Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; bu seri köşe yazılarımızın önceki bölümlerinde, ülkemizin “Cumhuriyet Dönemi”nde yaşanan “idâm cezası” ile ilgili bâzı tarihî bilgiler yanında “Hukukî Uygulamalardan” da söz ettik. Hatta dahasıyla, başta “Avrupa Ülkeleri”ndeki “idâm cezalarının” şöylece bir geçmişine dokunduk. Sonrasında ise 7 yıl kadar öncelerde bir kısım siyasîlerimizin (dış güçlerin tesiri ile) bu cezaya karşı olan menfi tavırları hakkında günlük gazete başlıklarına kadar uzandık. Daha sonra ise “Terör suçlarına idâm cezası da yetmez! Ayrıca (Pontus’çu Teröristlere karşı gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı yıllarımızdaki uygulamalar gibi) ne mi gerekli?..” Diye sorduktan ve cevabının da FETÖ’cülere karşı uygulanan “mal varlıklarına Hazine adına el konulması” şeklindeki KHK ile verilmiş olduğuna dair dikkat çektik ve dedik ki, diğer terörist grupların mensupları da aynı şekilde cezalandırılmalı, sâdece ağırlaştırılmış hapis cezaları ile iktifa edilmemeli ve dahasıyla da “kısâs”, bir başka söyleyişle de “Hammurabi Kanunları” bi güzel uygulanmalı…
Bunu yerine getirirken de İslâmî “Ukûbat/Cezalandırma” esasları göz önünde bulundurulmalı ki, vatandaş vicdanı rahatlatılmış olsun. Onlar da nedir?..
Mağdur olanın mağduriyetinin giderilmesi: a) Suçlunun Diyet Ödemesi, b) Suçlunun, terör kurbanı gibi aynı akıbetle/şekille Cezalandırılması, c) Mağdurun Suçluyu Affetmesi…
“İdâm Cezasının Halk Oyuna Sunulması” ile mağdurun bu hakları kendisine verilemeyeceğine göre…
Diyoruz ve konu hakkındaki “yorumlarımızı” mısra-mısra dillendirelim istiyoruz:
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
Dün “Bize” mi sordunuz, “İdâma Hayır” derken;
“Bebek Katilleri”ne, “kol-kanatlar” gererken;
“54 yıl öncesi, AB’lere girerken(!)...”
O zaman “Biz” yok muyduk, yoksa göze çok muyduk?
“Brüksel” kucak açmış, atıldınız pek erken!..
Dün “Bize” mi sordunuz, “AB’ye göz” vurdunuz;
“Yarım asır” bekledik, şimdi “şerre” yordunuz;
“Asker” çıktı “FETÖ’cü”, fire verdi ordunuz!..
O zaman “Biz” yok muyduk, yoksa göze çok muyduk?
“USA” “ceryan” verirken; bir de “akıl” sordunuz!..
“APO’nun hâtırına”, “3’lü Koalisyon’da”;
“Millet” hatırlanmadı, o gün o “pozisyonda”;
“30 yıl uyutulduk”, “uyandık şimdi-sonda!..”
O zaman “Biz” yok muyduk, yoksa göze çok muyduk?
“AB” yanıp-sönerdi, yıllar yılı o “fonda!..”
“Terörist palazlandı”, “terör daha da azdı”;
“FETÖ” çıktı pazara, “15 Temmuz son yazdı”;
“Alaman” var “Hollanda”, “TC’ye kuyu kazdı!..”
“BM”de sözde üye, “GK”larda çok muyduk?
“Gel-gel” diyor “G-20”, yoksa o da naz mıydı?..
“KAYIKÇ’Ali” bu “idâm”, “Hakk Emri”dir biline;
Al “Kur’ân-ı” sayfa aç, “Mecelle” koy diline;
Ne “Hâkim”sin, ne “Savcı”; girme “yargı” seline!..
“NATO”muz paça yoklar, “Suriye”de çok muyduk?
“AB” çöktü-çöküyor, “dilim-dilim” diline!..
= = = * = = =
* “İsyân edenler ile harp edip, bunları itaate getirin!” (Kur’ân-ı Kerîm; Hucürât Sûresi, âyet 9)
* “Ey îmân edenler! Kasten öldürülenler için size kısâs yapmak farz kılındı. (…) Ey akıl sâhipleri! Bu kısâsta sizin için bir hayât vardır. Ümit edilir ki, siz (haksız yere adam öldürmekten) sakınırsınız.” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 178-179’dan)
* “Doğru yol gösterildikten sonra Peygamber aleyhisselâma uymayan ve îmânda ve amelde mü’minlerden ayrılan kimseyi küfr ve irtidâdda bırakır ve Cehennem’e atarız. O Cehennem, çok kötü bir yerdir.” (Kur’ân-ı Kerîm-Nisâ Sûresi, âyet 104)
* “İçinizden kim irtidâd eder de kâfir olarak ölürse, yaptığı (iyi) işler dünyâda da âhirette de boşa gitmiştir. Onlar o ateşin (Cehennem’in) arkadaşlarıdır. Onlar orada (bir daha çıkmamak üzere) ebedî (sonsuz) kalıcıdırlar.” (Kur’ân-ı Kerîm-Bakara Sûresi, âyet 217)
* “Ümmetim, kötü din adamlarından çok zarar görecektir.”, “Hiçbir mü’min (…) mü’mine karşı kâfire yardım etmeyecektir.”, “Mü’minler, birbirlerinin Allah yolunda dökülen kanlarının öcünü almakla mükelleftirler.”, “Bir kimsenin, bir mü’mini sebepsiz yere öldürdüğü kat’i delillerle sabit olunca, öldüren hakkında kısâs hükmü tatbik olunacaktır.”, “Benim ümmetim, bâtılda ittifak etmez.” Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”
* “İrtidâd: Müslüman iken, İslâm dînini terk etmek, başka bir dîne geçmek, ateist (dinsiz) ve mürted olmak” (Sözlük)
* “Devlete isyân etmemek, kanunlara karşı gelmemek vâcibdir.” (Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; 123. Baskı, İst. 2012, s. 438)
* “Vâcib: Kur’ân-ı Kerîm’de açık olmayarak bildirilmiş veya bir sahabenin açıkça bildirmesi ile anlaşılmış olan emirler. Kurban kesmek, fitre vermek, vitir namâzında kunut duâlarını okumak, (erkekler için) bayram namâzlarını kılmak… gibi.” (Türkiye Gazetesi Dînî Terimler Sözlüğü; c. 2, s. 280)
*“Kötülere acımak, iyilere zulümdür. Zâlimleri affetmek, mazlumlara zulmetmektir.” (Şeyh Sâdi Şirazî)
* “İnkârı mümkün olmayan gerçek, şu anda Hıristiyan Batı dünyası ve diğer Türkiye düşmanları, Siyonizm’in emrinde 17. Haçlı Seferini başlatmıştır. ” (Mustafa Necati Özfatura-Türkiye Gazetesi; 28.04.2017, s. 14)
* “Avrupa; İslâm’ın güçlenmesinden korktuğu için Erdoğan’ı düşman ilân etti. Türklere tavsiyem, sadece önünüze bakın. Bunları ancak bu şekilde yenebiliriz. Müslüman halklar, Türkiye’yi savunuyor. Gerçek İslâm’a dönelim. Allah’a tevekkül edelim!”” (Prof. Dr. Ali Muhittin Karadağı-Dünya Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri; Türkiye Gazetesi-28.04.2017, s. 14)
* “Vur pençe-i Ali’deki şemşir aşkına/Gülbangı, âsmânı tutan pir aşkına!..” (Y. Kemâl Beyatlı)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; “Sen Destanı Yazdın Ben De…” adını taşıyan (Samsun, 28 Şubat 2017, 3. Baskı, 312 s.) eserimizin “99 Destan”ından ilki olan ve kitapta aynı adla yayınlanan ve de 13 Şubat 2016 günlü bir köşe yazımızda yer alan destana, “Türkiye Gazetesi Yazarı Sn. Rahim Er”in, 21 Ocak 2016 günlü “Bu Millet, Size Minnettardır!” başlıklı yazısından bir alıntı yaparak başlamıştık. Bu makâlesinde “Üstâd Gazeteci Yazar Rahim Er” aynen şöyle diyorlardı:
“…Kahramanlar, yalnızca tarihte kalmadı. Malazgirt’te kalmadı. Niğbolu’da, İstanbul’un Fethi’nde, Teselya’da, Kut’ul Amara’da, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, İstiklâl Harbi’de, Pusan’da, Girne’de kalmadı! Bu milletin kahramanları tükenmedi…”
Evet! Bu kahramanlar tükenmedi ve de tükenmeyecek. Çünkü bu milletin harsı, özü… bu kanla yoğruldu da ondan.
“Millî Savunma Bakanı Fikri Işık” tarafından 26 Nisan 2017 günü yapılan bir açıklamaya göre; “Türkiye’nin 35 yıllık terörle mücâdele tarihinin en başarılı dönemi” bu dönem olmuş ve “23 Temmuz 2015 gününden bu güne kadar geçen 22 aylık süre içerisinde tam 10 bin 100 terörist etkisiz hâle getirilmiştir…”
İşte bu netice; “Kalbleri tarihteki büyük kahramanların îmân ve cihâd aşkıyla dolu yiğitlerin, bugünün Mehmetcik/Ahmetciklerine, Özel Harekâtçısı, Bordo Berelisine, Jandarma ve Korucusuna bıraktığı şanlı mirastır” diyoruz ve adı geçen eserimizin ilk destanında tekrarladığımız şu mısraları burada (biraz da değiştirerek) aynen sunmak istiyoruz:
= = = * = = =
Sen “Destan”ı yazdın, ben “hece”ledim;
“Târih”e bir daha, “imza”nı attın!..
Sen “nöbet” tutarken, ben “gece”ledim;
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
Nice “müttefik”(!)i, bir-bir “eledim!..”
Sen “Destan”ı yazdın, “hecesi kan”dır;
Her bir “kandamlası”, ayrı bir “can”dır;
“Mehmetçik-Ahmetçik”, bütün “vatan”dır!..
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
“Gâzilik-şehîdlik”, iki “cihân”dır!..
Sen “Destan”ı yazdın, ben de okudum;
Her harfine “inci-mercan” dokudum;
“Hainler” kahroldu, “inlerde” vurdum!..
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
“Ben ölsem de” dedin, “yaşasın yurdum!..”
Sen “Destan”ı yazdın, yeni “asır”da;
Bu “destan kalemi”, “cedde ki sır”da;
“Cizre-Silopi”de, “Nusaybin-Sur”da!..
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
“5 bin yıl” öncesi, deden “Asur”da!..
Sen “Destan”ı yazdın, “7 düvel”e;
“Bağdat adam” ola, “Şam” da “düzele”;
“PYD” diyorlar, dünkü “göbel”e!..
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
Sen“Adaysın” gayrı, “Millî Nobel”e!..
Sen “Destan”ı yazdın, okusun “torun”;
“Moskova” , “Washington”, “aynasız sorun”;
“Kızıl”ın öncüsü, “Şiâ”nın “mor”un…
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
“ABD”yi varın, “Talmûd”dan sorun!..
KAYIKÇ’Ali der ki, “Destan”dır-“hece”;
“20 ay” diyorlar, “600 gece”;
“Her Türk Müslüman”dır, değil “bilmece!..
“Dost”un “güven”ine, “güven”ler kattın;
“PKK” korkuluk, “bâtıl düzmece!..”
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Şimdi o günlerden bugüne geliyor ve Sn. Bakan’ın verdiği müjdeli haberi, biz de mısra-mısralaştırıp önce Siz Saygıdeğer Okuyucularımızın bilgisine sunalım ondan sonra da yarınlara bırakalım istiyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
“10 Bin Geberik” var, “haberi” geldi;
10’larca “Büyükbaş”, “nallanıvermiş!..”
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”;
“Siyonist Maşa”nın, aklını çeldi;
“PKK”lı yanında, kimler “gebermiş?..”
“KCK”lısı var, “DAEŞ’lisi” var;
“AB”den toplanmış, “Kürt Beşlisi” var;
“Ermeni’den Ermeni”, “ateşlisi” var!..
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”;
“Moskof”tan silâhlı, “Keleşlisi” var!..
“DHKP-C’li”, “YPG” eri;
Kim ki “para” verir, onun askeri;
“Haşdi Şaibî” var, “Şiâ”ya çeri!..
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”;
“Kandil”den “Sincar”a, “terörün yeri!..”
“Bakan Işık” der ki, “22 ay”;
“Temmuz 15’tendir, geçmedi kolay”;
Bir “FETÖ” çıktı ki, “Kurtuluş’a say!..”
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”;
“Almanya-Hollanda”, kırıldı bir “fay!..”
“Ordu” yara almış, “Polis perîşan”;
“Reis hedef” olmuş, “haince nişan”;
“Mehmed’im-Ahmed’im”, silâhın kuşan!..
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”;
“Salih Muslim” piyon, orda vuruşan!..
“FETÖ’cü hainler”, kol-kanat germiş;
“Yıllardır plânı”, bi güzel vermiş;
“Millet’ten saklanan”, “Pensi…”ye dermiş!..
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”;
“Bağdat-Şam şekerin” “Coniler” yermiş!..
KAYIKÇ’Ali der ki, “İbret al ibret;
Bâtıl Şeytân besler, gösterme hayret;
40 yıl oldu 50, 60’a sabret!..”
“ABD” duyduk ki, “YPG Dostu”:
“Siyon için sermiş, çevreye postu!..”
(Devam Edecek)
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI