29 Mayıs 1453, dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu tarihte, genç ve azimli bir padişah olan Fatih Sultan Mehmet Han, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i fethederek İstanbul yaptı. Bu fetih, sadece bir şehrin ele geçirilmesi değil, aynı zamanda bir çağın kapanıp yeni bir çağın başlamasıydı. Doğu Roma İmparatorluğu’nun sonunu getiren bu zafer, Osmanlı’yı bir dünya imparatorluğuna dönüştürdü.
Fatih Sultan Mehmet, henüz 21 yaşında tahta çıkmıştı, ancak zekâsı, stratejik dehası ve kararlılığıyla dikkat çekiyordu. İstanbul’u fethetmek, Osmanlı Devleti için sadece bir hedef değil, aynı zamanda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) müjdelediği bir ideal idi: “Konstantiniyye elbet fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onun askeri ne güzel askerdir.”
Fetih için öncelikle kuşatma hazırlıkları başladı. Fatih, Bizans’ın aşılamaz denilen surlarını yıkabilecek güçte toplar döktürdü. Şahi Topları, dönemin en güçlü silahlarıydı: Ağırlığı: 18 ton, Uzunluğu: 8 metre, Menzili: 1.200 metre ve Gülle Ağırlığı: 600 kg’a kadar taş gülleler. Bu devasa toplar, Urban Usta adlı bir mühendisin gözetiminde Edirne’de döküldü ve İstanbul surlarını döve döve yıkmak için kullanıldı.
Bizans, Haliç’i zincirlerle kapatmıştı. Denizden geçiş imkânsızdı. Ancak Fatih Sultan Mehmet, düşmanın aklının alamayacağı bir hamle yaptı: Gemileri karadan yürüttü!
70 kadar Osmanlı gemisi, Tophane’den Kasımpaşa’ya kadar tekerlekli kızaklarla çekilerek Haliç’e indirildi. Bu hareket, Bizanslıları şaşkına çevirdi. Artık hem karadan hem de denizden kuşatma tamamdı.
Fatih’in yanında, onu hem stratejik hem de manevi açıdan destekleyen büyük bir âlim vard Akşemseddin Hazretleri, O, Fatih’e moral veriyor, dualar ediyor ve askerin şevkini artırıyordu. Kuşatmanın en kritik anlarında, Akşemseddin’in “Zafer yakındır!” müjdesi, orduya büyük bir güç verdi.
29 Mayıs sabahı, Osmanlı ordusu son ve en büyük taarruzunu başlattı. Ulubatlı Hasan, surlara ilk sancağı diken yürekli bir yeniçeri olarak tarihe geçti. Nihayet, Topkapı surlarında gedik açıldı ve Osmanlı askerleri şehre girdi. Bizans İmparatoru XI. Konstantin, son nefesine kadar savaşarak öldü. Böylece, 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona erdi.
Fatih Sultan Mehmet, şehre girdikten sonra ilk iş olarak Ayasofya’ya gitti. Bizans’ın en büyük mabedi olan bu kilise, artık bir İslam camii olacaktı. 1 Haziran 1453 Cuma günü, Ayasofya’da ilk Cuma namazı kılındı. Fatih, burada şükür secdesine kapandı ve İstanbul’u “ebediyen İslam’ın kalesi” yapacağını ilan etti.
İstanbul’un fethi, dünya tarihini derinden etkiledi
Orta Çağ kapandı, Yeni Çağ başladı.
Avrupalı devletler, yeni ticaret yolları arayışına girerek coğrafi keşifleri başlattı.
Osmanlı, bir dünya imparatorluğu haline geldi.
İslam medeniyeti, yeni bir kültür ve bilim merkezi kazandı.
Bugün, 570 yıl önce kazanılan bu büyük zaferi gururla anıyoruz. Fatih Sultan Mehmet Han, Akşemseddin, Ulubatlı Hasan ve tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun. İstanbul, artık sadece bir şehir değil, bir medeniyetler beşiği, bir kültür başkenti ve Türk-İslam tarihinin en büyük sembolüdür.
Ne mutlu bize ki bu fethin mirasçılarıyız!