Samsun Haber
Giriş Tarihi : 15-07-2012 14:01   Güncelleme : 15-07-2012 14:01

Memleket Yükseliyor!’

Samsun’da felakete dönüşen sel baskını olmasaydı TOKİ apartmanlarında bile kapıcıların bodrumda yaşadıkları; dahası en lüks konutların bile gecekondular gibi dere yatağında yapıldıkları kimin umurundaydı?

Memleket Yükseliyor!’
Aydınlanma bilgelerimizden Melih Cevdet Anday’ı 2002’de 87 yaşındayken yitirmiştik.

Ünlü “Apartman” şiiri şöyleydi;

“Dün iki katlıydı / Bugün üç katlı
Derken…
Dört katlı, beş katlı, altı katlı
Yükseliyor efendim yükseliyor,
Memleket yükseliyor..”
 
Anday bunları yazarken ortada ne AKP vardı; ne TOKİ; ne de her boş yeri “site”lerle dolduran emlak holdingleri.. mahalle aralarına bile rezidanslı veya AVM’li kuleler diken gökdelen sevdalıları...
 
Ama “kalkınma” deyince sadece “apartmanlaşma”yı anlayanlar hep iktidardaydılar. O kadar ki eski evleri yıkıp ne kadar çok apartman yaparsak o kadar çabuk “Küçük Amerika” olacağımıza inananlar, sadece siyaseti değil, gazete köşelerini de parsellemişlerdi.
 
Şimdi ise ülkenin düzmece ve gerçek gündemlerine baktığımızda, Melih Cevdet’in bugünleri de gördüğünü düşünmemek mümkün değil.
 
“Düzmece gündem”, Başbakan’ın farklı konulardaki çıkışlarına, muhalefetin sert yanıtlarıyla oluşuyor. Buna, şu “kanaat önderi” denen sözde tartışmacılar da eklenince günler o konuyla geçiyor.
 
Ülkenin “gerçek gündem”i ise en çok emlak rantı yaratacak projeler, girişimler, kararlar, bunları destekleyen torba yasalar ve her şey... Ama bunlar düzmeceler kadar “manşetlik” olamadıklarından, ya hiç önemsenmiyor ya da sıradan “çevre” haberleri arasında yer alıyor.
 
Samsun’daki imar başıboşluğundan ötürü felakete dönüşen sel baskını olmasaydı, Başbakanlığa bağlı TOKİ apartmanlarında bile kapıcıların bodrumda yaşadıkları; dahası en lüks konutların bile gecekondular gibi dere yatağında yapıldıkları kimin umurundaydı?
 
Gazetelerin artık emlak sayfaları da var. Yine TOKİ’nin memleketin her yerine diktiği kimliksiz bloklarını; şu “yandaş” denilen veya buna “meyilli sermaye”nin çoğu İngilizce isimli konut silolarını yere göğe sığdıramayan yazarlara ve habercilere ne demeli bilmem ki!
 
Vaktiyle Dolmabahçe yamaçlarına dikilen Gökkafes’le davalaştığımızda, azman kulenin sahibi; “Bu binaya ‘kentin bağrına saplanan hançer’ demek bize hakarettir. Çünkü firmamızın yükselen değerini simgelemektedir” diyerek maddi ve manevi tazminat ödememizi bile istemişti...
 
Ne diyordu Melih Cevdet?
 
“Dört katlı, beş katlı, altı katlı
 
Yükseliyor efendim yükseliyor,
 
Memleket yükseliyor..”
 
Yağma projeleri
 
Bu yükselişin güncel örneklerine de bir bakalım:
 
- İstanbul’un iki yakasına birer milyonluk yeni kent eklemek: Kimse demiyor ki: “Kardeşim İstanbul doldu, bari son kalan ormanı, yeşili de bu apartman sitelerine kurban etmeyelim...”
 
- Çamlıca’ya en büyük camiyi yapmak: Kimse demiyor ki: “Kardeşim Osmanlı’nın bile cami dikmediği Çamlıca’da asıl yapılması gereken kaçak apartmanları ve izinsiz televizyon kulelerini kaldırmak olmalı...”
 
- Sulukule’de, Tarlabaşı’nda, Fener-Balat’ta semt sakinlerini kovarak zenginlere konut yapıp pazarlamak: Kimse demiyor ki “kardeşim bu kentsel soykırım. Asıl yapılması gereken yıpranmış semtleri insanlarından boşaltmadan iyileştirmektir...”
 
Diğer kentlerimizdeki benzer uygulamalara da göz attığımızda, apartmanlarla birlikte yükselenin “memleket” değil, “emlak tacirlerinin rantları” olduğunu bilmem ki ne zaman önemseyeceğiz?..
 
Yıllar önce bunu gören Melih Cevdet Anday boşuna aydınlanmanın bilgesi olmadı...
 
15 Temmuz 2012 - Cumhuriyet
adminadmin