DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Hüseyin KAÇIN
Hüseyin KAÇIN
Giriş Tarihi : 23-07-2021 10:23

Yahudi̇li̇k Ensest Bi̇r Di̇ndi̇r ! 2

Miken kralı Agamemnon Truva savaşında Yunan ordularının başında savaşırken karısı Clytemnestra onu öldürür.

Ardından bebeklik çağındaki oğlu Orestes’i krallıktan sürerek kızı Electra’yı köle gibi çalıştırır. Orestes reşit olduğunda annesini öldürmek üzere Miken’e döner. Sarayın önünde kılıcını çeken oğluyla yüzleşen Clytemnestra, Orestes’in babasını suçlayarak kendini acındırmaya çalışır: “Zordu payıma düşen çocuğum.” Ve ardından tehditler savurmaya başlar: “Lanetimden kork, seni doğuran annenin laneti bu!” Bu stratejiler işe yaramayınca ona olan sevgisine dair sahte iddialarda bulunarak ona sarılıp tutkuyla öpmeye başlar. Orestes bir anda kaskatı kesilir ve “Hareket edemem, körleştim…” diyerek kılıcını yere düşürür. Orestes ancak annesinin onun bu anlık pasifliğinden faydalanarak askerleri çağırmaya başlamasıyla birlikte, sözde sevginin onu iradesi altına almasını sağlayacak bir stratejiden başka bir şey olmadığını anladığında kendine gelir ve gücünü toplayarak son darbeyi indirir. Bu ani, atıl pasiflikteki şaşırtıcı nokta, günümüzde baskın anneyle mücadele ederek iktidarını kaybeden genç adamlara dair her psikoterapistin gözlemlediği durumu ortaya koymasıdır.

Yaklaşık 2500 yıl önce kayda geçirilen bu mitin çok temel ve önemli bir problemi anlatıyor olması onu unutulmaz ve hala milyonlarca insan tarafından biliniyor kılmıştır. Bu problem anne ile çocuğu arasında kurulan çetrefilli ilişkidir. Çağdaş teorilerde bu ilişki bireyleşme, yani kimlik kazanma ile cinsellik arasında kurulmaya çalışılmaktadır. Cinsel kimlik (gender identity), bu 'gender' hissi erken çocukluğun 12. ve 18. ayları arasında; genetik, biyolojik, gelişimsel, psikolojik ve sosyolojik etkilerin katkılarıyla oluşur. Çocuğun gelişiminde 'gender seçmek', anneden 'ayrılma ve bireyleşme' faz'ında, anne ile olan ilişkilerinin ne dereceye kadar hayati bir önem taşıdıklarını kanıtlar. Bu, pre-ödipal bir evrede oluşmaktadır. Böylece çocuk, annenin, filojenetik, sosyal gelişim ve inançlarının da katkılarıyla, bilinçötesi gender taslağına tepki vererek, bu çok karmaşık cinsel kimliği oluşturur. Bu evre'ye erişildikten sonra, bu 'cinsel seçenek', kendi 'cinsiyet' sınıfındaki erotik yaşantıları organize ve idare eder. Cinsel kimlik rahatsızlıkları, çocuğun pre-ödipal devrede annesine karşı olan bağlılıklarında bir bozukluk olduğunun işaretidir. Bu bozukluklardan en uç noktada görüleni ise ensest ilişkidir. Ensest ilişki en basit anlatımla içe, aileye dönmenin ve dışadönük şekilde sevememenin cinsel ve fiziksel simgesidir. Ergenlik dönemi geçildiği halde devam eden ensest eğilimli arzular aşırı ebeveyn bağımlılığının cinsel bir belirtisidir ve daha ziyade henüz büyümemiş ve ebeveynleriyle aralarındaki göbek bağını kesememiş kimselerde görülür.

Anne ile çocuğu arasında kurulan ilişkiyi belirli bir millet, mesela Yahudiler üzerinde incelemek istersek onlara özel Halaha denen kadim bir anlayış/yasa ile karşılaşırız. Halaha, Yahudi yasa sistemini tanımlayan bir kavramdır. Sözlü ve yazılı aktarılan emir ve nehiyleri kapsayan genel bir dinî hukuk kavramıdır. Yaklaşık olarak Babil Talmudu'nun üçte biri ve Kudüs Talmudu'nun da altıda birini Halaha oluşturmaktadır. Halaha'ya göre çocuk Yahudi bir anneden doğmalıdır. Ayrıca yine Halaha'ya göre, Yahudi olmayan birinin Yahudi ibadetleri uygulaması onu Yahudi yapmayacağı gibi, dinini uygulamayan veya başka dine geçen Yahudiler de her zaman Yahudi olarak kalacaklardır.

Yani bu yasanın anlamı, annesine zorunlu olarak bağlanan Yahudi, ne yaparsa yapsın o bağı koparamaz. Bu Yahudi olmaktan kurtulamamak durumu ile preödipal dönemde anneyle kurulan bağın kişinin tüm hayatı boyunca belirleyici olması arasında paralellik vardır. Annenin sadece kötücül olması durumda bağın koparılması mevzubahis değildir. Birey olmak yani şahsiyet kazanmak, ebeveynlerle kurulan her türlü bağın koparılması ve bu bağların çocuğun kendi tarafından istediği şekilde yeniden bağlanması ya da bağlanmamasıyla gerçekleşir. Orestes mitiyle ilişki kuracak olursak Yahudiler, kötücül annelerini öldürememiş ve bunun getirdiği intikam duygularını insanlığa vahşet olarak yansıtmaktadırlar. Bir başka ifadeyle Yahudiler, kendi yasaları icabı bu imkana hiç sahip olmamaları dolayısıyla kesin bir yazgıyla hükümlülerdir. Bu yazgılarından kurtulamamanın getirdiği öfke ve nefreti kendi ebeveynlerine yani kendi gibi olanlara değil, kendi gibi olmayan diğer insanlara yöneltmektedirler. Bu vahşet, annelerinden kopup kendiliğini kazanamayanların, kendileri gibi olmayan yani kendiliğini kazanma imkanı olanlara karşı onları ortadan kaldırma arzusudur. Böylece Yahudiler, kendi kurdukları illüzyon içinde öteki türlüsünü düşünmeden yaşayabileceklerdir. Şahsiyet sahibi bireyler ve milletler olduğu sürece ise bunu asla gerçekleştiremeyeceklerdir.

Tüm bu açıkladıklarımızdan sonra bizim iddiamız, Tek Tanrı’lı dinlerin tarihsel süreç içinde dönüştüğü; sosyo-psikolojik açıdan Yahudiliğin ensest, Hıristiyanlığın biseksüel ya da eşcinsel, İslamiyet’in ise eril bir kimlik kazandığıdır. Ensesti çocuk ile annesi arasında kurulan ve yalnızca cinsel olan bir ilişki olarak değil; az önce de ifade ettiğimiz gibi çocuğun içe, ailesine dönmesi ve dışadönük şekilde sevememesini temsil eden bir kavram olarak kullandığımızı hatırlatalım. Böyle yorumlarsak sosyolojik ve psikolojik açıdan Yahudiliğin ensest ve gücünü de insanlığa uyguladığı vahşetten alan bir din olduğunu söyleyebiliriz. Hristiyanlık biseksüel ya da eşcinsel, babasız yani ailesiz bir dindir ve gücünü insanlığı sömürerek elde ettiği şiddetten almaktadır. İslamiyet ise eril soybağı olan bir aile dinidir ve diğer dinler gibi insanlığa uygulanan vahşet ya da şiddetten değil, dinin hükümlerinin uygulanması sonucunda gücünü adaletten almıştır. Psikanalitik söylemle ifade edersek Yahudilik insanlığın preödipal dönemi, Hristiyanlık ödipal dönemi ve İslamiyet ise postödipal yani ödipal sorunların çözümlenerek aşıldığı dönemi temsil eder. Benzer bir şekilde Semavi dinler içinde Yahudiliğin insanlığın okul öncesi, Hristiyanlığın ilkokul çağı, İslamiyetin ise insanlığın ergenlik dönemi olduğu söylenebilir. İşte Yahudiler, son 60 yıldır insanlara yönelttikleri şiddet ve vahşetin altında yatan öfke ve nefretin sonucunda şahsiyetsizliklerini, ensest ilişkiler içinde büyüdüklerini dışa vurmaktadırlar. Yahudiler Halahaya bağlılıklarını ve ensest ilişkilerini sürdürdükleri sürece kimlikleri her zaman bağımlı ve eksik kalacaktır. Bu eksikliği kapatmanın yolu ensest ilişkilerden kurtulmak ve tüm insanlığı sevebilmek, sevgiyle kucaklayabilmektir; aynı İslamiyet’in buyurduğu gibi.

EK OKUMA:

Musa ve Yahudilik, Hayrullah Örs

Kendini Arayan İnsan, Rollo May

Freud ve Psikanalizin Temel İlkeleri, İsmail Ersevim

İslam Toplumunda Yahudiler, Nuh Arslantaş

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA