Dünya siyaseti, görünmeyen elin yönlendirdiği bir satranç tahtasına dönüşmüş durumda. Hamleler öyle derin ki, her bir taşın hareketi, bir ülkenin kaderini değiştirebilecek nitelikte. İşte bu oyunun son perdesinde, İsrail’in Hindistan’ı kullanarak Pakistan ve Bangladeş üzerinden Türkiye’yi sıkıştırma planı devreye sokuldu. Amaç belli: Türkiye’yi çok cepheli bir savaşın içine çekerek, Suriye, Libya, Somali ve Sudan’daki etkinliğini kırmak.
Ancak Türkiye, bu oyunu bozacak hamleleri çoktan yaptı. Pakistan’ın yanında durarak, bölgedeki dengeyi korumaya başladı. Peki bu plan nasıl işliyor? Türkiye nasıl bir strateji izliyor? Ve sonuç neden Ankara’nın lehine dönecek?
Son dönemde, Hindistan’ın Pakistan sınırında artan gerilimler ve özellikle Keşmir’de yaşanan insanlık dramı, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekiyor. Ancak bu gerilimin arkasında sadece Delhi-İslamabad rekabeti yok. İsrail, Hindistan’a sağladığı askeri ve istihbari destekle, Pakistan’ı zayıf düşürerek bölgede yeni bir kaos alanı oluşturmayı hedefliyor.
Neden mi?
Çünkü Pakistan, Türkiye’nin stratejik ortağı. Eğer Pakistan iç karışıklıklara sürüklenir veya askeri olarak zayıflatılırsa, Türkiye’nin savunma sanayii iş birliği, ekonomik bağları ve jeopolitik manevra alanı daralacak. Aynı zamanda Bangladeş üzerinden Hint Okyanusu’nda Türkiye’nin etkisi kırılmaya çalışılacak.
Türkiye, bu oyunu çok önceden gördü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’a yaptığı ziyaretler, savunma sanayii iş birlikleri ve askeri eğitim anlaşmaları, Ankara’nın İslamabad’a verdiği desteğin en net göstergesi. Türk savunma şirketlerinin Pakistan’a drone ve hava savunma sistemleri satışı, bölgedeki dengeyi korumada kritik bir rol oynuyor.
Ayrıca, Türkiye’nin Bangladeş ile artan ticari ve diplomatik ilişkileri, İsrail-Hindistan ekseninin planlarını bozuyor. Ankara, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve diğer uluslararası platformlarda Pakistan’ın yanında durarak, Keşmir meselesini gündemde tutmayı başarıyor.
İsrail ve Batılı güçler, Türkiye’yi bölgesel güç olmaktan çıkarmak için çok yönlü bir kuşatma politikası izliyor. Suriye’de PKK/YPG destekçiliği, Libya’da Hafter güçlerine verilen destek, Somali ve Sudan’daki iç karışıklıklar, hep aynı senaryonun parçaları.
Ancak Türkiye:
Suriye’de güvenli bölgeler oluşturdu,
Libya’da BM tanımlı hükümeti destekleyerek dengeleri değiştirdi,
Somali’de askeri eğitim üssü kurdu,
Sudan’da stratejik anlaşmalarla Kızıldeniz’e erişim sağladı.
Bu hamleler, Türkiye’nin çok cepheli mücadelede ne kadar dirençli olduğunu gösteriyor.
Küresel güçlerin Türkiye’yi kuşatma planları, Ankara’nın proaktif diplomasisi ve askeri stratejileri sayesinde bozuluyor. Pakistan’ın yanında durarak, İsrail-Hindistan ekseninin oyununu bozan Türkiye, aynı zamanda Afrika ve Ortadoğu’daki varlığını güçlendiriyor.
Yakın gelecekte:
Pakistan ile savunma iş birliği derinleşecek,
Bangladeş ile ekonomik bağlar güçlenecek,
Suriye ve Libya’da askeri-diplomatik başarılar devam edecek,
Somali ve Sudan’da Türkiye’nin etkisi artacak.
Son söz: Türkiye, küresel oyunları bozmayı bilen bir aktör. Bu hamleler, yeni bir dünya düzeninde Ankara’nın söz sahibi olacağının işareti.