Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Başta “TGRT EF” olmak üzere, “Millî Gazete”, “Diriliş Postası” ve “Anadolu Gençlik Dergisi” gibi sesli ve yazılı basın-yayın organlarında “Millî Dil: Türkçe” üzerine gereken hassasiyetin gösterilmeyip şu mahût “Uydurukça/Ecerufça/Arı Dil” ile konuşulup yazıldığını gördükçe, “Hem Okudum Hem de Yazdım/3 (Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazısı-Şiirler” adını verdiğimiz (Samsun, Aralık 2015) adlı eserimizde yer alan bâzı köşe yazılarımızı buraya taşımanın faydalı olacağını düşündük. Bugünden îtibâren de bunları, Siz Saygıdeğer Okuyucularımızın bilgilerine şöylece bir sunalım istedik…
Dün başladığımız bu seri makâlemize, bugün de devam ediyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
ARIYORUM MEHMET BEY’İ!..
* “Bugünden sonra; divanda-dergâhta, bargâhta, mecliste- meydanda Türkçeden başka dil konuşulmaya!..”
(Karamanoğlu Mehmet Bey–12 Mayıs 1277)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
“Mahalleden Bölgeye SAMSUN’DA KÜLTÜR-SANAT” adını taşıyan (Samsun, Mayıs 2001) eserimizin 2. cildi 109. sayfasında belirttiğimiz gibi, sâdece millî sınırlar içerisindeki Türkiye’mizde değil, bütün Türk dünyâsında da Karamanoğlu Mehmet Bey’in, “Bugünden sonra; divanda dergâhta, bargâhta, mecliste meydanda Türkçe’den başka bir dil konuşulmaya!..” şeklindeki (yukarıda “serlevha” hâlinde sunduğumuz) ferman/buyrukları ne zaman ki bütünüyle hâkim olur, millî birlik ve beraberlik yanında ekonomik ve siyâsî otorite/üstünlük de bir güzel sağlanmış olur…
Diyoruz ve konu hakkında kaleme aldığımız bir destan/şiirimizle Sizleri bir kere daha selâmlıyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
* - * - * - * - * -
Arıyorum Bey’im, o gür sedânı:
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
Bulamıyorum ben, yitik sevdânı:
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
“Sunucu”nun adı, olmuş “spiker”;
Şu “gösterici”ye, tutmuş “showmen” der;
“Merkez” unutulmuş, gelmiş “center”ler;
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
“Radyo sunucusu”, neden “discjokey”?
“Hay hay!..” varken niçin, “okey mi?” “okey!..”;
“Yaşa!.. Varol!..” öldü, yaşasın(!) “oley!..”;
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
Hanım’lık-ağa’lık, “hanımağa”da;
Ucuzluk var ise, bu “mağaza”da;
“İş Hanı”nda yoksa yok “plâza”da;
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
“Büyük” desen ağzın, küçük mü kalır?
“Gros, gros” derken, bi yayvanlaşır;
“Koruma”nın yerin, “boy guard” alır;
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
“İlân tahtaları”, neden “bilboard”?
“Sayı tabelâsı”, olmuş “skorboard”;
Fikreyle oyunu, güzelce bir tart:
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
“Store” olalı, “dükkân”ın ismi;
“Stres… stres” diye, “hafakan” resmi;
“Evet”in katili, şu malûm “yes” mi?
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
“Büyükşehir” niçin, “megakent” olsun?
“İki katlı mekân”, “dubleks”le dolsun?
“Bahçe çiçeğimde”, “flora” solsun:
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
KAYIKÇ’Ali dile, “mönü” gerekmez;
Antika değerli, yeni gerekmez;
Düşman tohumunu, boşuna ekmez:
“Türkçe’den başka dil, konuşulmaya!..”
(Devamı var)
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI