Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; son iki gündeki yazılarımızda, “terör olaylarının artması ve teröristlerin başta Avrupa ve Amerika, Rusya, Suriye ve İran gibi ülkeler tarafından gizli-aşikâr desteklenmesi karşısında, ülkemiz yetkililerince zaman-zaman idâm cezasının geri getirilmesi” konusu üzerinde durmuş ve “İdâmların geri gelmesi, hak ve adaletin yerini bulması, örgüt mensuplarını can korkusunun sarması, masum kanlarının akmasının sona ermesi” için, Meclisimizi harekete geçmeye dâvet eylemiş idik. Ardında da “Cumhuriyet Gazetesi”nin manşetten yaptığı haber-yoruma yer vermiştik. Bugün de kaldığımız yerden devam eyliyoruz:
Yıllar önce idi. ”Türkiye Gazetesi”nin 24 Ağustos 2012 günlü nüshası 3. sayfasında, “Sn Rahim Er” tarafından kaleme alınan bir makâlenin başlığında aynen şöyle denilmekte idi: “Terör Suçlarına İdam Cezası Gelmeli”. Sonrasında ise şu görüşlere yer verilmişti:
“Suçluya hak ettiği ceza verilmezse o suçtan ziyan görmüş olanlar, bir kere daha mağdur edilmiş olurlar. Bayram günü bile bombalar patlatarak ocaklar söndüren teröristlere verilecek hangi ceza yavrusunu, babasını, kocasını, kardeşini kaybeden insanları tatmin eder?
Bu gözü dönmüş taşeron katillerle asker ve polis, en amansızından mücadelesini verecektir. Aynı şekilde adliye de en tavizsiz şekilde ceza tatbik edebilmeli. Terör yoluyla vatandaşları hunharca öldüren, vatan müdafaası yapan emniyet güçlerine kurşun yağdıran bu bölücü canilere tatbik edilecek, asıl ceza kısas hukukudur.
Can alan, can vermelidir!..
Avrupa Birliği’ne girmek uğruna idam cezası, Türk Ceza Kanunu’ndan çıkartıldı. Her ülkenin kendi gerçekleri vardır. Dünyada idam cezası tatbik edilen devletler mevcut. İdam cezasını bizatihi insanı yaratan Allahü teala, Kur’ân-ı keriminde vazetmiştir. “Kısasta hayat vardır” buyuruluyor. Beşeri hukuk, ilahi hukuk karşısındaki topallamalarıyla hukuk olmaktan çıkıp guguklaşmaktadır. Ceza hukuku mantığında suçun tekrarını önleyerek cemiyetteki kargaşanın önüne geçmek esastır.
Terör; bugün, barış huzur, hayat hakkı ve vatan bütünlüğü gibi ferdi, sosyal millî ve insanî bütün değerleri altüst etmekte. Nereden, ne zaman geleceği belli değil. Terör bir nizamî savaş metodu değil. Bir tuzak ve fırsat vur kaçı. Teröristte aldığı gaddarlık eğitimi icabı merhametin m’si yok. PKK Baas zulmü, Şia emperyal ideali ve batılı petrol sömürücülerinin gurkasıdır.
Merhamet etmeyene neden merhamet edilsin? İdam cezası TCK’ya tekrar konmalıdır. Ne AB mazeret olmalı ve ne de yeni anayasa. (…)”
* - * - * - * - * -
Biz buna da aynen katılıyoruz. Bu fikri yıllar öncesinden biz de benimsemiş ve milyonlarla birlikte savunmuş olduğumuz içindir ki 13-16 Nisan 2011 günlü köşe yazılarımızda “AB İster Biz Yaparız/1-2”, “AB İstemeden Biz Yapmayız” ve “Mevzuat ‘Asma’ Diyor” başlıkları altında bu konuya oldukça geniş yer verdik ve şâir yönümüzü de dillendirmek suretiyle makâlelerimizi “şiir”leştirdik. Daha sonra bu yazılara “Yaş 65 Yolun Yarısı Eder/1”, “Yaş 65 Yolun Yarısı Eder/1-2” ve “Hem Okudum Hem de Yazdım/2 (Terör Olayları ve Suriye Konulu Köşe Yazısı-Şiirler”) ile “…Ve Millet Destanı Yazdı” adını taşıyan eserimizde de aynen sunduk:
“PKK-KCK Terör Olayları”nın günden güne azgınlaşması ve ülke bütünlüğüne âdeta kast eder bir şekle bürünmesi karşısında aynı konuya tekrar döndük ve bu defa “Araştırmacı Yazar” kimliğimizle yıllar öncesinde tespit ettiğimiz “tarihî bir vakıa”nın bu olayda da “çözüm olabileceği” hakîkatı karşısında aynı mevzuda yeni bir makâle daha hazırlayıp “köşe”lerimizde ve adı geçen kitaplarımızda da yayınladık.
Önemine binaen aynı makâlelere bir defa daha yer verirken ilâveten de diyoruz ki:
“Terör suçlarına idâm cezası da yetmez!” Ayrıca ne mi gerekli?..
İşte onun cevabını da bu araştırma yazımızın devamında, ilerleyen günlerde bulacaksınız…
Diyoruz ve Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı bu yazdıklarımıza götürüyoruz:
AB İster Biz Yaparız/1
“ –Gündemimizde idâm yok!..” (30 Mart 2011-TC Başbakanı)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Son günlerin “gündem”ine oturan çocuk, genç kız ve kadınların vahşice öldürülmeleri karşısında gazeteciler tarafından “Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan”a yöneltilen bir soru üzerine alınan cevap, bilindiği üzere yukarıdaki gibi olmuştur.
Bu durum, yıllardır ülkemizin içinde bulunduğu, daha doğrusu bulundurulduğu vaziyet sebebiyle insanı bir kere daha hayretler içerisinde bırakmaya yetiyor da artıyor bile…
Çünkü günler, haftalar, aylar; hatta yıllardır ortaya çıkan onca olaylar, yaşanan onca hüzün ve gözyaşılı gelişmelere rağmen, arzulanan istikamette müspet adımlar atılamamış ve yasal düzenlemeler yapılamamış, ülkemiz insanı yaşadığı güne ve geleceğe ümitle maalesef bakamaz bir hâle getirilmiştir…
Bu neden mi böyle olmaktadır?..
Şunun için böyle olmaktadır:
* - * - * - * - * -
Caniye “can güvenlik”, üstüne “bir de konfor”;
Avukatlar kuyrukta, haftalık arzuyu sor;
Masuma “mezarlık” yol, kalana “yaşamak” zor!..
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
Ecevit, Mesut Yılmaz, bir de malûm Bahçeli;
“İdâm cezası” kalktı, PKK’nın şen eli;
“Kısâs’a hayır” diyen, “îtikâdı” şüpheli!..
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
Anne, baba, öğrenci ve de sabi katili;
Eli kanlı caninin, bir karış dışta dili;
Üstüne her numara, yutarsan sanki deli!..
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
Çocuk “şeker” peşinde, sapık “uçkur işi”nde;
Aynı dünyâ yaşanmaz, ısınmaz güneşinde;
Kanlı etler sarkıyor, “Testereci” dişinde!..
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
“Hammurabi Kanunu”, 3 bin 700 yıllık;
O Babil’e hükümdar, göstermemiş yılgınlık;
“Göze göz” ve “dişe diş”, sanma bunu çılgınlık!..
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
“Kısâs” Rabbimin emri, “Hammurabi” de uymuş;
“Yüze tokat vurana, yanak dön” mü buyurmuş?
Avrupalı aklınca, bir “hüküm”dür uydurmuş!..
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
“İdâm Kur’ân’ın hükmü”, idâm “hayât”ın aslı;
“İdâmlar olacak” ki, koruna Türk’ün nesli;
KAYIKÇ’Ali çık- haykır, yazdığın oku sesli:
AB der biz yaparız, bir “Baş üstüne!” denmez;
“Hür devletiz” diyoruz, hürsek bu “halt” hiç yenmez…
(Devam Edecek)
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI