Fetullah Gülen'i çocukken tecavüz mağduru olmuş birisi olarak düşünürsek pek yanılmış olmayız. Fetullah Gülen çocukluğunda cinsel bir travma yaşamış olmalı ki güç ve iktidarı yakalamış bir figür olduğunda bilinçaltının dışa vurumu olarak hizmetinin önünde engel gördüğü kişilere kaset ve şantajları ile bu sefer kendisi yeni mağdurlar yaratmıştır. Bir yöntem olarak kaset ve şantajlarının kullanılması bu açıdan bakıldığında tesadüfi değildir.
Tecavüz mağduru çocuklar, ergenlik ve sonrasında yetişkinlik dönemlerinde psikolojik destek almadan kolay kolay kurtulamayacakları, " Çoğul Kişilik: Disosiyatif Kimlik Bozukluğu " sorunu yaşarlar.
Üniversitelerimizde tecavüz konusunda enlemesine derinlemesine hiç bir şekilde kayda değer bilimsel çalışmalar yapılmadığı için bu konuda ortaya çıkacak büyük sorunların çözümüne yönelik iz sürmek kolay olmasa gerek. Düşünce açılımı sağlamak açısından Fethullah Gülen'in Küçük Dünyam ve Turan Dursun'un Kulleteyn kitabını da okumanızı önermiş olalım. Fetullah Gülen ve Turan Dursun din alanında iki fenomen olmuş isim olarak hayat hikayelerini kendi kalemlerinden yazarken bilinçaltlarına dair sırları da deşifre etmişlerdir. Medrese eğitimleri sürecinde cinsel travmalar yaşamış adını andığımız bu iki kişi de çözümlenmemiş ruhsal sorunlarının bedellerini sosyolojik olarak topluma ödetmişlerdir.
Hesap soramazlar
Çocukluğunda cinsel istismar yaşayan kişiler tecavüzcüleri ile yüzleşmeyi göze alamadıkları için büyüdüklerinde o kişilerden hesap soramazlar. Bilinçaltında tecavüzcülerine birikmiş öfkelerini büyüdüklerinde yetişkin hayatlarındaki diğer kişilere yansıtmaktadırlar. Fethullah Gülen'in sözlerini dinlemediği gerekçesiyle aralarında en önemli örgüt mensuplarınında bulunduğu kişileri falaka usulüyle dövdüğü iddiaları da bu kapsamda değerlendirilebilir.
Düşmanlarını ile dostlarını ise falaka ile cezalandıran patolojik bir kişiliğin bedellerini Türk toplumu olarak en ağır şekilde ödemekteyiz. 15 Temmuz tecrübesinden sonra devlet, taciz ve tecavüz mağduru çocuklar sorununun tespiti, teşhisi ve çözümüne yönelik çalışmalar yürütmediği takdirde yeni sosyolojik zaman dilimlerinde Türk toplumunun yeniden büyük bedeller ödemesi kaçınılmaz olacaktır.
Fetullah Gülen'in çocukluk travması olarak tecavüz mağduru olduğu çıkarımına varmak için Latif Erdoğan'ın Şeytanın Gülen Yüzü kitabından " Evlenmeme Meselesi " başlığı altında yazılanları okuyalım:
" Fakat Gülen'in bana anlattıklarında hakim olan bu tür muğlak üslup. Meselenin aslına gelince, Gülen'in yine bana anlattıklarından yola çıkarak söyleyecek olursak, Gülen'in göbeğinden dizine kadar vücudunda bir kaşıntı illeti var; vücudunun o bölgesi çok kaşınmaktan dolayı yara bere içinde. Zaten çocukluk yıllarında dört sene kadar uyuz illetine müptela olmuş. Söz konusu kaşıntı illetinin bununla irtibatı olup olmadığını bilmiyoruz. Fakat 12 Mart muhtırasında hapse atıldığında bu illetin şiddetlendiğini ve O'nu çok mustarip ettiğini kendi anlattıklarıyla biliyoruz.
Meselenin bu yanını hiç düşünmemiştim. Bir gün Çamlıca'daki Akademide Nazlı Ilıcak, Gülper Refiğ ve Halit Refiğ beraber oturuyorduk. Nazlı Ilıcak, Gülen'in hayatını Akşam Gazetesi'nde tefrika etmek istediği için, Halit Refiğ de Gülen'in hayatını sinema filmi yapmak projesinden dolayı oradaydı. Her ikisinin de bilgi kaynağı o gün için bendim. Halit Refiğ'e senaryo çalışması için elimdeki bazı bilgileri vermiştim. O bunlardan çıkış yaparak bir senaryo yazacak, sonra da bunu sinema filmi olarak çekecektik. Bir ara Gülper Refiğ bana Gülen'in niçin evlenmediğini sordu. Ben ne söyleyeceğimi düşünürken, Halit Bey hemen devreye girdi. Göbeğinden dizine kadar vücudu yara bere içinde nasıl evlensin, dedi.
Tek sebebin bu olduğunu sanmıyorum. Bence daha baskın sebep onun kendisini Bediüzzaman'ın yerine konuşlandırmasıdır. Gülen'de taklit hastalık derecesindedir. Evlenmeme kararı da yine bu tür bir kuru taklidin sonucudur. "
Edirne kızlarından rahatsız
Küçük Dünyam kitabını da okursak "Edirne'de Fethullah Gülen'in anlattığı pek çok anı var. Mesela en dikkat çeken anısı evden camiye, camiden eve giderken sürekli olarak Edirne kızlarından rahatsız olmasından ötürü oturduğu evini terkedip Üç Şerefeli Camii'nin pencere pervazında kendisine bir oda gibi bir yer yapıp orada yaşamasıdır. Bu oda denilen yer yaklaşık iki metrekare genişliğinde bir yer. Yaklaşık dört yıl Fethullah Gülen bu iki metrekare yerde yaşamıştır. "
"Çocukluğumda benim yaşıtlarım oyun peşinde koşarken, ben dünyayı parmağımın ucunda oynatıyordum" diyen Fetullah Gülen, güle oynaya çocukluğunu yaşamış olsaydı büyüdüğünde dünyayı yani devleti parmağında oynatmış olmayacaktı. Ülke olarak çocuklarımıza " inanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz/Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz" dememize gerek kalmayacaktı. Güzel günler görmüş olacaktık.
Gençlik dönemlerinde ilk görev yeri Edirne'de kızların laf atmasından rahatsızlık duyup evlenmemiş bir adam yani çocuğu olmamış bir adam; milletin çocuklarının ruhunda onulmaz yaralar açmıştır.
Gerekli tedavi ve eğitimler verilmeli
Son söz olarak küçük bir notla söylemek istedilerimize noktamızı koyalım. Devletler taciz ve tecavüz mağdurlarının yüzde yüzde tespit edilmesi ve bunun sonucunda iyileştirme, sağaltım çalışmalarını köklü bir şekilde neden yapmazlar? Devletlerin yasal ya da varsa yasa dışı güçleri, tecavüz mağdurlarını tespit ederlerse erkeksi yanları baskın olanlarını mafya babası, duygusal yanları baskın olanlarını dini eğitimler verildiğinde tarikat ve cemaat lideri, zeki olanlarını da gerekli eğitimler verildiğinde istihbarat servislerinde değerlendirebilirler.