* “Ve mâ edrake…” (Bilir misin…) (Kur’ân-ı Kerîm; Kadir Sûresi, âyet 2’den)
* “Ve mâ edrake… (Bilir misin…) (Kur’ân-ı Kerîm; Hümeze Sûresi, âyet 5’ten)
* “Ve mâ yüdrike…” (Ne bilirsin…) (Kur’ân-ı Kerîm; Abese Sûresi, âyet 3’ten)
* “Doğrusu Allah indinde (katında) makbûl olan din, İslâm’dır. Kendilerine kitâb verilenler (Yahûdîler ve Hıristiyanlar) kendilerine ilim geldikten (hakikati bildikten) sonra aralarındaki ihtirâstan dolayı (İslâm dîni hakkında) ihtilâfa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, şüphesiz ki Allah hesabı pek çabuk görendir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 19)
* “Kul lev kânelbahrü midâden likelimâti rabbiy lenefîdel bahrü… kelimâtü rabbiy…” (De ki: Rabbimin kelimeleri/sözleri’ni yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadarını da katsak, Rabbimin kelimeleri/sözleri tükenmeden denizler tükenirdi.) (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Suresi, âyet 109)
* “Biz Seni, bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Kur’ân-ı Kerîm-Sebe Sûresi, âyet 28)
* “Mekke-i mükerreme ahâlisinden olup, Medîne-i münevvereye hicret eden Eshâb-ı kirâmdan ve iyilikte onların izinden gidenlerden, Allahü teâlâ râzıdır. Onlar da, Allahü teâlâdan râzıdırlar. Allahü teâlâ onlara cennetler hazırlamıştır.” (Kur’ân-ı Kerîm-Tevbe Sûresi, âyet 100)
* “Yâ eyyetühennefsül… (Sonra Allah, ölüm ânındaki müminlerin rûhuna şöyle buyurur: “Ey (îmânda sebat gösteren, Allah’ı anmakla) mutmain olan nefs. O’ndan (sana verdiklerinden dolayı) râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak Rabbine dön! Gir sâlih kullarımın arasına! Gir onlarla birlikte Cennetime!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Fecr Sûresi, âyet 27-30)
* “Dînin temeli nasîhattır.”, “Ey Ashâbım, (…) bilir misiniz?” “Kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, ateist olmaktır.”, “Beni, insanların en iyisi bilmeyen kâfir olur.”, “Hayât, âhiret hayâtıdır.”, “Kişi, (Kıyâmet günü) sevdiği ile birlikte olur.”, “Kıyâmet günü, kulun amelinden ilk suâli namâzdandır. Namâz suâlinden kurtulursa, kurtulmuştur. Kurtulamazsa; zarar, ziyân ve büyük tehlikededir.” “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “Yâ Rabbî! Sana lâyık hiçbir şey yapamadım. Yüzüm kara olarak huzuruna geldim. Fakat, senin dînini yıkmak, İslâmiyet’i yok etmek isteyenleri sevmedim. Senin için olan bu buğzuma (nefretime) beni bağışla!..”, “Dinde, din âlimlerinin sözleri mûteberdir. Târihçilerin sözü senet olmaz.” , “Kabirde suâl meleklerine şöyle cevap verilir: Rabbim Allahü teâla, Peygamberim Hazret-i Muhammed, dînim dîn-i İslâm, kitâbım Kur’ân-ı Kerîm, kıblem Kâbe-i şerîf, îtikâda mezhebim Ehl-i Sünnet velcemâat, amelde mezhebim İmâm-ı Azâm Ebû Hanîfe mezhebidir.” (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh”)
* “Yâ Rabbî! Sana hep isyân ettim. Fakat, sana itâ’at edenleri hep sevdim. Beni bu sevgime bağışla!..” (Muhammed İbnis-Semmâk “r. aleyh”)
* “Ey yardımcıların en iyisi! Ey ümitsizlerin sığınağı!.. Yâ Erhamerrâhimîn! Ey günâhları örten merhameti bol Allah’ım! Habîbin, sevgili Peygamberin hürmeti için ve bütün Peygamberlerin ve Meleklerin ve Peygamberinin, Ashâbının ve Tâbi’înin hürmetleri için, günâhı çok olan bizlere acı! Suçlarımızı affeyle!” (İmâm-ı M. Birgivî “r. aleyh”)
* “Gerçek îmân sâhibi bir mü’minin ellerine kollarına zincir vursanız, İslâmiyeti yayar. Muhakkak bir şey söyler, anlatır. Durduramazsınız onu. Çünkü onun içinde yanan ateş, birilerini kurtarmak içindir. (…) Îmânla dolu olan kalb, yerinde duramaz. O mutlaka bir şey yapacaktır. İnsanlar yanmasın, diye uğraşacaktır.” (H. Hilmi Işık “r. aleyh”)
* “Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi/Bilmez ki sorsun, bilse sorardı” (Şeyh Sadi Şirâzî “r.aleyh”)
* “Biz; şehîdler, yiğitler, velîler yurdu Anadolu’yu garbın tırnakları kanlı istilâcı güçlerinden yalnız toprak ve yalnız coğrafya olarak kurtardık. Ankara’nın, Afyon’un kalelerine Türk Bayrağı çektik ama îmânın bütün burçlarını teker teker yıktık. Yunan’ı İzmir’de denize döktük ama İstanbul gümrüğünden bütün kozmopolit fikirler, garbın en pespâye felsefesi, elini kolunu sallayarak girdi. Garb bizi topuyla, tüfeğiyle değil; şapkasıyla, kitabıyla, müziğiyle tepeden tırnağa esir aldı. Devlet felsefemiz, garba kapılanmanın ve tapulanmanın yolunu araladı yarım asır…” (Rızâ Akdemir-Türk Gençliğine Mektuplar; s. 8’den)
* ”Biz Yahûdiler, 20. Yüzyılda, Orta-Doğu’da yıkılmaz denen Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp iki devlet kurduk! Onlara, öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler, bize Filistin’i vermeyen Abdülhamid’e 200 sene daha söverler!..” (C. Weizman: İsrail Cumhurbaşkanı-Türkiye Gzt; 03.11.2014, s. 9)
* “Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.” (Kemalizm-Tekin Alp; Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’nün önsözü ile Cumhuriyet Gazete ve Matbaası-İstanbul 1936, s. 171)
* “Kamalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir.” CHP Edirne Milletvekili Şeref Aykut)
* “Kemalizm, seri ve verimli bir hain üretme makinesiydi… Kendini bir ulusun kurtuluşu için yegane yol olarak gören bir ideoloji üstü bir inançtı… Türkiye’de doğmuş her bireyin istese de istemese de hüküm giydiği yegane kurtuluş reçetesiydi. Tek çareydi, tek kimlikti, tek yoldu. Bir seçim değildi, bir görüş de değildi. O yüzden ona muhalefet de farklı veya karşı görüş kategorisinde değildi, ihanetti. Dolayısıyla muhalifleri yoktu, hainler vardı.” (Ceren Kenar-Türkiye Gazetesi)
* “Batı dargın, Doğu dargın, gök dargın/Ön, ard, üst, alt taşla örülü kaldı. Hâsılı, yaktılar baba evini/Ne sözü, ne izi, ne külü kaldı. Çözdük her müşkülü derlerse, de ki:/Sonunda var olma müşkülü kaldı.”, “Bizce şiir, mutlak hakîkatı arama işidir… Mutlak hakîkat Allah’tır… Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile)
* “Kimi zaman, ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.” (Namık Kemâl Zeybek-Kültür E. Bakanı)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
* “Âmentü: Îmân etmek için inanılması lâzım olan esaslar. Îmân esaslarını kendinde toplayan kelime veya söz. Îmânlı olmanın 6 Şartı. Âmentü’de bildirilen 6 şeyin mânâlarını bilip, beğenip, kabul eden kimseye Müslüman denir. Âmentü ve Mânâsı: Âmentü billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi vel yevmilâhiri ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minellahi teâlâ vel-ba’sü ba’delmevti hakkun eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve resûluhü (Allahü teâlâya, meleklerine, kitâblarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kaderin, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna îmân ettim. Öldükten sonra dirilmek haktır. Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed aleyhisselâmın Allah’ın kulu ve resûlü olduğuna şehâdet ederim). Müslüman ana-babanın çocuğunu âkıl bâliğ olduğu zaman yalnız ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah’ demekle Müslüman olmaz. Îmânı bilmesi, anlatması lâzımdır. Îmânı anlatmak demek, inanılacak 6 şeyi anlamak, sorunca söylemek demektir. Yani, Âmentü’yü okumak, anlamak lâzımdır.” (İbn-i Âbidîn-Türkiye Gazetesi Dînî Terimler Sözlüğü, C. 1, s. 23-24)
* “Ateist: Allahü teâlâya inanmadığı gibi, hiçbir dîni kabul etmeyen, dinsiz, dehrî” (Sözlük)
* “Bugün İslâm devletleri, eski kudretlerini kaybetmişlerse, bunun sebebinin Müslümanların dinlerine icap eden riayeti göstermemeleri olduğunu anlattım.” (Prof. Dr. Gyula/ Abdülkerim) Germanus; Macaristan, 1884-1980)
* “Çocuklarımız 15 sene okudukları hâlde edeb, iffet, hayâ kelimelerini duymuyorlar. Helâl nedir, harâm nedir bilmiyorlar. Evlâtlarımızı vatana, millete yararlı çocuklar yapmak istiyorsak, eğitim sistemini baştan sona yeniden kurmalıyız. Ülkemizi birtakım taşkınlık hareketlerinden korumak için de okullarımızda evlâtlarımız önce Allah diyerek derslerine başlamalıdır. Aksi takdirde helâl, harâm, âhiret, hesap günü nedir? Bunları evlâtlarınıza öğretmezseniz, istenmeyen sonuçları engelleyemezsiniz.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-Davam; s. 180))
* “Askerî ve ekonomik güç, moral (ahlâkî) güçle desteklendikçe daha anlamlı hâle gelir.” (Prof. Dr. Çağrı Erhan-Türkiye Gazetesi; 19.06.2016, s. 16)
* “Hacivat: ‘Hacivat-Karagöz’ gölge oyunundaki kişilerden olup ‘Karagöz’ün tersine, lügat paralamaya düşkün, çıkarcı, içten pazarlıklı, kurulu düzenin savunucusu, yarı aydın bir kişiliği temsil eden şâhıs.” (Sözlük)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
Saygıdeğer Okuyucularımız!.. Bilindiği üzere, dünkü “Îmân’da Neredeydik, Ne Hâllere Düştük Bak” başlıklı köşe yazımızda; 28, 30 Haziran 2017 günlü “Millî Gazete”nin 12’inci sayfasında “Türkiye’de Toplumun Dine ve Dini Değerlere Bakışı Ne?” başlığı altında “Mak Danışmanlık” tarafından; 30 büyükşehir, 23il ve 154 ilçede, 5 bin 400 kişi ile yüzyüze gerçekleştirilen bir “Anket Sonuçları”ndan ve burada sorulan:
-‘Allah’ın varlığına, birliğine; bizi yaratıp yaşattığına inanıyor musunuz?’,
-‘Meleklere inanıyor musunuz?’,
-‘Kur’ân-ı Kerîm ve diğer hak kitapların vahiyle geldiğine inanıyor musunuz?,
-‘Peygamberlere inanıyor musunuz?’ ve ‘Hz. Muhammed (SAV) sizin için her anlamda örnek alınacak rol model/örnek insan mıdır?’,
-‘Kadere (Hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine) inanıyor musunuz?’,
-‘Öldükten sonra dirilmeye ve kişinin dünyâda yaptıklarından hesaba çekileceğine, yani âhiret inancı’na inanıyor musunuz?’,
-‘Peygamberimiz Efendimizin hayatı ile ilgili herhangi bir kitap okudunuz mu?’ ve de;
-‘Camiye-mescîde hangi sıklıkla gidiyorsunuz?’ şeklindeki sorulara verilen cevapların; yıllar yılıdır bilinir ve söylenir şekildeki “halkının yüzde 99’u Müslüman olan” bu ülkemiz insanlarına hiç mi hiç yakışmadığı sonucuyla karşılaşmış ve üzüntümüzü mısra-mısra dile getirmiştik...
Bu gün de aynı konuya bir başka açıdan bakıyor ve Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı, bu his ve düşüncelerimizi dillendirdiğimiz aşağıdaki şiirimiz ile başbaşa bırakıyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = =
“Amentü”yü bilmeyen, “Testler” çözmüş ne fayda;
“Tam Puanlar” alsa da, “Ankette” döküldü bak!..
İsterse “Tweet” atsın, “WhatsApp” gezse de Ay’da!..
“Google”yi âlim sanma, “Hacivat”tan avanak;
“Bilir misin?..” Bilmezsin! “Sormazsın ki” bilesin!..
“Sormazsın ki” bilesin, bilmez ki o bi sorsun;
“Cebi” var birkaç binlik, riyâ/gösteriş-forsun;
“Mide harâm” doluyken, “hayırlı rüyâ” görsün!..
“Bilir misin?..” Bilmezsin! “Sormazsın ki” bilesin;
Rabbim Allah soruyor, sen maval okuyorsun!..
“Sormazsın ki” bilesin, ele kitâb alasın;
“İmân nedir? İhlâs ne?” “Bir nasîhat” alasın;
Boyun-boşun yerinde, tahta olmaz-kalassın!..
“Bilir misin?..” Bilmezsin! “Sormazsın ki” bilesin;
“KCK”lı-“FETÖ”cü, baştan sona belâsın!..
“Sormazsın ki” bilesin, câmi-mescîd gelesin;
“Kerestesin-kalassın”, “tahtalık” incelesin;
“Planya” var “cilâ” var, ele-yüze gülesin!..
“Bilir misin?..” Bilmezsin! “Sormazsın ki” bilesin;
“Ateist-Deist” kalmak, Cehennem’e lülesin!..
“Îmânın 6 Şartı”, “amel” için vardır bil;
“Oruç-zekât ve namâz”, “Hakk katında” bi eğil;
“Kelime-i şehâdet”, “İslâm” için bir zembil!..
“Bilir misin?..” Bilmezsin! “Sormazsın ki” bilesin;
Niçin akar gözyaşı, asırlar var ki sebil?!..
KAYIKÇ’Ali bu “bab”da, bilmeyene af-maf yok;
“Nefs-i emmâre” düşman, “asr-î şeytân” daha çok;
“Kafirin gâvurluğu”, “Cehîm”e yapar stok!..
Kur’ân haber veriyor, okuyasın-bilesin;
“Yergazı”ndan şiddetli, alevi binlerce kok!..
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI