* “Allahü teâlâ, tövbe edenleri sever.” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 222)
* “Kul günâhlarından tövbe edince, Allahü teâlâ hafaza meleklerine, azalarına ve günâh işlediği yerlere günâhlarını unutturur. Kıyâmet gününde Allahü teâlânın huzuruna çıkınca, günâhlarına şâhitlik yapacak hiç kimse ve hiçbir şey olmaz.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem.”)
* “Sevgi: Sevmek’ten sev-gi). İnsanı bir şeye veya kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeğe yönelten duygu, eğilim.” (Sözlük)
* “Nisâb: Dînen zengin sayılma ile fakir sayılma arasındaki sınır. Altının nisâbı (Hanefî mezhebinde) 20 miskal (96 gram)dır.” (Sözlük)
* “İhrâm ve Mîkât: Hac veya Umre niyetiyle giden Müslümanların Mîkât denilen mahalde (yerde) niyet ederek, peştamal gibi dikişsiz iki parça örtüyü giymek suretiyle, daha önce kendisine mubah (serbest) olan bâzı şeyleri geçici olarak kendine harâm kılması yani bunları yapmaktan sakınması şarttır.” (Sözlük)
* “Kütüb-i Sitte: İslâm’da meşhûr 6 hadîs kitâbı: Sahîh-i Buhârî, Câmi’us-Sahîh, Muvattâ (veya) İbn-i Mâce’nin Sünen’i, İmâm-ı Tirmizî’nin Sünen’i, Ebû Dâvûd’un Sünen’i ve İmâm-ı Nesâî’nin Sünen’i.” (Sözlük)
* Tam İlmihâl: Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; H. Hilmi Işık-Hakikat Kitabevi Yy. İstanbul
* “Telbiye: Hac ve Umre esnasında ve Mîkât yerlerini geçerken Lebbeyk (Lebbeyk, Allahümme lebbeyk lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk innel hamde ven-ni’mete velmülke leke lâ şerîke lek) söylemek.” (Sözlük)
* “Seriyye: Düşman üzerine gönderilen ve 500 eri aşmayan süvâri bölüğü.” (Sözlük)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere “sevgi”nin ileri safhada bulunan, şiddetli muhabbetli/sevdâlı şekline “aşk” denilmektedir. “İmâm-ı Rabbânî Hazretleri”nin ifâdesiyle, “Nefsin kötü arzularına yani şehvete aşk ve muhabbet adını takmamalıdır. Aşk, muhabbet kalbde olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O’nun sevdiklerini sevmektir.”
“İbrahim Hakkı Erzurûmî Hazretleri”nin tanımlamasıyla da aşk; “Nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir. İnsanın kalbinde bir ateş olup kalbde Allah sevgisinden başka bir şey bırakmaz. Hakk âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi, doğru ve saftır. Uyanık kalbli ve hatâdan uzaktır.”
“Sevgi ve aşkı” bu anlamda düşünüp onu yaşayanlara mübârek olsun diyoruz ve bu his ve düşünceler ile kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
“Oku”mayı sevdim, bir de “kitâb”ı;
“Kur’ân”ımı sevdim, Rabbin “hitâb”ı;
“Fakirlik” sınırı, zengin “nisâb”ı…
“Kâbe Yolları”nda, yolcu olmayı;
“İhrâm”a girmeyi, mevk-i “Mîkât”ı…
“Kütüb-i Sitte”yi, “Tam İlmihâl”i;
“İlim zirvesi”ni, “îmân kemâl”i;
“Resûl Kibriyâ’yı, nûr-u cemâli”…
“Kâbe Yolları”nda, yolcu olmayı;
“Telbiye” okumak, “cevâbî hâl”i…
“Asr-ı saâdet”i, “4 Halife”yi;
“Seriyye” askerin, her “kafile”yi;
“Düşman”ı şaşırtan “şer-i hile”yi…
“Kâbe Yolları”nda, yolcu olmayı;
“Farz-vâcib” sonrası, her “nâfile”yi…
“Sahâbî”yi sevdim, her biri yüce;
“124 bin”miş, niceden nice;
“Ben” diyenler kalır, yanında cüce…
““Kâbe Yolları”nda, yolcu olmayı;
“Milim-milim” gitsem, gündüz ve gece…
“Osmanlı”yı sevdim, onlardır “ata”;
Benim “bin sevâb”ım, onda “bir hatâ”;
“Rabbim kudretiyle, kılmış ihâta…”
“Kâbe Yolları”nda, yolcu olmayı;
“Hâcı Kervanı”na, bizleri kata!..
KAYIKÇ’Ali der ki, “Seven kavuşur;
Bugün yoksa yarın, mutlak buluşur;
Âşıklar Cennete, evvel doluşur…
“Kâbe Yolları”nda, yolcu olmayı;
Şimdi ağlar ise, sonra gülüşür…”
Ali Kayıkçı