Dünya Nüfusunu Azaltma Planları ve Milli Liderlerin Direnişi
Günümüzde, küreselciler olarak adlandırılan ve dünyanın finans, medya, silah ve ilaç endüstrilerini kontrol eden güçlü bir elit grup, insanlığı adım adım kendi tasarladıkları karanlık bir geleceğe sürüklemektedir. Bu grupların en büyük hedeflerinden biri, dünya nüfusunu sistematik olarak azaltmak ve kalan nüfusu tamamen kontrol altında tutmaktır. Bu amaçla, ekonomik krizler, psikolojik manipülasyonlar, yapay pandemiler ve bölgesel savaşlar gibi birçok yöntemi devreye sokmaktadırlar. Peki bu planlar nasıl işliyor ve hangi coğrafyalarda nasıl uygulanıyor?
Küreselciler, geleneksel aile yapısının zayıflatılması yönünde uzun yıllardır medya ve eğlence sektörünü stratejik bir araç olarak kullanmaktadır. Hollywood yapımları başta olmak üzere birçok dizi ve filmde, evcil hayvan sevgisi romantize edilerek bireylere "Çocuk sahibi olmak zor, maliyetli ve zahmetlidir; oysa hayvanlar daha sadık ve kolaydır" mesajı bilinçaltına işlenmektedir. Bu yönlendirme, özellikle Batı toplumlarında doğum oranlarının ciddi şekilde düşmesine neden olmuştur. Aynı zamanda LGBT temsilleri, aile kavramını yeniden tanımlamak adına yaygınlaştırılarak, geleneksel evlilik ve çocuk sahibi olma eğilimlerinin yerine alternatif yaşam tarzlarının meşrulaştırılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, LGBT propagandası ile evcil hayvan endüstrisinin yükselişi, bir bütünün parçaları olarak değerlendirilebilir. Mama şirketlerinden pet-shop zincirlerine kadar geniş bir sektörel yapı, bireylerin çocuk sahibi olma fikrinden uzaklaştırılmasıyla ekonomik ve sosyokültürel kazanç sağlamaktadır. Tüm bu süreçler, nüfus artışını kontrol altında tutma amacı taşıyan küresel planların önemli araçları olarak öne çıkmaktadır.
Küreselcilerin bir diğer silahı, yapay olarak tetiklenen pandemilerdir. COVID-19 süreci, bu planın en açık örneklerinden biridir. Virüsün yayılması, korku psikolojisi, zorunlu aşı politikaları ve sağlık sistemlerinin kasıtlı olarak çökertilmesiyle insan ölüm oranları artırılmıştır. Ayrıca, pandemi sonrası oluşturulan ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve işsizlik, insanları evlilik ve çocuk yapma konusunda daha temkinli davranmaya zorlamıştır. Özellikle Avrupa’da genç nüfus, ekonomik istikrarsızlık nedeniyle aile kurmaktan kaçınmaktadır. Faiz lobisi ise borçlandırma politikalarıyla dar gelirli kesimleri daha da çaresiz bırakarak, nüfus planlamasına hizmet etmektedir.
Küreselcilerin en acımasız oyunlarından biri de Afrika kıtasında oynanmaktadır. Bu kıta, zengin yeraltı kaynaklarına rağmen kasıtlı olarak açlık ve hastalıklarla mücadele etmeye mahkûm bırakılmıştır. Batılı ülkeler ve küresel fonlar, Afrika’ya yardım adı altında aslında onları sürekli bağımlı hale getiren politikalar yürütmektedir. Aşı deneyleri, GDO’lu gıdalar ve temiz su kaynaklarının kontrol altında tutulması, bu kıtadaki nüfus artışını baskılamak için kullanılmaktadır. Ayrıca, Afrika ülkeleri arasında çıkarılan suni çatışmalar ve iç savaşlar, bölgenin istikrarsızlaştırılmasına ve kitlesel göçlere yol açmaktadır.
Asya kıtası, küreselcilerin nüfus kontrolü için en önemli hedeflerinden biridir. Hindistan ve Pakistan gibi nüfus yoğunluğu yüksek ülkeler, sürekli olarak birbirine düşürülmektedir. Keşmir sorunu, terör örgütlerinin desteklenmesi ve medya manipülasyonlarıyla iki ülke arasındaki düşmanlık körüklenmektedir. Benzer şekilde, Çin’in Uygur Türklerine yönelik politikaları ve Tayvan gerilimi de küreselcilerin bölgede kaos çıkartma planlarının bir parçasıdır. Çin’in tek çocuk politikası gibi uygulamalar, nüfus kontrolünün en sert örneklerindendir.
Küreselcilerin en büyük gelir kaynaklarından biri savaşlardır. Silah endüstrisini kontrol eden bu güçler, ülkeleri birbirine düşürerek bölgesel çatışmaları körüklemektedir. Ukrayna-Rusya Savaşı, Orta Doğu’daki gerilimler ve Asya’daki askeri gerilimler, hep bu planın bir parçasıdır. Özellikle NATO’nun genişleme politikaları ve ABD’nin dünyanın farklı bölgelerindeki askeri varlığı, küreselcilerin savaş senaryolarını desteklemektedir. Amaç, büyük bir nüfus kaybı yaşatacak Üçüncü Dünya Savaşı’nı tetiklemektir.
Ancak bu karanlık planlar, bazı güçlü liderler tarafından bozulmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO-Rusya geriliminde denge politikası izleyerek küreselcilerin savaş senaryolarını engellemeye çalışmaktadır. Vladimir Putin, Batı’nın Ukrayna üzerinden yürüttüğü genişleme politikalarına karşı durarak, Rusya’nın bağımsızlığını korumaktadır. Donald Trump ise ABD’de derin devlet ve küreselci lobilere karşı verdiği mücadeleyle dikkat çekmektedir.
Küreselcilerin nüfus azaltma planları, medya, ekonomi, sağlık ve savaş stratejileriyle devam etmektedir. Ancak bu oyunları bozmanın yolu, gerçekleri görmek ve milli duruş sergileyen liderleri desteklemekten geçmektedir. Türkiye, Rusya ve diğer bağımsız ülkeler, insanlığın bu karanlık planlara karşı son kalesidir.
Unutmayalım: Dünya, uyanık olan ve direnen milletlerin omuzlarında yükselecektir!