* “Kul lev kânelbahrü midâden likelimâti rabbiy lenefîdel bahrü… kelimâtü rabbiy…” (De ki: Rabbimin kelimeleri/sözleri’ni yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadarını da katsak, Rabbimin kelimeleri/sözleri tükenmeden denizler tükenirdi.) (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Suresi, âyet 109)
* “Biz Seni, bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Kur’ân-ı Kerîm-Sebe Sûresi, âyet 28)
* “Mekke-i mükerreme ahâlisinden olup, Medîne-i münevvereye hicret eden Eshâb-ı kirâmdan ve iyilikte onların izinden gidenlerden, Allahü teâlâ râzıdır. Onlar da, Allahü teâlâdan râzıdırlar. Allahü teâlâ onlara cennetler hazırlamıştır.” (Kur’ân-ı Kerîm-Tevbe Sûresi, âyet 100)
“Yâ eyyetühennefsül… (Sonra Allah, ölüm ânındaki müminlerin rûhuna şöyle buyurur: “Ey (îmânda sebat gösteren, Allah’ı anmakla) mutmain olan nefs. O’ndan (sana verdiklerinden dolayı) râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak Rabbine dön! Gir sâlih kullarımın arasına! Gir onlarla birlikte Cennetime!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Fecr Sûresi, âyet 27-30)
* “Kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, ateist olmaktır.”, “Beni, insanların en iyisi bilmeyen kâfir olur.”, “Hayât, âhiret hayâtıdır.”, “Kişi, (Kıyâmet günü) sevdiği ile birlikte olur.”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “Yâ Rabbî! Sana lâyık hiçbir şey yapamadım. Yüzüm kara olarak huzuruna geldim. Fakat, senin dînini yıkmak, İslâmiyet’i yok etmek isteyenleri sevmedim. Senin için olan bu buğzuma (nefretime) beni bağışla!..” (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh”)
* “Yâ Rabbî! Sana hep isyân ettim. Fakat, sana itâ’at edenleri hep sevdim. Beni bu sevgime bağışla!..” (Muhammed İbnis-Semmâk “r. aleyh”)
* “Ey yardımcıların en iyisi! Ey ümitsizlerin sığınağı!.. Yâ Erhamerrâhimîn! Ey günâhları örten merhameti bol Allah’ım! Habîbin, sevgili Peygamberin hürmeti için ve bütün Peygamberlerin ve Meleklerin ve Peygamberinin, Ashâbının ve Tâbi’înin hürmetleri için, günâhı çok olan bizlere acı! Suçlarımızı affeyle!” (İmâm-ı M. Birgivî “r. aleyh”)
* “Gerçek îmân sâhibi bir mü’minin ellerine kollarına zincir vursanız, İslâmiyeti yayar. Muhakkak bir şey söyler, anlatır. Durduramazsınız onu. Çünkü onun içinde yanan ateş, birilerini kurtarmak içindir. (…) Îmânla dolu olan kalb, yerinde duramaz. O mutlaka bir şey yapacaktır. İnsanlar yanmasın, diye uğraşacaktır.” (H. Hilmi Işık “r. aleyh”)
* “Biz; şehîdler, yiğitler, velîler yurdu Anadolu’yu garbın tırnakları kanlı istilâcı güçlerinden yalnız toprak ve yalnız coğrafya olarak kurtardık. Ankara’nın, Afyon’un kalelerine Türk Bayrağı çektik ama îmânın bütün burçlarını teker teker yıktık. Yunan’ı İzmir’de denize döktük ama İstanbul gümrüğünden bütün kozmopolit fikirler, garbın en pespâye felsefesi, elini kolunu sallayarak girdi. Garb bizi topuyla, tüfeğiyle değil; şapkasıyla, kitabıyla, müziğiyle tepeden tırnağa esir aldı. Devlet felsefemiz, garba kapılanmanın ve tapulanmanın yolunu araladı yarım asır…” (Rızâ Akdemir-Türk Gençliğine Mektuplar; s. 8’den)
* ”Biz Yahûdiler, 20. Yüzyılda, Orta-Doğu’da yıkılmaz denen Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp iki devlet kurduk! Onlara, öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler, bize Filistin’i vermeyen Abdülhamid’e 200 sene daha söverler!..” (C. Weizman: İsrail Cumhurbaşkanı-Türkiye Gzt; 03.11.2014, s. 9)
* “Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.” (Kemalizm-Tekin Alp; Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’nün önsözü ile Cumhuriyet Gazete ve Matbaası-İstanbul 1936, s. 171)
* “Kamalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir.” CHP Edirne Milletvekili Şeref Aykut)
* “Kemalizm, seri ve verimli bir hain üretme makinasıydı… Kendini bir ulusun kurtuluşu için yegane yol olarak gören bir ideoloji üstü bir inançtı… Türkiye’de doğmuş her bireyin istese de istemese de hüküm giydiği yegâne kurtuluş reçetesiydi. Tek çareydi, tek kimlikti, tek yoldu. Bir seçim değildi, bir görüş de değildi. O yüzden ona muhalefet de farklı veya karşı görüş kategorisinde değildi, ihanetti. Dolayısıyla muhalifleri yoktu, hainler vardı.” (Ceren Kenar-Türkiye Gazetesi)
* “Batı dargın, Doğu dargın, gök dargın/Ön, ard, üst, alt taşla örülü kaldı. Hâsılı, yaktılar baba evini/Ne sözü, ne izi, ne külü kaldı. Çözdük her müşkülü derlerse, de ki:/Sonunda var olma müşkülü kaldı.”, “Bizce şiir, mutlak hakîkatı arama işidir… Mutlak hakîkat Allah’tır… Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir ve bütün bu perdeleri devirerek Alllah’a yol açmaya doğru gider…” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile)
* “Kimi zaman, ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.” (Namık Kemâl Zeybek-Kültür E. Bakanı)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
* “Âmentü: Îmân etmek için inanılması lâzım olan esaslar. Îmân esaslarını kendinde toplayan kelime veya söz. Îmânlı olmanın 6 Şartı. Âmentü’de bildirilen 6 şeyin mânâlarını bilip, beğenip, kabul eden kimseye Müslüman denir. Âmentü ve Mânâsı: Âmentü billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi vel yevmilâhiri ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minellahi teâlâ vel-ba’sü ba’delmevti hakkun eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve resûluhü (Allahü teâlâya, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kaderin, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna îmân ettim. Öldükten sonra dirilmek haktır. Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed aleyhisselâmın Allah’ın kulu ve resûlü olduğuna şehâdet ederim). Müslüman ana-babanın çocuğunu âkıl bâliğ olduğu zaman yalnız ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah’ demekle Müslüman olmaz. Îmânı bilmesi, anlatması lâzımdır. Îmânı anlatmak demek, inanılacak 6 şeyi anlamak, sorunca söylemek demektir. Yani, Âmentü’yü okumak, anlamak lâzımdır.” (İbn-i Âbidîn-Türkiye Gazetesi Dînî Terimler Sözlüğü, C. 1, s. 23-24)
* “Ateist: Allahü teâlâya inanmadığı gibi, hiçbir dîni kabul etmeyen, dinsiz, dehrî” (Sözlük)
* “Çocuklarımız 15 sene okudukları hâlde edeb, iffet, hayâ kelimelerini duymuyorlar. Helâl nedir, harâm nedir bilmiyorlar. Evlâtlarımızı vatana, millete yararlı çocuklar yapmak istiyorsak, eğitim sistemini baştan sona yeniden kurmalıyız. Ülkemizi birtakım taşkınlık hareketlerinden korumak için de okullarımızda evlâtlarımız önce Allah diyerek derslerine başlamalıdır.. Aksi takdirde helâl, harâm, âhiret, hesap günü nedir? Bunları evlâtlarınıza öğretmezseniz, istenmeyen sonuçları engelleyemezsiniz.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-Davam; s. 180))
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
“Millî Gazete”nin geçen yıl 28, 30 Haziran 2017 günlü nüshaları 12’inci sayfasında, oldukça dikkat çekici bir makâle yayınlanmıştı. Bu yazısında “Türkiye’de Toplumun Dine ve Dini Değerlere Bakışı Ne?” başlığı altında “Mak Danışmanlık” tarafından; 30 büyükşehir, 23 il ve 154 ilçede, 5 bin 400 kişi ile yüzyüze gerçekleştirilen bir “Anket Sonuçları”nı köşesine taşıyan “Sn. Adnan Öksüz” şu bilgileri vermekte idi:
-‘Allah’ın varlığına, birliğine; bizi yaratıp yaşattığına inanıyor musunuz?’ şeklindeki soruya, yıllardır yüzde 99’u Müslüman diye ifade ettiğimiz toplumun yüzde 86’sı “Evet” derken, yüzde 6’sının “Hayır, inanmıyorum” dediği;
-‘Meleklere inanıyor musunuz?’ sorusuna da araştırmaya katılanların yüzde 75’inin “Evet” cevabı vermesine karşılık “Hayır, gözümle görmediğim varlıklara inanmam” diyenlerin oranının ise yüzde 15 olduğu;
-‘Kur’ân-ı Kerîm ve diğer hak kitapların vahiyle geldiğine inanıyor musunuz?’a yüzde 76’sı “Evet” derken, “Hayır” diyenlerin ise yüzde 14’lere ulaştığı;
-‘Peygamberlere inanıyor musunuz?’ ve ‘Hz. Muhammed (SAV) sizin için her anlamda örnek alınacak rol model/örnek insan mıdır?’ sorularını cevaplayanların yüzde 63’ü “Evet, Peygamberlere inanıyorum ve benim için her anlamda rol modeldir” derken yüzde 9’unun “İnanmıyorum” diye cevap verdiği;
-‘Kadere (Hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine) inanıyor musunuz?’ sorusuna da yüzde 55’inin “Evet” cevabına karşılık, yüzde 10’unun “Hayır” dediği;
-‘Öldükten sonra dirilmeye ve kişinin dünyâda yaptıklarından hesaba çekileceğine, yani âhiret inancı’na ise yüzde 73’ü “Evet” derken yüzde 9’unun “Hayır” diyerek böyle bir îtikâda sahip olmadığı;
-‘Peygamberimiz Efendimizin hayatı ile ilgili herhangi bir kitap okudunuz mu?’ sorusunu ise katılımcıların yüzde 23’ü “Evet” diye cevaplarken yüzde 65’inin “Hayır” diyerek cevapladığı;
-‘Camiye-mescîde hangi sıklıkla gidiyorsunuz?’ şeklindeki soruya da “Bayramdan bayrama” diyenlerin oranı yüzde 12 iken, “Cuma ve bayram namazları ile kandil günlerinde” diye cevaplayanların oranının yüzde 32 olduğu belirtilmekte ve “Hiç gitmiyorum” diyenlerin de yüzde 30 olduğuna işaret olunmakta ve sonrasında da “özet” olarak şunları söylemektedir:
“-Türkiye’de yüzde 10’luk bir kesim ateist ya da deist!
-Türkiye’de yüzde 25’lik bir kesim (her 4 kişiden biri), ya meleklere inanmıyor ya da bu konuda bir fikri yok!
-Türkiye’de yüzde 24’lük bir kesim, Cenâb-ı Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’e ya inanmıyor ya da bir düşüncesi yok!
-Türkiye’de sadece yüzde 25’lik bir kesim (her 4 kişiden biri), düzenli olarak Kur’ân-ı Kerîm okuyor.
-Türkiye’de yüzde 65’lik bir kesim, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayâtını hiç okumamış, yüzde 29’luk bir kesim de O’nu peygamber olarak kabul etmiyor.
-Türkiye’de yüzde 9’luk bir kesim âhirete inanmamakta.
-Türkiye’de , ‘Hiç namaz kılmıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 22, camiye hiç gitmeyenlerin oranı ise yüzde 30!..”
“Millî Gazete”nin aynı zamanda da “Yazı İşleri Müdürü” olan “Sn. Öksüz”, yazısını; “Bütün bu sonuçlardan sonra dönüp şu soruyu kendimize sormamız gerekmiyor mu; sahi, biz nerede yanlış yaptık?!” sorusu ile noktalamakta idi. Biz de şu mübârek “Ramazân-ı Şerîf” vesilesi ile bir kere daha okuyup Siz Saygıdeğer Okuyucularımız ile paylaşalım ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımızı da bilgilerinize sunalım istedik…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = =* = = =
“Âmentü” yok “Cebi” var; “takkesi” yok, “kep”i var;
“Okul görmüş-tahsilli”, “yazı-mürekkebi” var;
“Câhil-cühelâ” değil, “yasal” bir “sebebi” var!..
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
“Yüzde 6” içinde, “deist”lerin “hep”i var!..
“Allah”a inanmayan, “Meleklere” “yok” diyen;
“Peygamber”i inkârda, “dîni inkâr” eyleyen;
“Âhiret-Hesap-Nizâm”, “yokmuş” bunu söyleyen!..
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
“Velisi-nesebi” var, elbet var bi peyleyen!..
“Kur’ân’ın vahiyliği”, “inkâr”da “14’lerde”;
“Kadere inanmayan”, bundan bile ilerde;
“Ölüm sonrası hayât”, yok bâzı zihinlerde!..
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
Bunlar “insan” olamaz, yetişmişler “in”lerde!..
“Peygamberim rol model”, “değilmiş” bâzısına;
Onların “idol”ü var, yazılmış “yazı”sına;
“Popçular” var “şarkıcı”, kapılmış “cazı”sına!..
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
“Siyer” okumak neymiş, ilgi yok “mazi”sine!..
“Cuma”lar, “iki bayram”; başka “cami-mescîd” yok;
“Cadde-sokak gezmeler”, “İnternet”te vakit çok;
“Hakk’a niyâz” eylemez; “sırtı pek, hem karnı tok!..”
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
“MAK” bir “anket” yapmış; al-götür, kör göze sok!..
“İmkân” çok, “ilgi” noksan; ne demek “îmân 90?..”
“Yüzde 10 fire” vermek, bunu “kafaya soksan”;
“Sen gelmezsen biz yok’uz; millet bu, kalır noksan!..”
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
“Yüzde 1”ler “10-15”, artıyor bak sen yoksan!..
KAYIKÇ’Ali bu ahvâl; bu gidişat, hoş değil;
“Erbakan” haber verdi, “teşhis-tespit” boş değil;
Bu “devr-i inkârcılık”, öyle pek “nahoş” değil!..
“Îmân’da nerede”ydik, “ne hâllere düştük?” bak;
Sözde “Eğitim Milli”, Bakanı “sarhoş” değil!..
Derebahçeli Ali Kayılçı