(“İçimizdeki Fransızları” Haşlama, Bâzı “Münâfıkları Taşlama”)
* “Fransa’da İslâm düşmanlığı resmen boyut atladı. Charlie Hebdo’nun eski Genel Yayın Yönetmeninin başını çektiği ‘Ahlâksız Grup’, ‘Kur’ân-ı Kerîm’den Bazı Âyetlerinin Çıkarılmasını’ istiyor. Aralarında İslâm düşmanlığıyla ünlü eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahûdî ve Hıristiyan cemaati temsilcileriyle yazarlar ile Ermeni Şarkıcı Charles Aznavour’un da bulunduğu ‘300 kişi’nin imzasıyla yayınlanan ‘Kur’ân-ı Kerîm’den Şiddet ve Yahûdî karşıtı fikirler yaydığı’ iftirasıyla bâzı âyetlerin çıkarılması yönündeki talebi, infiale sebep oldu.” (Basın-08.05.2018)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
“Millî Gazete İlâhiyatçı ve Yayıncı Yazarı Sn. Mustafa Kasadar”, 9 Mayıs 2018 günlü “Fransız Gâvuru Kur’ân’ımıza Saldırmaya Nereden Cesaret Alıyor?” başlıklı yazısında, bu suâlinin cevâbını yine kendisi vermekte ve “Tabii ki içimizdeki Batılı gibi yaşayan ve Batılı gibi inananlardan. Yani içimizdeki Fransızlardan” demekte ve sonrasında da aynen şöyle devam etmektedir:
“Nitekim 08.11.1999 tarihinde TRT’de canlı yayında dönemin TC Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel açıkça Kur’ân’a dil uzatıyor ve şöyle diyor:
‘6666 adet ayet vardır Kur’ân’da. Bunun içinde bir rivayete göre 30, bir rivayete göre 230; ama değişik şekilde “ahkâm âyetleri” denen, dünyayı tanzim eden âyetler var. Bu âyetlerin tanzim ettiğinin yerine, Türkiye Cumhuriyeti, pozitif hukukun tanzim ettiği bir durumu getirmiş 76 sene önce. Şimdi ne isteniyor? Bir kısım kimseler, bunun dine aykırı olduğunu, binaenaleyh şeriât hukukuna dönülmesi lâzım geldiğini söylüyorlar. İşte, irtica budur.”
Demirel öldü ama onun taşıdığı zihniyet ölmedi. Onun mirasını şimdi bir takım profesörler değişik alanlarda sürdürüyorlar.
Nitekim bir ilâhiyat profesörü Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan Hz. Musâ ve Hızır kıssasını kastederek şöyle diyor: ‘Kur’ân’dan bir şey sayacağım ki bunların değiştirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Hızır ve Musâ’nın kıssasında bilge bir adamın yaptığı işler var. Musâ onun yaptıklarına tahammül edemiyor ve sebebini soruyor. Hızır bunları açıkladığı zaman bu gerekçelerden biri anlayamıyoruz. Çocuğun öldürülmesi gerekçisini hiçbir zaman anlayamayız. Sözüm ona bilge kişi diyor ki: ‘Biz korktuk ki, bu çocuk anne ve babasını saptıracak.” Bu gerekçenin 7.yy. Araplara anlatıldığı dönemde de geçerli olamayacağı kanaatindeyim. O günkü koşullarda bile bu gerekçe tarihseldir.’
…burada tuhaf olan Fransız gâvurların Kur’ân-ı Kerîm’e dil uzatmaları değildir. Müslümanların bu kadar aşağılandığı, kanlarının heder edildiği ama buna karşı ciddi hiçbir karşı duruşun olmadığı, Kâbe İmâmının, şeytan ABD’ye duâ ettiği bir çağda gâvurlar, Kur’ân’a dil uzatacak, daha da ileriye gidecektir. Asıl tuhaf olan –Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet) Hocanın da işaret ettiği gibi- Fransız gâvuruna duyulan tepkilerin benzer şeyleri dile getiren içimizdeki Fransızlara gösterilmemesidir.”
= = = ( 1 ) = = =
“Fransız”dan, “Fransız” var “içimde”;
Kimi “Nûrlu”, kimi “Prof” biçimde;
“Îmânları”, “sehpadadır-sicimde!..”
“Münâfıklar”, “gizli-aş’kâr” hep olmuş;
Kâh “TC”de, kâh “Suud”da, kâh “Çin”de!..
“Ahkâm”lara, “Kıssa”lara “takan” var;
“Ayetlere, “tarihsel”miş “bakan” var;
Kâh “Beygirce”, “kâh “Vekilce” “Bakan” var!..
“Münâfıklar”, “gizli-aş’kâr” hep olmuş;
Şu “Sarkozy”, “adam” mı ki “takan” var!..
“Birileri”, “ekmek atmış, havlamış”;
“Siyon” tutmuş, “Tel-Aviv’e bağlamış”;
“Charlie Hebdo”, “satır-satır yağlamış!..”
“Kâfircikler”, “gizli-aş’kâr” hep olmuş;
“Trump” çıkmış, “Kippa-Kippa ağlamış!..”
= = = ( 2 ) = = =
“Papa” malûm, “Koyunların Çobanı”;
“Sürüsü”nü, sürer durur “Cehîm’e”;
Ey “Müslüman”, koru “anne-babanı!..”
“Ehl-i Sünnet”, yer vermez hiç “vehim”e;
Bu “yol”da Sen, artır her gün “çabanı!..”
Sen “Çobansın”, “ailene-as’ına”;
“Fitne Devri”, sarıl “Hakk Dâvâsı”na;
“Rabbe” güven ve bir de “ihlâs”ına!..
“Ehl-i Sünnet”, yer vermez hiç “vehim”e;
Muhtacız hep, bir “Müslim duâsına!..”
“Duâ” vardır, “kazâları” def eder;
“Duâ” vardır, “baştan alır” çok keder;
“Duâ” vardır, değiştirir hem kader!..
“Ehl-i Sünnet”, yer vermez hiç “vehim”e;
“Şüphe” var ki, o “nifâktan” bin beter!..
Bir “zaman” ki, “Âhir Zaman”dır adı;
“Fitne”si var, ondan da çok “fesâdı”;
“BM” derler, “5 Atlısı” bir “cadı!..”
“Ehl-i Sünnet”, yer vermez hiç “vehim”e;
“ABD”nin, “sömürmektir muradı!..”
“Vantuzları”; kâh “PKK”, kâh “DEAŞ”;
“Kral Selman”; yağlı-börek, soslu aş;
“Persçi İran”, görünürde bin telâş!..
“Ehl-i Sünnet”, yer vermez hiç “vehim”e;
Ne “birlik” var, ne “Halife”, ne bir baş!..
KAYIKÇ’Ali, “Fransız”a bağlama;
Kendin ettin, “Hünkâr” diye ağlama;
Hani “Lozan”, çıktıştın sen sağlama!..
“Ehl-i Sünnet”, yer vermez hiç “vehim”e;
“Böyyük Başlar”, çeker durur “Cehîm”e!..
Derebahçeli/Ali Kayıkçı