Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Zeki Bayraktar, bu düşüşün yalnızca demografik değil, aynı zamanda toplumsal beka açısından da ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor.
Pek çok kurum doğurganlık krizine çözüm üretmeye çalışırken, Prof. Dr. Bayraktar dikkatlerin pek de konuşulmayan bir etkene çevrilmesi gerektiğini savunuyor: Serbest cinsellik.
"Neden Evlilik Azalıyor?" Sorusuna Eksik Cevap
Gençlerin evlenmeyi geciktirmesi, evlilik oranlarının düşmesi, evlenme yaşının yükselmesi ve sonuçta doğurganlığın azalması sıkça dile getiriliyor. Ancak evliliğin neden azaldığı sorusu genellikle sadece ekonomik, eğitimsel ve kariyer planlaması gibi faktörlerle açıklanıyor. Bayraktar’a göre bu açıklamalar önemli olsa da eksik:
“Asıl mesele, artık evlilik dışı cinselliğe erişimin çok kolay olması. Seksin evlilik dışında yaşanabilir hale gelmesi, evliliği motivasyon kaynağı olmaktan çıkardı.”
“Evlilik Olmadan da Cinsellik Mümkünse... Neden Evlilik?”
Geleneksel toplum yapısında cinsellik için meşru ve toplumsal kabul gören tek yol evlilikti. Fakat modern dijital toplumda, cinselliğe erişim tarih boyunca olmadığı kadar kolaylaştı.
Dizi, sinema ve sosyal medya aracılığıyla evlilik dışı cinsellik normalleştiriliyor. Bunun yanında bireyselleşme, hedonist yaşam tarzı, ahlaki değerlerin erozyona uğraması gibi sebeplerle pek çok genç artık evlenmeden de cinsel doyuma ulaşabiliyor.
“Üremek değil, cinsellik evliliğin en güçlü motivasyonudur. Bu gerçek göz ardı ediliyor,” diyen Bayraktar, toplumsal dönüşümün cinselliği serbestleştirdiği ve evliliği gereksizleştirdiği tespitini yapıyor.
DİJİTAL ÇAĞDA ARZU KRİZİ: Yeni Bir Tehdit
Sadece serbest cinsellik değil, dijitalleşmenin getirdiği "arzu krizi" de doğurganlığı tehdit ediyor. Bu kriz, cinsel işlev bozukluklarından psikolojik doyumsuzluğa kadar geniş bir etki alanına sahip.
“İnternet, erkeklerde arzu seviyesini düşürürken, kadınlarda arzulanma ihtiyacını artırıyor. Bu doğal dengeyi bozuyor.”
Veriler Alarm Veriyor: Testosteron Düşüyor, ED Yükseliyor
İtalya: 18–35 yaş arası erkeklerde ED (erektil disfonksiyon) oranı yüzde 26.
İsveç: 18–30 yaş arasında yüzde 32, 31–50 yaş arasında yüzde 54.
İspanya: Günde 6 saatten fazla ekran başında kalan erkeklerde testosteron seviyesi yüzde 22 düşük.
Ayrıca, sosyal medya kullanımı ile ED arasında güçlü bir ilişki saptanmış durumda. Dijital uyarana sürekli maruz kalan genç erkeklerin gerçek ilişkilerde cinsel tatmin yaşama oranı düşüyor.
Kadınlarda “Arzulanma” Krizi ve Sosyal Medya
Kadınlarda ise sosyal medya üzerinden gelen beğeniler dopamin salgılanmasına yol açarak, arzulanma ihtiyacını bir “bağımlılığa” dönüştürüyor. Bu durum, kadınları kendilerini sürekli olarak bir “nesne” gibi sunmaya yöneltiyor.
"Gerçek bir partnerle kurulan ilişki artık dijital dopamin patlamalarının hızına yetişemiyor,” diyor Bayraktar.
Dijitalleşmenin Cinselliğe Etkisi: Performansa Dönüşen Yakınlık
Sosyal medya, kadınlarda ‘görünürlük ve onaylanma’, erkeklerde ise ‘gerçekçi olmayan beklentiler’ oluşturuyor. Bu da partnerler arasında samimi ilişkileri zedeliyor ve cinsel birliktelikleri “sahne performansı”na dönüştürebiliyor.
Geleneksel Aşkın Sonu: Sıvılaşan ArzularModern dijital çağ, yalnızca cinselliği değil, aşkı da dönüştürüyor. Geleneksel bağların yerini, hızlı tüketilen ilişkiler alıyor. “Sıvı aşk” ve “tüketilen arzu” kavramları, kalıcı ilişki ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
SONUÇ: Tehlikeyi Adlandırmak Gerek
Prof. Dr. Zeki Bayraktar, bu alandaki akademik suskunluğun son bulması gerektiğini vurguluyor. Ona göre;
“Serbest cinsellik ve dijitalleşmenin doğurganlık krizine etkisi açıkça ifade edilmelidir. Aksi takdirde gerçek sorunları konuşamaz, çözüm de üretemeyiz.”