Fikir
Giriş Tarihi : 09-04-2022 13:43   Güncelleme : 09-04-2022 13:43

Narh Nedir, Narh Koymak İçin Neyi Bekliyoruz!

Fiyatlar almış başını gidiyor. Orta ve alt gelir grubu her gün gelen zamlarla inim inim inliyor. Bu zamların sebebi nedir, çaresi yok mu? Geçmişte bu tür durumlar yaşandığında nasıl tedbir alındı? Fikrimizi söyleyelim;

Narh Nedir, Narh Koymak İçin Neyi Bekliyoruz!

Malum olduğu üzere Türkiye serbest piyasa ekonomisi uyguluyor. Bunun anlamı; ister mamul (sanayi ürünü) ister mahsul (tarım ürünü) olsun imalatçı ve müstahsiller (üreticiler) ürettiklerine istediği fiyatı koyarlar. Bunların alım satımını, nakliyesini, pazarlamasını yapan aracı kurum ve tüccarlar da bu ürünlere belli bir kâr payı ekleyerek piyasanın şekillenmesinde birinci derecede rol oynarlar. Fakat nihayetinde piyasadaki fiyatlar arz ve talebe göre şekillenir.

Piyasada mal azalırsa fiyatı artar, mal çoğalırsa fiyatı düşer. Teorik olarak böyle. Lakin günümüz Türkiye’sinde akşamdan sabaha fiyatlar değişiyor. Bir gecede piyasadaki malların bir anda yok olması söz konusu olamayacağına göre akşamdan sabaha bu fahiş fiyat artışları nasıl oluyor?

Hemen şunu da belirtelim ki serbest piyasa ekonomisinde fiyatlar kendiliğinden belirlenirken bu ekonominin uygulandığı gelişmiş batılı ülkelerde yine de devlet el altından kontrolü elden bırakmamakta, üreticilerin ya da tüccarların birleşerek ortak fiyat belirleyip piyasaları manipüle etmelerini aşırı cezalarla engellemektedir. Bazen de, Osmanlı İmparatorluğu’nda olduğu gibi, halkın ihtiyaç duyduğu mallarını ithalini kolaylaştırıp ihracını zorlaştırarak piyasaya dolaylı yoldan müdahale ederek dengede tutabilmektedir.

Gelelim günümüze… Bir gecede bir mal ya da ürün nasıl olur da % 30-40, hatta % 100’lere varan oranda zamlanabilir. Dün rafta olan mallar bir gün sonra nasıl yok olur? Halkın alım gücü bir gecede değişmediğine göre bu durum arz-talep ilişkisi ile açıklanamaz. Üstelik bir de mübarek Ramazan’ı bahane edip “bereket ayı” olması gereken bir iklim nasıl çirkin bir isimle “Ramazan zamları”na dönüşebilir. Anlamak mümkün değil.

Şimdi biraz geriye gidelim. Çok değil 500 yıl kadar geriye. Sultan II.Bayezid Han dönemine. Osmanlı Sultanı iktidara geldiğinde bir bakar ki Bursa’da fiyatlar uçmuş. Vatandaş perişan. Padişah çare arar, yetkilileri toplar,  ferman yayınlar.

Padişahı böylesine endişelendiren husus nedir bilir misiniz?  Osmanlı mülkünde padişahın görevi vatandaşın yatağına aç girmesine engel olmaktır. Bunu yaparsa halk ona itaat eder, yoksa yeniçeri gelir kellesini alır, halkın gıkı çıkmaz. (Tabi bunun tersi de şöyle; vatandaşın karnı doyduğu halde isyan ederse bu kez vatandaşın başına aynı şey gelir). Nitekim ünlü tarihçimiz Halil İnalcık der ki; “Osmanlı Kanunnamelerinde çok önemli bir madde vardır; Nedir o? -Tarlalar (ekin ekilen, buğday yetişen) yerler bağ ve bahçeye (sebze-meyve yetiştirilen) yerlere dönüştürülemez”. Neden? Çünkü elma armut, marul maydanoz karın doyurmaz. Esas olan ekmektir. Ekmek olmazsa karın doymaz. Yani sizin iktidarınız halkın gıda güvenliğini sağladığınız sürece geçerlidir. (Tabi ki ben tarihçi değilim. Okuduğum tarih kitaplarından elde ettiğim bilgiler bunlar. En doğrusunu tarihçiler bilir).

Şimdi tekrar II.Bayezid Han’a gelelim. Sultan acilen tedbir alıyor. Her konuda ayrı ayrı olmak üzere (misal ekmek ayrı, zeytin ayrı) o alanda faaliyet gösteren üretici, tüccar, esnaf, tüketici kim varsa bir araya getiriyor. Misal ekmek. Önce ekmeğin standardını belirliyor. Misal şu kadar gram, şu undan, şu kadar pişmiş bir ekmek için diye başlayarak; eski fiyatı, şimdiki fiyatı, maliyeti, olması gereken fiyatı vb belirleyip diyor ki: “Bursa’da şu gram, şu nitelikteki ekmek şu fiyattan yukarı satılamaz” diyerek üst fiyatı belirliyor. Yani “NARH” koyuyor.

Buraya kadar mesele anlaşılmıştır diye ümit ediyorum. Yani “bugünkü fiyat artışları karşısında nasıl tedbir almalıyız” kısmını gördük.

Şimdi gelelim asıl mevzuya; taaa 500 yıl önce piyasadaki fiyatlar nasıl uçmuş, bunda kimlerin parmağı var? Kimler kimlerle işbirliği yaparak vatandaşın ekmeği ile oynamış? Hah işte bu yazının bam teli burası. Sizden ricam ekte sunduğum fotoğrafları ekranınızda bir büyütün. Sonra da TSE’nin yayınladığı ve kapak resmini verdiğim II.Bayezid’in Bursa’daki uygulamasını ele alan kitapçıkta “benim parmak ucuyla gösterdiğim yerlere dikkatle bakın”. Bakalım (II. Bayezid Han’ın o gün tespit edip açığa çıkarttığı) suçluları siz de görebilecek misiniz?

Sonra da bugüne gelin ve çevrenize bakın değişen bir şey var mı? Benim gözlemim belediyeler ve devletin ticaretle ilgili memurları kitapçıktaki gibi(!) davranmaya,  ikili-üçlü ilişkilerde maharetlerini(!) sergilemeye devam ediyorlar. Yoksa ellerindeki yetkileri niçin kullanmasınlar! Dahası özellikle belediyeler zabıta ordusunu piyasayı düzenlemek için kullanmıyorlarsa acaba ne için onlara maaş veriyorlar?

Evet, maalesef piyasa çakalların eline geçmiş. Halk çaresizlik içinde. Geçim derdi tavan yapmış. Kamu otoritesi gerekli müdahaleyi yapmıyor, belki de yapamıyor. Seçtiğimiz belediyeler ise bırakın (üç harfli vd) ulusal cinleri, semt pazarlarına bile hâkim değil.

Maalesef bugün eksik olan ise II. Bayezid Han ve onun iradesi. Ahhh sultanım. Allah (CC) sana rahmetiyle muamele etsin. Taaa 500 yıl önce bizim bugünkü derdimize derman olur diye bir ferman yayınlamışsın ya, nur içinde yat.

Sizce Samsun’daki (ve diğer yerlerdeki) kamu otoritesi ve belediyeler tarihteki bu örneği dikkate alıp harekete geçer, denetimleri sıklaştırır, fiyatı aşırı artan mal ve ürünlere “narh” koyabilir mi, yoksa….

Yoksa ne?

Prof. Dr. Cevdet YILMAZ – OMÜ  Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Recep YAZGANRecep YAZGAN