* “(Her şeyi) yaratan Rabbinin adıyla (besmele ile) oku!.. O keremine nihayet olmayan Rabbindir. Ki, kalemle yazı yazmayı öğreten O’dur… İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alâk Sûresi; âyet 1, 3, 4-5)
* “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sâhipleri ibret alırlar.” (Kur’ân-ı Kerîm -Tibyân Tefsiri, Zümer Sûresi; âyet 9)
* “Şânım hakkı için, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şân ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?..” (Kur’ân-ı Kerîm; Enbiyâ Sûresi, âyet 10)
* “Gerçek bu Kur’ân (insanları) öyle bir şeye (yola) yöneltip götürür ki O, en âdil ve en doğru bir (yol)dur.” (Kur’ân-ı Hakim ve Meâl-i Kerîm-İsrâ Sûresi, âyet 9 (Hasan Basri Çantay).
* “Ey insanlar! (Bu Kur’ân) size Rabbinizden bir öğüt ve gönüller derdine bir şifâ ve mü’minlere bir hidayet ve rahmet (olarak) geldi.” (Kur’ân-ı Kerîm; Yûnus Sûresi, âyet 57)
* “De ki, insanlar ve cinler birbirlerine yardımcı olarak, (belâgat, güzel nazm ve kâmil mânâda) bu Kur’ân-ı Kerîmin bir benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, yemîn olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Îsrâ Sûresi, âyet 88)
* “Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarf edenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfûndan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Fâtır Sûresi, âyet 29-30)
* “Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, âyetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler.” (Kur’ân-ı Kerîm; Enfâl Sûresi, âyet 2) * “…ve Kur'ân'ı tertil ile, ağır ağır, güzel güzel oku!”, “…(Namazda) Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun” (Kur’ân-ı Kerîm; Müzzemmil Sûresi, âyet 4, 20)
* “Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Sûresi, âyet 27)
* “Her kim beş vakit farz namâzda Kur’ân-ı Kerîm okursa, Hakk teâlâ her harfine yüz sevâb verir. Her kim namâzdan başka vakitlerde Kur’ân-ı Kerîm okursa, her harfine on sevâb verir. Her kim, (tegannîsiz ve hürmetle okunan) Kur’ân-ı Kerîmi ayakta veya oturarak hürmet ile dinlerse, her harfine bir sevâb verir. Her kim Kur’ân-ı Kerîmi hatm eylese (baştan sona okusa), o kulun duâsı Allah indinde kabul edilir”, “Kur’ân-ı Kerim okuyanın ana-babası kâfir olsalar bile, azâbları hafifler.”, “Sözün en hayırlısı, Allah’ın kitabıdır.“, “Kur’ân’ı öğrenin, okuyun ve okutun”, “Kim Kur’ân okur ve ondaki (hükümlerle) amel ederse Kıyâmet gününde onun anne ve babasına taç giydirilir. O tâcın ışığı dünya evlerindeki güneşin ışığından daha güzeldir. Buna göre Kur’ân’la amel edenin durumunu siz düşünün...”, “Ey Ebû Zer! Allah’ın kitabından bir âyet öğrenmek için sabahleyin evinden erken çıkman, yüz rekat (nafile) namaz kılmandan daha hayırlıdır.”, “Kim Kur’ân’ı okur ve onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını harâm kabul ederse, Allah bu sayede o kimseyi cennetine sokar. O kişi de kendi ailesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat eder”, “Kalbinde Kur’ân’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”, “Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevâbı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”, “Kur’ân okuyunuz. Çünkü Kur’ân, Kıyâmet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir”, “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.”, “Allah şu Kur’ân’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.”, “Kur’ân okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’ân okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’ân okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’ân okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” , “Kur’ân’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’ân’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.”, “Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Hazret-i Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur’ân-ı Kerîmin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, O’nun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek lâzımdır. Bütün mahlûkatın sâhibi, hâkimi olan Allahü teâlânın kelâmı olduğunu düşünerek okumalıdır.” (İmâm-ı Gazâlî “r. aleyh”)
* “Kur’ân-ı Kerîmin her bir harfinde bin bir derde bin bir türlü devâ (şifâ) vardır”. (Ebü’l-Leys Semerkandî “r. aleyh”)
* “Kur’ân-ı Kerîm, Muhammed aleyhisselâmın sözü değildir. Allah kelâmıdır. Hiçbir insan öyle düzgün söyleyemez. Kur’ân-ı Kerîmde bildirilenlerin hepsine İslâmiyet denir. Hepsine inanan insana mü’min ve Müslüman denir. Birini bile beğenmemeğe îmânsızlık, yani küfür denir.” (Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî “k. sirruh”)
* “Ölçülse; Tevrât, Zebûr, İncîl/Üstün elbet, Kitâb-ı tenzîl. Bir mucizedir, nûr-i Kur’ân/Değişmez hiç, durdukça cihân
Kıyâmete dek, olur mer’i/Şüphe edene, (Fe’tû) emri. Yehûd, mason, komünist şimdi/Kur’ân’a, hep hücuma geçti.”
(H. Hilmi Işık-Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye)
* “Hiç kimse Hazret-i Muhammed’in prensiplerinden daha ileri adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen, bizim konulmuş olan bütün kanunlarımız, İslâm kültürüne göre eksiktir.” (Alman yazar ve şâiri Goethe)
Saygıdeğer Okuyucularımız!.. Bilindiği üzere dünkü köşe yazımızda; “Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu”nun, bir panelde söylediklerini sütununa taşıyan “Millî Gazete İlâhiyatçı Yazarı Sn. Burhan Bozgeyik”in 25.05.2018 günlü makâlesinde bahis konusu yaptıkları “Hukuk Düzeni” ve “Anayasa” üzerinde durmuş ve “Kur’ân-ı Kerîm’in, âhiret için olduğu kadar dünyâ nizamı için de ne kadar önemli olduğunu” vurgulamışlardı.
Adı geçen her iki gazeteci-yazar bunu özellikle dile getirince, bizim de hâtırımıza (bu mübârek Ramazân-ı Şerîf vesilesiyle, dünyâ ve âhiret saâdetimizin kaynağı (âdeta Anayasası olan) “Kur’ân-ı Kerîm” geliverdi.
Bu defa da köşemizde, yazımız konusu olarak O’nu (araştırmacılar tarafından yapıldığı gibi, biz de 13 bölüm şeklinde), mısra-mısra hâline getirerek Siz Saygıdeğer Okuyucularımız ile paylaşalım istedik.
Ortaya, aşağıda okuyacağınız “şiir” çıktı.
Diyoruz ve beğeneceğiniz ümidi ile aynen sunuyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
1-“İmân” ve “Tevhîd” O’nda, “Rabbimizin varlığı;
Birliği-Sıfatları; Tekvîn ilmi, İsimler”;
Nerde “hükümdar” varsa, ona hükümranlığı…
Bunca hilkat âlemi, hayvanat ve cisimler;
Zerre içinde zerre, kâinat ağırlığı…
2- Ve “Nübüvvet” nîmeti, “Allah Resûlü” O’nda;
“Peygamberler halkası: Muhammed (*) ilk ve sonda”;
“Kitaplar ve Melekler”, “104 asıl”dır fonda…
“4 büyük melek” ile, sayısız “nûr’dan varlık”;
“Cebrâil”(**) ve “Azrâil”(**), zikredilir hep önde…
3- “Kıyâmet” ve “Âhiret”, “3. Bir durak”tır;^
“Îmân Esasları”ndan, sanma ki çok ıraktır;
“Hesap” var ve de “Mîzân”, kim “kara”dır kim “ak”tır…
O “dehşet ânları”nda, çeker insan hep “darlık”;
“Şefaate kavuşan”, elbet “kurtulacak”tır…
4- “Cennet” ve “Cehennem” var, “vaad” ve “vaid”ler var;
“Mü’mine nice nîmet”, “kâfirlere azâb”lar;
Öylesi azâblar ki, sanılmasın “can çıkar!..”
Başlangıç yeri malûm, “geçiş yeri mezarlık”;
“Günâhı çok olanı”, “kabir öyle bir sıkar!..”
5- “Namâz”, “Oruç”, “Hac”, “Zekât”; “İbâdet”in temeli;
“Hakk rızâsı” esastır, “Cennet” diğer emeli;
“Kelime-i şehâdet”, her fırsatta demeli!..
“Son nefes”in “mührü” bu, başucunda “nazarlık”;
Buna kavuşmak için, hep “helâl”den yemeli!..
6- Ve dahi “Muamelât”, “İslâm Hukuku” demek;
“Temel haklar-Hürriyet”; “aile” var, “evlenmek”;
“Nikâh” var, “boşanma” var; “bağış”, “vâsiyet vermek…”
“Alış-veriş” işinde, “sünnet” olmuş “pazarlık”;
“Helâl kazanç” temeli, “alın teri” ve “emek…”
7- “Ukûbat/Cezalar” var, “Cemiyet Nizamı”nda;
“Temel hakkı” çiğnenen, “adalet” hep yanında;
“Zâlim”e “Dur!” diyen o, “fena iş”e “ânı”nda…
“İnfâzlar” yapılmalı, “susmalı “zar-i zarlık!..”
“Hükümler” âdil olur, “hâkimler divânı”nda…
8-“Ahlâk” “mümin” içindir, “Cennet ahlâklı yeri”;
“Ana-baba hakları”, “kulun ferdî değeri”;
“Helâl-haram” nirengi, “doğruluğun cevheri…”
Hangi işler “sevâb”lı, hangileri hep “nârlık?”
“Allah’a asî olmak”, “beterin en beteri!..”
9-“Nasîhat” ve “Tavsiye”, “kul’un olmaz-olmazı”;
“Her gün/her saat” için, “şeytân en yaramazı”;
“Nefis-şeytân” kol-kola, çekip-götürür “bâzı…”
“Şer işleri” yaptırır, yaşatır hep “mundarlık”;
“Ölüm”ü unutmadan, “Rabbi etmeli râzı!..”
10-“İlmî gerçek-Tefekkür”, “kâinatın sırları”;
“Onca nîmet ve akıl”, “kaplamış asırları”;
“İlâhî mucizeler”, yıkar nice “surları…”
“Kün!” emriyle oldurur, “zâlimlere Kahhârlık”;
Dilerse “zilzâl” ile, titretir O “yerleri…”
11- “Kıssalar-Menkıbeler”, nice “ibretlik işler”;
“Peygamber-velî zâtlar”, “ne yapmış/ne demişler”;
“Çölde geçen hayatlar, ne içmiş/ne yemişler?..”
“Nemrûtlar-Firavûnlar”, “îmânda hep zinhârlık”;
“Zulüm içinde zulüm”, “fecaat” işlemişler…
12-“Duâ” ve “Zikir” O’nda, nice “güzel örnek” var;
“Fâtiha-Nâs” arası, ömür boyu “tek-tek” var;
“İnsan ihtiyaç ehli”, türlü “niyet/istek” var…
Bâzen şaşar pusula, oluverir “zıharlık”;
“Kefâretli bir iştir”, “oruçla bir değnek” var…
13-“Cihâd” ve “Şehâdet”, “iki güzel mertebe”;
Bir yanda “Mekke-Kâbe”, karşı taraf bir “Sebe”;
“Ehl-i küfür”-“Ehl-i Hakk”, ezel-ebed “hep cephe!..”
KAYIKÇ’Ali burada, sökmez “Şâir-Yazarlık”
Bu bir “nasip işi”dir, ihtiyaç yok “mektebe!..”
-----------------------------------------------
(*): Muhammed aleyhisselâm efendimiz.
(**): Cebrail aleyhisselâm, Azrail aleyhisselâm
Derebahçeli/Ali Kayıkçı