DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Mustafa ÖZEL
Mustafa ÖZEL
Giriş Tarihi : 29-04-2025 17:53

Unutturulan Destan

Kut’ül Amare Zaferi ve Tarihin Yazmakta Zorlandığı Kahramanlık

"Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır."

Halil Paşa’nın bu veciz ifadesi, 29 Nisan 1916 sabahı Irak’ın uçsuz bucaksız çöllerinde kazanılan eşsiz bir zaferin büyüklüğünü anlatmaya yetmiyor aslında. Çanakkale’den sonra Birinci Dünya Savaşı’nın en büyük muvaffakiyeti olarak kayıtlara geçen Kut’ül Amare Zaferi, maalesef bugün resmi tarih anlatısında hak ettiği yeri bulamayan, adeta unutturulmaya çalışılan bir destandır. Oysa bu zafer, dönemin en güçlü ordularından birini dize getiren, İngilizlerin "Britanya askeri tarihinin en aşağılık teslimi" diye nitelendirdiği utanç verici bir hezimetle sonuçlanmış ve Türk askerinin cesaretini, stratejik dehasını ve fedakarlığını tüm dünyaya bir kez daha ispatlamıştır.

Bir İmparatorluğun Son Şahlanışı Kut’a Giden Yol

Kut’ül Amare’de yaşananlar, sıradan bir askeri harekâtın çok ötesinde, bir varoluş mücadelesinin tezahürüdür. İngilizler, Ortadoğu’daki petrol yataklarını kontrol altına almak ve Hindistan yolunu güvenceye almak amacıyla Bağdat’ı ele geçirmek için harekete geçmişlerdi. Ancak 22-23 Kasım 1915’teki Selmanı Pak Muharebesi’nde Osmanlı ordusunun sert direnişi karşısında ağır bir darbe almışlar, Tümgeneral Charles Townshend komutasındaki İngiliz 6. Tümeni, can havliyle geri çekilerek kendilerini Kut’ül Amare kasabasına atmışlardı.

Osmanlı kuvvetleri, önce Albay Nurettin Paşa (daha sonra yerine Halil Paşa getirilecektir) komutasında bu küçük kasabayı kuşatma altına aldı. İngilizler ise kuşatmayı yarmak ve kurtarmak için arka arkaya taarruzlara giriştiler. Şeyh Saad, Vadi, Hannah ve Sabis muharebelerinde binlerce kayıp vererek geri püskürtüldüler. Öyle ki, İngilizlerin bu muharebelerdeki kayıpları o kadar büyüktü ki, General Aylmer görevden alınmak zorunda kaldı.

Çaresizliğin Doruğu: İngilizlerin Son Çırpınışları

Kuşatma uzadıkça İngilizlerin durumu giderek umutsuz bir hal almaya başladı. Askerler açlıktan kırılıyor, cephane tükeniyor, moral dibe vuruyordu. Çaresiz kalan İngiliz komutanlığı, erzak ikmali yapabilmek için çeşitli yöntemler denedi. Uçaklardan un çuvalları attılar, ancak Osmanlı havacıları bu girişimleri engelledi. Gece karanlığından yararlanarak Dicle Nehri üzerinden gizlice erzak yüklü bir vapur göndermeye kalkıştılar, ancak Türk askerlerinin keskin gözleri bu gemiyi de ele geçirdi.

Çözüm bulamayan İngilizler, son çare olarak Halil Paşa’ya 1 milyon sterlinlik bir rüşvet teklif ettiler. Karşılığında, ordularının silahlarını bırakarak serbestçe çekilmesini istiyorlardı. Ancak Halil Paşa, bu teklifi “şaka” diyerek reddetti. Osmanlı Genelkurmayı’nın emri ise nettir:
“Siyaseten İngilizlerin hoşuna gidecek işler yapma mecburiyetinde olmadığımız gibi, paraya da ihtiyacımız yoktur. Orduyu kâmilen teslim etmek üzere yalnız Tümgeneral Townshend’e şahsen müsaade edilebilir. Bundan başka hiçbir şart kabul olunamaz.”

Tarihi Teslim: İngiliz Ordusu Dize Geliyor

Nihayet 29 Nisan 1916 sabahı, General Townshend, ordusuyla birlikte kayıtsız şartsız teslim oldu. 5 general, 481 subay ve 13.300 asker esir alındı. İngilizler, bu kuşatma süresince toplamda 30 bin kayıp vererek geri çekilmek zorunda kalmıştı.

Halil Paşa, zafer sonrası ordusuna yayınladığı tarihi mesajda şöyle diyordu:
"Arslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir."

Zaferin Gölgelenen Mirası: Neden Unutturuldu?

Ne yazık ki bu büyük zafer, sonraki yıllarda siyasi sebeplerle gölgelendi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında İngilizlerle diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde Kut’ül Amare anmaları askıya alındı, okul kitaplarında bu zaferden bahsedilmedi. Oysa bu zafer, Çanakkale kadar önemli bir direniş destanıydı.

Bugün Neden Hatırlamalıyız?

Kut’ül Amare, sadece bir askeri başarı değil, Türk milletinin onurunun, direniş ruhunun ve stratejik zekâsının bir simgesidir. Bugün bu zaferi yeniden hatırlamak, genç nesillere “tarih unutulduğunda tekerrür eder” gerçeğini anlatmak için bir fırsattır.

106 yıl önce bu topraklarda dökülen kanlar, sadece bir savaşın değil, bir milletin var olma mücadelesinin kanıtıdır. Unutturulan bu destanı yeniden sahiplenmek, şehitlerimize olan borcumuzdur.

"İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz."
– Halil Paşa

Bu sözler, tarihin tozlu sayfalarında kaybolmamalı. Kut’ül Amare, bizimdir. Unutmayacağız, unutturmayacağız.

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA