Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Başta “TGRT EF” olmak üzere, “Millî Gazete”, “Diriliş Postası” ve “Anadolu Gençlik Dergisi” gibi sesli ve yazılı basın-yayın organlarında “Millî Dil: Türkçe” üzerine gereken hassasiyetin gösterilmeyip şu mahût “Uydurukça/Ecerufça/Arı Dil” ile konuşulup yazıldığını gördükçe, “Hem Okudum Hem de Yazdım/3 (Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazısı-Şiirler” adını verdiğimiz (Samsun, Aralık 2015) adlı eserimizde yer alan bâzı köşe yazılarımızı buraya taşımanın faydalı olacağını düşündük. Bugün de bunları, Siz Saygıdeğer Okuyucularımızın bilgilerine şöylece bir sunalım istedik… Bugün de kaldığımız yerden aynen devam eyliyoruz… Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
DİLİM SENİ, DİLİM-DİLİM DİLEN VAR!..
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Ey “İkinci resmî dil” olarak “Kürtçe”ye karşı çıkanlar; “âdeta birinci resmî dil olarak arı dil/uydurukça”yı savunanlar karşısında niye sustunuz?!...
Niçin “Agop Martayan Dilaçar”ın, “N. Ataç”ın, “M. Bostancıoğlu”nun dilde savurduğu bombalara kalkan olmadınız?!.. Niçin bunların her birini alıp onların başlarına çalmadınız?..
Ve niçin onların “yaşam” gibi, “amaç” gibi soysuz ve arsız kelimelerini ak sayfalara, kürsülere… taşıdınız?!.. Kitapların ciltleri arasına, birer kitap kurdu gibi sokulmalarına müsaade ettiniz?..
Biz bunları başta “Gürses”, “Demokrasinin Müdafii”, “Manşet” ve “Denge” isimli gazetelerde yer alan “Köşe Yazıları”mızda dediğimiz ve buradan da “Yaş 65 Yolun Yarısı Eder/1, 2, 3” isimli eserlerimize taşıdığımız için, bâzı kimselerin gönderdikleri isimsiz mektuplar ile hakaretlere uğramış olsak da, ilgililerin gönül buruklukları ile karşılaşsak da “doğruları (Dil Üstâdlarımız gibi, yazılı ve sözlü bir şekilde) haykırmaya” devam edeceğiz…
Bakınız, rahmetli “Üstâdımız Necip Fâzıl” bu konuda ne diyor ve o engin kültürü ile neyi-nasıl söylüyordu:
“Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim;
Ya bunlar Türkçe değil, ya ben Türk değilim!
Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim…”
O’nun mânevî rûhaniyetine ve affına sığınarak birkaç mısra da biz karalayıverdik:
* - * - * - * -* -
Dilim seni, dilim-dilim dilen var;
Dilim sana, engerekçe zehrini;
Dökmek için, Agop’ça bin bilen var;
Târihime, karşı gizli kinini;
Yüze gülüp, ardımızdan gülen var…
Dilim seni, “arı” sokmuş şişirmiş;
“Ataç”çılar, ateş yakmış pişirmiş;
“Pamuk”çular, sosyalizme taşırmış;
Sabataycı, gizli tutmuş dînini;
Kürtçü gibi, eyâlete bölen var…
Dilim seni, mazimizden koparıp;
Timur ile, Babür’lerden aparıp;
Lâtinceyle, Grekçeyi bir karıp;
Ateistçe, çorba yapıp beynini;
TDK’ da, bu yolda kaç ölen var…
== 2 ==
Dilim seni, Yûnuslayın sarmadan;
Ömer gibi, Seyfeddîn’ce görmeden;
Gençosman’ca, destanlara vurmadan;
Yesevî’de, îmân ile aynını;
Âkif ile al bayrakta şölen var…
Dilim seni, Hacıemin Hocada;
Bâkiler’le, hem serbestte-hecede;
Necip Fâzıl, şimşek zindan gecede;
Görür daim, evvelini-âh’rini…
Safahat’ta, Çile gibi çilen var…
Seyyid Ahmet, Tarık Buğra, Kabaklı;
Karahan’lar, Banarlı’lar hep haklı;
Ârif Nihat, bayrak ardında saklı;
Mânâ derin, okuyoruz zâh’rini;
Risâle’de, bir Bediüzzaman var…
KAYIKÇ’Ali, Kukul Hoca yıllardır;
“Dilim” dedi, nice makâle vardır;
Göz nûrunu, ak sayfada karartır;
YÖK’ten-mökten, istemez O mihrini;
Hakk katında, nice ödül-dünyâlar…
(Devam edecek)
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI