Youtubden sesli dinlemek için tıklayın.
Gazze’ye İnsani Yardım Engeli, Trump’ın Sürpriz Hamleleri ve Türkiye’nin Stratejik Duruşu
Uluslararası arenada hukuk tanımazlığın sembolü haline gelen İsrail, Gazze’de uyguladığı insanlık dışı abluka ile dünya tarihine kara bir leke olarak geçmeye devam ediyor. BM raporlarının, insan hakları örgütlerinin çığlık çığlığa uyarılarının görmezden gelindiği bu süreçte, İsrail’in küstahlığı her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, dengeleri değiştirebilecek nitelikte: ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e danışmadan attığı adımlar, Tel Aviv yönetimini tedirgin ederken, Türkiye’nin bölgedeki kararlı duruşu İsrail’in en büyük kabusu olmaya devam ediyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik 16 yıldır süren kuşatması, uluslararası hukukun açık ihlalidir. BM’nin “yaşanmaz” ilan ettiği Gazze’de 2 milyondan fazla insan temiz suya erişemiyor. Hastaneler jeneratörsüz çalışamaz halde.
Çocukların %80’i travma sonrası stres bozukluğu yaşıyor.
İsrail, “güvenlik” gerekçesiyle sadece silah taşımayan yardım gemilerine bile izin vermeyerek, açıkça “toplu cezalandırma” politikası uyguluyor. 2023’te Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin “İsrail’in Gazze’deki ablukası insanlık suçudur” açıklamasına rağmen, Batı’nın çifte standartlı tutumu bu zulmün devam etmesine olanak sağlıyor.
Donald Trump’ın başkanlığı döneminde İsrail’e verdiği koşulsuz destek, Netanyahu hükümetini adeta şımartmıştı. Ancak son aylarda Trump yönetiminin attığı bazı adımlar, Tel Aviv’de şok etkisi yarattı;
Gizli Mısır-Türkiye Görüşmeleri ABD’nin arabuluculuğunda Mısır ve Türkiye arasında Gazze’ye insani koridor açılması için yapılan görüşmeler, İsrail’i devre dışı bırakmasıyla dikkat çekti.
Yerleşimci Şiddetine Tepki Trump’ın, Batı Şeria’daki aşırılıkçı Yahudi yerleşimcilerin Filistinli köylere saldırılarını “kabul edilemez” olarak nitelendirmesi, İsrail medyasında infiale yol açtı.
Askeri Yardımda Koşullar ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri yardımlara “insani krizin hafifletilmesi” şartı ekleme sinyalleri, Netanyahu’yu çıldırttı.
Bu gelişmeler, İsrail’in “Amerikan desteği sınırsızdır” algısını sarstı ve Tel Aviv yönetimini daha saldırgan bir tutuma itti.
İsrail, Batı’nın desteğiyle Ortadoğu’da istediği her hamleyi yapabileceğini düşünüyor. Ancak tek bir ülkeden çekiniyor: Türkiye. Bunun nedenleri:
Askeri Denge: Türkiye’nin İHA’ları (Bayraktar TB2, Akıncı) ve kara kuvvetleri, İsrail’in askeri üstünlüğünü tartışmalı hale getirdi.
Diplomasi Gücü: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’deki “Dünya 5’ten Büyüktür” çıkışı, İsrail’in uluslararası yalnızlaştırma politikasını bozdu.
Siber Savaş Kapasitesi: Türkiye’nin siber ordusu, İsrail’in kritik altyapılarına karşı etkili operasyon yapabilecek seviyede.
Bölgesel İttifaklar: Libya, Katar ve Pakistan gibi ülkelerle stratejik ortaklıklar, İsrail’in Türkiye’yi kuşatma planlarını boşa çıkarıyor.
Türkiye, İsrail’in bu küstah politikalarına karşı “yumuşak güç” ve “sert güç” dengesini ustalıkla kullanmalıdır:
Lahey’e Taşınacak Soykırım Davası: İsrail’in Gazze’deki uygulamaları, uluslararası mahkemelerde “insanlığa karşı suç” olarak kayıtlara geçmeli.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nda Liderlik: Tüm Müslüman ülkelerin İsrail’e karşı ortak yaptırım uygulaması için diplomatik baskı artırılmalı.
Gazze’ye Deniz Koridoru: Türk donanması eşliğinde insani yardım filosu gönderilmeli. İsrail saldırısı durumunda uluslararası kamuoyu harekete geçirilmeli.
Siber Operasyonlar: İsrail’in iletişim ağlarına yönelik hack eylemleriyle Mossad faaliyetleri sekteye uğratılmalı.
Ekonomik Yaptırımlar: İsrail’le ticaret yapan Türk şirketleri kısıtlamalar getirmişlerdi. Diğer ülkeleride bu konuda teşvik edilmeli.
Belgesel ve Sosyal Medya Kampanyaları: Gazze’deki insanlık dramı, Batı kamuoyuna etkili şekilde anlatılmalı.
Arap Dünyasıyla Medya İşbirliği: Al Jazeera ve TRT Arapça ortak yayınlarla Filistin meselesi canlı tutulmalı.
İsrail’in Gazze’deki zulmü, Batı’nın sessizliği altında devam ediyor. Ancak Türkiye’nin kararlı duruşu, Filistin davasının unutulmasını engelliyor. Trump’ın beklenmedik hamleleri, İsrail’in dokunulmazlık zırhını delmeye başlarken, Türkiye bu süreci doğru yöneterek bölgedeki adaletsizliğe son verebilir.
Unutmamak gerekir ki, tarih her zaman zulme direnenlerin yanında yer almıştır. Türkiye, bu tarihi sorumluluğu yerine getirirken, İsrail’in küstahlığını dizginleyecek tek güç olmaya devam edecektir.