nam salan Kürtler LGBT gibi ahlaksız yapıları savunan partileri nasıl destekler hale getirildi?
Evet, yaşadıkları coğrafyada özellikle rejimleri ve yönetimleri İslami olmasa da, komşu ülke halklarının kahir ekseriyetle Müslüman oluşları ve denizle iletişimleri noktasında batı dünyasına açılmamış olan biz Kürtlerin, kapalı bir toplum olarak inancımız ve kültürümüzle yıllarca yaşamada direndik.
Sosyoekonomik yönden fakirliğimiz, kalkınmada bölgeler arası adaletsizlikle baş başa kaldığımız halde, manevi dünyamızla iç içe yaşadık. Kısaca günümüzde artık gerçek maskesi düşen Kemalist zihniyete karşı direndik. Medreselerimiz, âlimlerimiz yasaklanan Kuran ve Ezan’a rağmen yaşadığımız coğrafyada, Cenab-ı Hakkın bir lütfu olan mağaralarımızda bile tedrisatlarını yıllarca yaşattılar ve halkımız Müslüman bir halk olarak laik ve seküler zihniyete karşı durmasını bildi.
Ama ne oldu? Bu durumun böyle devam etmemesi biz Kürtlerinde Milli ve manevi değerlerimizden koparılmamız için yollar arandı. Nihayet halkı Müslüman bir ülke olarak yaşadığımız bu coğrafya da karşımızda seküler ve inançsız bir neslin sahneye çıkmasına vesile olacak projeler sahneye konuldu. Terör örgütü PKK’nin icra ettiği kötülük ve ihanet sadece can ve mal kaybımıza neden olmadı. Bunların haricinde ahlaken tefessüh eden bir toplum olmamız için uğraş verildi. Müslüman Kürtlerin ahlaki transformasyonlarının asıl nedeni inançsız ve jakoben Türk solu ve Sosyal Demokratlarıdır. Günümüzün CHP’si, TİP’i başta olmak üzere özellikle seküler mezhepçilikleriyle tebarüz eden Kürt maskeli provokatörler bu projelerin aktörleridir. Kandilin seküler mezhepçi katil baronlarının da bu konuda 20 yıldır bölgede vesayetleri altında tuttukları yerel yönetimleriyle icra ettikleri etkinlikler ve kültür tahribatı da bu duruma öncülük etmiş ve etmektedir. Keza din üzerinden ticaret yapan bölgenin kimi kavmiyetçi mollalarında konu ile ilgili takındıkları sessizlik de bu ahlaksızlıkta büyük paylarının olduğunu unutmayalım.
İSLAMA DÜŞMANLIK BESLİYORLAR
Müslüman Kürt halkını İslam’dan koparmak için başka neler yapılıyor hangi oyunlar oynanıyor?
Size bu sorunuzda iki belge vererek cevap vereyim. Önce terör örgütü PKK’nin Almanya Köln şehrinde yayınlanan Serxwebun Dergisinin “Önderlik Gerçeği ve Uygulama Esasları -3- “Ağustos 1994’te yayınlanan sayısının 152 sayfasına ki makalesine bakalım. Aynen şu başlık yazılıdır. “Ulus Devlet İnşasında Ortak Düşman İslam’dır” diyor. Konu ile ilgili Öcalan’ın ulus devlet inşasındaki atölyesine girildiğinde, bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet inşasına nazire yaparcasına bir benzerlikle aynı ilkelere sahiplendiği oldukça ilginçtir. Öcalan’ın ve militanlarının anlayışında dinsel kimlik: Öcalan Peygamberdir. Ortak düşman, İslam, ortak dost ise sekülerizmdir. Kimlik inşa sürecinin anlaşılması, uzun bir tarihi geçmişe sahip olan kimlik siyasetinin ele alınarak irdelenmesini gerektirir. Burada kimlik siyaseti, toplumu aynılaştırmaya ve asimile etmeye çalışmakla itham ettiği ulus-devletin karşısında, benzerlikler yerine çatışmacı yeni ötekiler yaratmaya çalışır.
Evet, bu konuda büyük bir çalışma var. Bakın 2010 yılında kurulan ve 2018 yılında kapatılan istihbarat teşkilatlarımızdan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın yayınladığı bir haberde neler yazılıdır? Alman İstihbarat Teşkilatı BND Başkanı Gerhard Schindler 14 Ekim 2013 günü Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Paderborn kentinde teşkilat mensuplarına yönelik yaptığı konuşmasında şunları söyler: “Kürtleri Hristiyanlaştırmak Türklerin Avrupa’yı İslamlaştırma Misyonunu sonsuza değin yok etmenin en ideal yoludur. Türkiye’de yaşayan 8,5 milyon Kürdün İslam inancını sorgulaması Türklerle yapacakları çatışmalara bağlıdır. Beyler! Çatışma ortamını yaratmak mabedimiz Vatikan’ın teşkilatımıza yüklediği en kutsal görevdir.” demişlerdir. 2004 yılında TSK tarafından aynı doğrultuda hazırlanan başka bir raporda da misyonerlerin Alevi ve Kürt vatandaşlara daha fazla yoğunlaştıkları ifade edilmiştir. Terör örgütü PKK/KCK’nin İnançlar ve Halklar Komitesi de Hristiyan âleminin sözde Kürt ulus inşasına gösterdiği bu aşırı yakınlıktan son derece memnundur. 2014 yılı sonunda yayınladığı Noel kutlama mesajında yer alan “Hristiyan toplumu tarafından, zalimin zulmüne karşı ezilenlerin birliği ve yeniden doğuşunun ifadesi olarak karşılanan Noel Bayramını kutluyoruz. Yeryüzünün farklı coğrafyalarında yaşayan her renkten ve kültürden Hristiyan halklara mutlu Noeller diliyoruz” diye mesaj vermişler.
Kaynak: MİLAT – Fatma Gülşen KOCAK