“Yavan Ekmek” İle Bir “Edebî Ziyâfet”/5

Ali KAYIKÇI

04-07-2018 10:24

*  “Güzel bir söz; kökü yerde sabit, dalları semâda olan güzel bir ağaç gibidir. Yemişlerini Rabbinin izniyle her zaman verir. Habîs (kötü) bir söz de yerinden sökülmüş, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” (Kur’ân-ı Kerîm; İbrahim Sûresi, âyet: 24-26’dan)

*  “Habîs söz söylemek, habîs adamlara lâyıktır. Habîs adamlara, habîs kelâm yakışır.”  (Kur’ân-ı Kerîm; Nûr Sûresi, âyet: 26’dan)

*  “İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”   (Hazret-i Muhammed  “sallallahü aleyhi vesellem”)

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestüre başı/Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ide bir söz.

Kişi bile söz demini, dimeye sözün kemini/Bu cihân cehennemini,  sekiz uçmağ ide bir söz.”  (Yûnus Emre)             

* “Romandan maksat, hayatta geçmemişse bile, geçmesi mümkün olan bir vakayı, ahlâk, âdetler, hisler ve ihtimâllere bağlı tafsilâtıyla birlikte tasvir etmektir.” (Namık Kemal)

“Roman denilen şey, bir insan cemiyeti içinde görülen durumlardan birini veyahut bâzılarını kâğıt üzerine koymaktan ibârettir.”   (Ahmet Mithat Efendi)

*   “Roman ahlâkın aynasıdır. Onun objektifi gördüğü manzarayı alır.” (H. Rahmi Gürpınar)

“Roman, bize yansıttığı cemiyetle beraber, onu hükmü altında bulunduran düzenleyici fikrin de emrindedir. Bu ortak ölçü ile birlikte, cemiyet ne ise roman da odur.” (Peyâmi Safa)

*  “Hayatta olup da romana girmeyen şey yoktur. Romana sınır çizilmez. Yeter ki, gerçekten alınan unsurlar, bütün bir iç zenginliğinin beslediği hayâl gücü ile yeni varlıklar alsın, hayattaki varlıkları bile sürükleyecek, onları gölgede bırakacak bir gerçek olsun.” (Suut Kemal Yetkin)

Saygıdeğer Okuyucularımız!..

Bilindiği üzere; “Kültür-Sanat” dünyâmıza 300’ü aşkın sayıda oldukça dikkat çekici eserler sunan ve yeni pek çok ismin tanınmasına vesile olan “Kültür Ajans Yayınları” tarafından Nisan 2013 tarihinde neşredilmiş bulunan bir “roman”ı Sizlere tanıtmak ve yukarıdaki âyet-i kerîmelerin  ve hadîs-i şerîfin ışığında ve vecîz sözlerde adı geçen üstâd kalemlerin görüşleri doğrultusunda bu eseri değerlendirmek  istiyoruz diyerek ilk dört gün yazarın hayat hikâyesi ile birlikte bâzı dizgi/imlâ/yazılım hatâları üzerinde durmuş ve bunların doğru şekillerini vermiş, ardından da bâzılarının “içerik” dediği “muhtevaya” geçerek ve metin üzerinde durarak burada kullanılan cümlelerden oldukça dikkat çekenlerini köşemize taşımış idik. Bugün de aynı konuya kaldığımız yerden devam eyliyoruz:

Yine 60. sayfada; “…Çil Tahir’e de; ‘Dölsüz Oğlan!’ diyorlardı.” ifâdesindeki “döl” kelimesi, ülkemizin pek çok yerinde (mahallî lisanda) “evlât/yavru” yerine kullanıldığı gibi, tıp ilminde de “döl yolu” tabiri ile de edebiyâtta geçmektedir. “Oğlan” tabiri ise;  normalde erkek çocuklarını, kız çocuklarından ayırmak için kullanılır. Ancak; evli, ev-ocak-eş sâhibi olmuş yetişkin kişiler için “Oğlan” tabirini kullanmak yanlış ve oldukça da kaba ve argo bir sözdür. Bu bakımdan “Dölsüz Adam/Dölsüz Damat” denilebilirdi. 

62. sayfada, “İmam nikâhı” tabiri geçmektedir ki, çoğu konuşmacı ve yazar gibi burada da yanlış bir ifâde kullanılmıştır. Doğrusu, “Dînî nikâh”tır; burada nikâhı herhangi bir imâmın kıyması esas olmayıp “dînî hükümlere göre nikâhın yerine getirilmesi” asıl olandır.

67 ve 71. sayfalarda Yazar; ne Medenî Kanun’a ve ne de İslâm Hukuku’na/Şeriât’a uymayan, âdeta Kısas-ı Enbiyâ’nın haber verdiği, Şiî sapık ve mülhid  Hasan Sabbah’ın “Haramları helâl kabul etmesi” gibi “ana ve babaları ayrı olan herkesin evlenmelerinde bir sakınca” görmemekte ve bunu da sözüm ona bir îmâm efendi (İmam İhsan Efendi)nin ağzıyla söylemektedir. Buna göre; bir damat ile kayınvalidenin, bir dayı, amca ile  yeğenin, büyük baba ile torunun ve bir gelin ile kayın pederin de ana ve babaları  ayrı olduğuna göre, hâşâ evlenmeleri mi gerekir?.. Doğrusu, bunu anlamakta ve bundan önceki ve sonra sıralayacağımız bariz hatâlar düzeltilmeden, TRT kurumu gibi bir kuruluş tarafından bu ifâdelerin yer aldığı bir Roman’ın, nasıl olup da “övgü”ye lâyık görüldüğünü kavramakta zorluk çekmekteyiz…

Diğer taraftan; “nikâhın şartlarından biri” de onun “duyurulması/açıklanması/ilân edilmesi”dir. Sayfa 71’de, “Bir nikâh kıyıldı kimse duymadan.” denilmektedir ki, bu da bir başka garabet/acayip bir hâldir…

Sayfa 72’deki, “Kocasına tapan bir kadın olmuştu neredeyse” cümlesinde “neredeyse” ifâdesi varsa da “insanın, Cenâb-ı Allah’tan başka herhangi bir şeye, yere ve kişiye tapması “küfür” olduğundan bunu çağrıştıran sözlerin kullanılması da yersizdir ve yanlıştır…

Sayfa 73’te, “Güllü sanki içine doğmuş gibi hâlen uyumamıştı. Kapıyı açan Güllü’nün gözlerini kapadı.” cümleleri de yanlış ve noksandır. Doğrusu; “Güllü, Köraslan’ın geleceği sanki içine doğmuş gibi, bir türlü uyuyamıyor, âdeta gözüne uyku girmiyordu. Gecenin ilerlemiş bir vaktinde, kapının hafifçe çalınmasının ardından, merakla alel acele üstünü başını toplayıp kapıya koştu. Heyecanla;

“Kim o?..” diye sordu.

Köraslan’ın , “Benim” diyen ve titreyen sesini duyunca da kapıyı sevinçle açtı. Sarmaş dolaş oldular.” şeklinde olabilirdi. 

Sayfa 74’deki, “Ali, (…) ağabeyinin boynuna sarılıp saatlerce bırakmadı” cümlesindeki “saatlerce” kelimesinin yerine “dakikalarca” yazılmalıdır. 

Sayfa 77’de, “Kocalarına sitem ediyorlar; ‘Korkak adam! Suyu tutup da sebzeliğimizi sulayamadın” demekten kendilerini alamıyorlardı…” ifâdesi, hem Türk-İslâm aile anlayışı ve hem de sayfa 79’de belirtilen Muhtarın, suyun kullanımı konusundaki uygulamasının aksine geçimsizlik getirecek, insanları birbirine takacak, konu komşuyu birbirine düşürecek olması bakımından asla uygun değildir.

Sayfa 80’deki, sözümona yemin sırasında kullanılan “Anamız avradımız olsun” ifâdesi, Hasan Sabbah’çıların uygulamalarını da aşan, oldukça âdi, alçak ve pespâye bir sözdür. Bunu bâzı haşaratlar kullansa bile Roman’a taşınması ve bu yolla yaygınlaştırılmasının vebâli ve günâhı oldukça ağırdır.  Bunun yerine, “Birbirlerine yemîn verdiler, kavl-ü karar kıldılar. ‘Sözümüz nâmustur’ dediler” gibisinden ifâdelerin kullanılmış olması, pekâlâ maksadı anlatmaya yeterli olabilirdi. 

Sayfa 94’te ve 109’da Köraslan’ın, “Of anam, yaktın beni! N’olurdun hastaneye düşürünce öldürseydin de getirmeseydin buralara beni. Doğurmaz olaydın beni” şeklinde yakınması; “Anne babaya öf bile demeyiniz!” şeklindeki Cenâb-ı Allah’ın emrine karşı gelmek yanında, annesinin kendisini öldürmek suretiyle cinâyet işlemesini de istemesi, Köraslan’ın ne kadar âsi bir insan olduğunu göstermesi bakımından da dikkat çekici bir cümledir.  Bu hâliyle de O, hadîs-i şerîfte bildirilen ve Regâib Gecesi gibi bir gecede duâları kabûl olmayan “…anasına, babasına eziyyet eden, karşı gelen” bir kimse olmaktadır. 

Aynı sayfanın ortasında, “Yastık atacağım!” cümlesiyle başlayan paragraf da mükerrer olup sayfadan çıkartılmalıdır.                                                 

Sayfa 108’de, “Allah büyüktür, yiyeceğimizi düşünmese vermezdi bu çocukları” cümlesindeki “düşünmese” kelimesi de “îtikâden” çok büyük günâhtır ve Cenâb-ı Allah’ı, hâşâ “insan” gibi “düşünen” bir varlık saymak;  “72 bozuk fırka” içine girmektir. Doğrusu; “Cenâb-ı Allah büyüktür; O, yaratmadan önce rızıkları takdir kılmıştır. Bizim de, çocukların rızkını da veren O’dur. O’nun rahmetinden ümit kesilmez” şeklinde olmalı idi. 

Sayfa 109’daki, “Vermez Allah! Verir mi hiç?” ifâdesi de yukarıdaki gibi yanlıştır. Cenâb-ı Allah’ı, âdeta bir insanmış gibi nitelendirmektir. O; dilediğine, dilediği kadar, hadsiz-hesapsız ve nihayetsiz vermeye elbette kadirdir/gücü yetendir. O’nda insanlar gibi “cimrilik” yoktur. O; dilerse bir şeyin karşılığı olarak (çalışana/isteyene) verebileceği gibi, karşılıksız olarak, yâni istenmeden de verebilir.  O, bunun için hesaba çekilemez ve suçlanamaz. 

Verdiğine de imtihânı var, vermediğine de… Çünkü Cenâb-ı Allah Kur’ân-ı Kerîm’i Hûd Sûresi 15. âyetinde “Dünyâda yaşamayı ve eğlenmeyi isteyenlerin çalışmalarının karşılığını bol bol veririz. Bunlara âhirette yalnız Cehennem ateşi verilecektir. Emekleri âhirette boşa gider.” diye olacakların haberini de bildirmiştir...

(Devam edecek)

Derebahçeli/Ali Kayıkçı

DİĞER YAZILARI “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/8 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/7 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/6 01-01-1970 03:00 ​ “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/5 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/4 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/3 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/2 01-01-1970 03:00 “Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/1 01-01-1970 03:00 “ABD”yle Bir “Fabrika” Kurdular!.. 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/19 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/18 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/17 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/16 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/15 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/14 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/13 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/12 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/11 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/10 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/9 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/8 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/7 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/6 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/5 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/4 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/3 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O “Dil Yaresi”dir/2 01-01-1970 03:00 Derin Bir Yara ki O Dil Yaresidir /1 01-01-1970 03:00 Kim Demiş AB’ye Girmedik Diye?.. 01-01-1970 03:00 Sen Necip Fâzıl’ımız, ne anladın, ne sevdin!.. 01-01-1970 03:00 “Yak Bi Cigara” Daha, “Coni-Capon” Kazansın!../4 01-01-1970 03:00 Yak bi cigara daha, coni-capon kazansın!../3 01-01-1970 03:00 Bir asra yaklaştı, şu feci tablo!.. 01-01-1970 03:00 13 Kişi Öldürene İdâm var, 43 Bini Öldürene Tereddüt!.. 01-01-1970 03:00 “Yak Bi Cigara” Daha, “Coni-Capon” Kazansın!../2 01-01-1970 03:00 Yak bi cigara daha, coni-capon kazansın!../1 01-01-1970 03:00 “Yavan Ekmek” İle Bir “Edebî Ziyâfet”/6 01-01-1970 03:00 “Yavan Ekmek” İle Bir “Edebî Ziyâfet”/4 01-01-1970 03:00 Yavan Ekmek İle Bir Edebî Ziyâfet/3 01-01-1970 03:00 “Yavan Ekmek” İle Bir “Edebî Ziyâfet”/2 01-01-1970 03:00 Yavan Ekmek İle Bir Edebî Ziyâfet / 1 01-01-1970 03:00 Büyükşehir, pislik köyü!.. 01-01-1970 03:00 Şu Derebahçe”de, bahçeler bitti!.. 01-01-1970 03:00 Büyükşehir’in “Virüsleri 01-01-1970 03:00 Böyyük Başkana Mezar Yeri 01-01-1970 03:00 Amazon’a paraları yedirdin!.. 01-01-1970 03:00 Amazon Hastası Başkanlarımız Var… 01-01-1970 03:00 İzzet/şeref İslam’da, amazonlar ziyânda!... 01-01-1970 03:00 Saymış “Bizim Suudi(!)”, “Milyon-Milyon Doları!..”/4 01-01-1970 03:00 Saymış “Bizim Suudi(!)”, “Milyon-Milyon Doları!..”/3 01-01-1970 03:00 Saymış “Bizim Suudi(!)”, “Milyon-Milyon Doları!..”/2 01-01-1970 03:00 Saymış bizim suudi(!), milyon-milyon doları!../1 01-01-1970 03:00 Halime Gürbüz yazdı, ben de saza söyledim!.. 01-01-1970 03:00 Oldu mu ya Sıtkı Hocam, yakıştı mı ilm’ irfâna?.. 01-01-1970 03:00 Moda hastalığında bir teşhis: bunlar otçu olmuş!.. 01-01-1970 03:00 … Sonrasında Demirbaş Yazdı, Ben de… 01-01-1970 03:00 Şu moda hastalığı, salgınlaşıyor!.. 01-01-1970 03:00 Yaz-baharla birlikte moda hastalığı da geliyor!../4 01-01-1970 03:00 Yaz-Baharla Birlikte Moda Hastalığı Da Geliyor!../3 01-01-1970 03:00 Yaz-Baharla Birlikte Moda Hastalığı da Geliyor!../2 01-01-1970 03:00 Yaz-baharla birlikte moda hastalığı da geliyor!../1 01-01-1970 03:00 13 Temel Konu Var, Kitâbımız Kur’ân’da!.. 01-01-1970 03:00 Din-î İslam hamuru, kovanda petek balı!.. 01-01-1970 03:00 Can bedene emanettir!.. 01-01-1970 03:00 Bilir misin?, bilmezsin; sormazsın ki bilesin!.. 01-01-1970 03:00 Îmân’da neredeydik, ne hâllere düştük? Bak!.. 01-01-1970 03:00 Varsa-yoksa her şey dünya!.. 01-01-1970 03:00 Gel isrâfı isrâf eyle!.. 01-01-1970 03:00 Sevr’den Sevr’e Kudüs’e; ibretle bak, nazar kıl!.. 01-01-1970 03:00 İnsan ki… 01-01-1970 03:00 Hayat tarzı yazsanız, ekran kararmaz inan!.. 01-01-1970 03:00 Çüş!.. Desem edebim var, oha!.. Desem çok ayıp!.. 01-01-1970 03:00 Dört Hak Kitabın Yazısı 01-01-1970 03:00 Canlı Dört Göz Olabilmek 01-01-1970 03:00 İşittin mi “Korkut Ata?”/ “Leylâ bebek” “terörist”miş!.. 01-01-1970 03:00 Böylesi bir cömerte karşı, bu nasıl cimriliktir?.. 01-01-1970 03:00 Firavun”lar hâmânlar, deccâldı bir zamanlar!.. 01-01-1970 03:00 Samsun’da Eski Ramazanlar… 01-01-1970 03:00 Avrupa sevmez bizi, sevmedi-sevmeyecek!.. 01-01-1970 03:00 Asırlık en sinsî düşman... 01-01-1970 03:00 Oldu mu ya üstâdım, bu hak-bâtıl yorumun?.. 01-01-1970 03:00 Fransız’dan, Fransız var içimde!.. 01-01-1970 03:00 O Bedr’in arslanları, seçilmiş Sahâbîler!.. 01-01-1970 03:00 “Obama”ydı, “trump”tu; “Sarkozy” daha gâvur!.. 01-01-1970 03:00 CeHaPe’nin Günâh Galerisi”Nden, Satırbaşları!.. /2 01-01-1970 03:00 CeHaPe’nin günâh galerisinden, satırbaşları!.. /1 01-01-1970 03:00 Cumhur mu, millet mi; ince illet mi?.. 01-01-1970 03:00 A la luna, vâlâ (!) Buna!.. 01-01-1970 03:00 Türkler bölük-bölük, “müslüman pörçük!.. 01-01-1970 03:00 Çok “iyi başladın”, “kötü bitirdin!..” 01-01-1970 03:00 ​Şimdi Sıra İlâhiyatçılarımızda/3 01-01-1970 03:00 ​Şimdi Sıra İlâhiyatçılarımızda/2 01-01-1970 03:00 Dil kılıçtan keskin ya, vur ha Kılıçdaroğlu!.. 01-01-1970 03:00 ​Şimdi Sıra İlâhiyatçılarımızda -1 01-01-1970 03:00 Hey 15’li 15’li”, “köşk’ün yolları taşlı!.. 01-01-1970 03:00 Kaçın Erkekler Kaçın, Femin…ler Var Femin…ler!.. 01-01-1970 03:00 ABD’ye Bu Aklı, Kimler Veriyor” Dersin? 01-01-1970 03:00 17 Trilyon Harcadık Demiş!.. 01-01-1970 03:00 Sosyal medya” değil, bu “hayât medya!.. 01-01-1970 03:00 Bir destan adam: Ali Fuad Başgil!.. 01-01-1970 03:00 Özal’a ağlamayan, gözü gözden sayamam!.. 01-01-1970 03:00 Dil Vatandır, Vatan Dil; Her Kelime Sınırtaşı!.. 01-01-1970 03:00 “O ve ben”i okumayan, “Arif Nihat” bile şaşar!.. 01-01-1970 03:00 “Emrin olur sultanım, sen ne dersen yaparız(!)…” 01-01-1970 03:00 “58. Gün…” 01-01-1970 03:00 “Uyan” da bak “ey dedem”!... 01-01-1970 03:00 “İsrail” “buzdağı”na, çarptı-çarpacak!.. 01-01-1970 03:00 “İHA”lar görür seni, sonra “SİHA”lar vurur!.. 01-01-1970 03:00 “Bayrak tepe”-“Kel tepe” 01-01-1970 03:00 Kul “şimdi ağlar ise, sonra…” 01-01-1970 03:00 “Necip Fâzıl üstâd”sa, “o’nun hakkı”nı kayır!.. 01-01-1970 03:00 “Hayat” size ne yaptı, “bostancı…”dan “yasak” mı!.. 01-01-1970 03:00 ​“Peygamberimiz Efendimiz”e bir büyük iftirâ!.. 01-01-1970 03:00 “Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası!..” 01-01-1970 03:00 “Hayât” size ne yaptı, bu “düşmanlık” nedendir!.. 01-01-1970 03:00 Öyle bir “yuh!..” Çekin ki, “dünyâ âlem” işitsin!.. /2 01-01-1970 03:00 Öyle bir “yuh!..” Çekin ki, “dünyâ âlem” işitsin!../1 01-01-1970 03:00 “Paran” ile “düşmanları” besleme!../2 01-01-1970 03:00 “paran” ile “düşmanları” besleme!../1 01-01-1970 03:00 “29 Mayıs” ve “Zeytin Dalı Harekâtı 29’uncu günü, zafer günü”dür!.. 01-01-1970 03:00 “ABD” Düşman İse, Ona “Bu Çalışman” Ne!.. 01-01-1970 03:00 Samsun ve Bölgemiz için bir Mücâhede Lideri: Şefik Avni Özüdoğru 01-01-1970 03:00 Önce “Padişah’a” sonra “Allah’a”, “iftirâ” üstüne “iftirâlar” var!.. 01-01-1970 03:00