(Bir“Hayât Düşmanı”nı “haşlama”; mısra-mısra “Haşarat”ı taşlama!..)
* “Eski Van Milletvekili merhum İbrahim Arvas Bey (“Tarihi Hakikatler” adlı eserinde) anlatmıştı. Lozan’ın gizli protokollerinde şu maddeler varmış: 1- Hilâfet kaldırılacak; 2- Şeriat yasaklanacak; 3-Türkiye İslâm’dan ve İslâm dünyâsından uzaklaştırılacak.” (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 26.02.2017, s. 3) |
* “(Her şeyi) yaratan Rabbinin adıyla (Besmele ile) oku!.. O keremine nihayet olmayan Rabbindir. Ki, kalemle yazı yazmayı öğreten O’dur… İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alâk Sûresi; âyet 1, 3, 4-5)
* “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sâhipleri ibret alırlar.” Kur’ân-ı Kerîm (Tibyân Tefsiri), Zümer Sûresi; âyet 9
* “Ey îmân edenler! Eğer kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, sizi îmânınızdan çevirirler, kâfir ederler!.” (Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 100)
* “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahûdîler ve ne de Hıristiyanlar, asla senden râzı olmazlar.” (Kur’ân-ı Kerîm-Bakara Sûresi, âyet: 120’den)
* “Zulmedenlere meyletmeyin (yakınlık göstermeyin) ki, size ateş dokunur ve Allah’tan başka dostlarınız da yoktur, sonra kurtulamazsınız” (Kur’ân-ı Kerîm; Hûd Sûresi, âyet 113)
* “İçinizden iyi ve yararlı olana dâvet eden, doğru olanı emreden bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa kavuşanlar onlardır.”, “Siz Müslümanlar; insanlığın iyiliği için çıkarılmış bir topluluksunuz, doğru olanı emreden, eğri olandan insanları sakındırırsınız.”, “Ey îmân edenler! Sizden olmayanları dost edinmeyin! Sizi şaşırtmakta kusur etmezler, işlerinizin sarpa sarmasını arzu ederler. Görmüyor musunuz buğzları ağızlarlından taşmakta…” (Kur’ân-ı Kerîm; Al-i İmrân Sûresi, âyet 104, 110, 118)
* “Dîn, nasîhattır.”, “Benim ümmetim, bâtılda ittifak etmez.”, “İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”, “Îmân etmedikçe Cennet’e giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek mânâda îmân etmiş olamazsınız!”, “Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.” , “İnsan, dünyâda kimi seviyorsa, âhirette onun yanında olacaktır.”, “Kim kendini bir kavme benzetirse, onlardandır.”, “Zâlime yardım eden, ondan zarar görür.”, “Bir zâlime yardım edene Allahü teâlâ o zâlimi musallat eder.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Mademki böyledir, o hâlde Allahü teâlâya ibâdet edenlerle beraber bulun, onları sev!..” (İmâm-ı Şâfiî “r. aleyh”: Gazze-H. 150/M.767, Mısır-204/820)
* “Kahrolsun Şeriat Hükûmeti”,“Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.” (Moiz Kohen/Tekin Alp-Kemalizm; İstanbul 1936, s. 94, 171)
* “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı.” (Prof. Dr. İsmet Miroğlu-Türkiye Gazetesi,
27.11.1995)
* “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk değilim! Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/ Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” (Necip Fâzıl-Çile)
* “Bugün birkaç yüz kelimelik uyduruk, sade suya tirit, canına okunmuş Türkçe ile köy olmaz, kasaba olmaz, medeniyet olmaz. Agop Martayan’ın uydurduğu arı ve duru Türkçe ile İslâmi eğitim olmaz; İslâmî kültür olmaz; İslâmî ilerleme olmaz.” (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 02.01.2014)
* “Lisan bir binâ ise, yapı taşı ‘kelime’/Herbir taş eksildikçe, dökülür lime lime!/Dîni, târihi seven, basiretli her kişi/Önem verir lisâna, hafife almaz işi/Asıl maksat dîne ve târihe saldırmaktır/Yazılmış eserleri, raflara kaldırmaktır.” (M. Hâlistin Kukul-Uyanmak Zamanı; İstanbul 2017, Yakın Plan Yy. s. 125’ten)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere bu günlerde, “seçim gelişmeleri/haberleri” yanında bir de mübârek “Ramazân-ı Şerîf” ayını yaşıyoruz. Bu arada “Libyalı Prof. Dr. Ali Muhammed Sallabi” tarafından yazılan ve “Millî Gazete-Ravza Yayınları” tarafından okuyuculara kupon karşılığı hediye edilen bir kitap var elimizde: “İslâm İnanç Esasları”. 560 sayfalık, oldukça hacimli bir eser.
Hem mübârek ayın feyiz ve bereketinden faydalanmak ve hem de bilgi dağarcığımıza yeni bir şeyler katabilmek, bildiklerimizi pekiştirmek, bilmediklerimizi öğrenmek… gâyesiyle, günlük okuduklarımızın arasına onu da katıverdik. Ancak, 170’inci sayfaya geldiğimizde, aşağıda okuyacağınız cümleler içindeki (Uydurukçacı/Arı Dilci/Agop-Ataççıların deyimiyle) bir “sözcük” ile karşılaşınca, âdeta donup kaldık. Bu paragrafta aynen şöyle denilmekte idi:
“Kul için, meleğin sohbetinden daha hayırlısı ve yararlısı yoktur. Çünkü Melek, kişi hem uyanık iken ve hem uyurken, hep onun yanındadır, onun dostudur. Yaşam süresince de beraberindedir, öleceğinde de o melek yine onun yanındadır…”
Daha fazla okuyamadık. Bir süre mıhlanmışçasına o satırlara öylece bakakaldık. Sonra da başta “Hem Okudum ve Hem de Yazdım/3 (Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazası-Şiirler)” adını verdiğimiz eserimizdeki yazılanları, daha sonra ise en az yeni bir eser hacminde aynı konudaki diğer makâlelerinizi düşündük. Nihayetinde de aşağıda okuyacağınız mısraları kaleme alarak Sizinle paylaşalım istedik.
Diyoruz ve bu his ve düşüncelerle yazılan bu Taşlama/Şiir ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
“Bir çuval incir” desem, “az” gelir burda bana;
“Bir iftar yemeğine”, “zehir” attın kazana;
Neyi-nasıl söylesem, bu “sözcük”ü yazana?..
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
Başka “sözler” var ammâ, onlar da hep pek kaba;
“Yüzyüze” gelir isek, nasıl derim “Merhaba!..”;
“2’inci baskı”da Sen, bunu katma hesaba!..
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
“Millî Gazete-Ravza”, “nasıl temizler bunu?”;
“Erbakan Lügati”nde, “göremeyiz biz onu”;
Korkarız bu gidişten: “Millî Görüş’ün sonu…”
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
“Agop-Ataç yaşatmak”, bu mu “görevin Senin?”;
“Moiz Kohen yolunda”, nasıl gezer kalemin?..
“Bedir”e bak “Eygi”ye, “hizmeti daim-emin...”
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
“6 Ok’un Fitnesi”, Seni de sarmış böyle;
Bu kaçıncı “mektubum”, uyardık Sizi öyle;
“İlâhî” elbet “güzel”, söylenmez öyle “Ney’le!..”
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
“İslâm İnanç Esası”, “bu lâfla” anlatılmaz;
“Mektûbât”tan “ilhâm” yok, “Arvâsî”siz hiç olmaz;
“Îmân” ve “ihlâs” temel, bununla kalbe dolmaz!..
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
Bu “sözcük” var ya bu söz, ne “çuval” ne “kazana”;
Asla “hayır getirmez”, “okuyana-yazana”;
Asla… Asla yakışmaz, hele şu “Ramazân’a!..”
“Çüş!..” desem “edebim” var, “Oha!..” desem çok ayıp;
Bir “güzel dilim” vardı, o da oluyor kayıp!..
KAYIKÇ’Ali “üzgünüm”, “tâ derinden” sarsıldım;
“Okuyayım” dedim ya, nasıl “elime” aldım?
“Sayfa” bakar yüzüme, ben orada bi kaldım!..
“Çüş!..” desen “yeri gelmiş”, “Oha!..” demek az mıdır?
“Oku!..” “Rabbimiz emri”, “Yamukları” farz mıdır?!..
Derebahçeli/Ali Kayıkçı