* “(Her şeyi) yaratan Rabbinin adıyla oku!.. O keremine nihayet olmayan Rabbindir. Ki, kalemle yazı yazmayı öğreten O’dur… İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alâk Sûresi; âyet 1, 3, 4-5)
* “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sâhipleri ibret alırlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Zümer Sûresi; âyet 9)
* “İlim öğrenmek, her Müslüman üzerine farzdır.”, “Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar (nafile) ibâdet etmekten daha sevâbdır.”, “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz ve çalışınız!”, “İlim Çin’de de olsa alınız!”, “Hikmetsiz kalb, harap ev gibidir. Şu hâlde öğrenin, öğretin! Fıkıh öğrenin, câhil olarak ölmeyin! Çünkü Hakk teâlâ, cahillik için mazeret kabul etmez.”, “Hayra yol gösteren (sebep olan) yapan gibidir.”, “Müslüman hayırlı olur. Haset edince hayr kalmaz.”, “En hayırlınız, Kur’ân-ı Kerîmi öğrenip öğreteninizdir.”, “Ya hayr söyle, ya sükût et (sus)”, “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”, “Müslümanların hayırlısı, Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir.”, “Dîn, nasîhattır.”, “Benim ümmetim, bâtılda ittifak etmez.”, “İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”, “Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız!..” (Hz. Ali “k. veche”)
*“Kitap, istikbâle yollanan bir mektuptur.” (Mevlânâ Celâleddîn Rûmî “r. aleyh”)
* “Bir şehir için olmazsa olmaz üç şey vardır: Kanalizasyon, hamam, kütüphâne. Kanalizasyonla şehrin kirlerini yıkarız, hamamda bedenlerimizi, kütüphânelerde ise rûhlarımızı…” (Fâtih S. Mehmet Hân “r. aleyh”)
* “Bilgilerin doğru olması kâfi değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının rûhâniyyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifâde eder. İhlâslı değilse, fâsıksa, habîs rûhu kitâba aks eder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte, Müslümanlar böyle kitâpları okuyunca kalblerinde bir kararma meydana gelir. Kitâbı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu? Pis borudan akan sudan şifâ olmaz.” (Hüseyin Hilmi Işık: Eyüp/İstanbul,1911- Eyüp/İstanbul, 2001)
* “Kitap insanı, insan dünyâyı değiştirir.” (Hekimoğlu İsmail/Ömer Okçuoğlu)
* “Dünyâyı nasıl insansız düşünemezsek, insanı da kitapsız düşünemeyiz.” (Suut Kemâl Yetkin
* “Geçmiş, geleceğin malzemesidir.” (Cemil Meriç)
* “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir… Mutlak hakikat Allah’tır…”, “Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir; ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…”, “Şâir odur ki; renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mânâ, her tecelliyi şiir, şiiri de Allah için bilir…”, “Renk renk hâtıralarım, oda oda silindi/Anne kokan bir Türkçem vardı, o da silindi.” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile)
* “Et-tekraru hasen, velevkâne yüzseksen!” (Atasözü)
* “Şâir, milletin göğsünde kalbi gibidir; şâiri olmayan bir millet, bir yığın topraktır.” (İkbal)
* “Dünyâ güzeldir ama bir şâirin gözüyle daha da güzel olur.” (Goethe)
* “Bırak beni haykırayım/Susarsam sen matem et/Unutma ki, şâirleri haykırmayan bir millet; Sevenleri toprak olmuş, öksüz çocuk gibidir.” (M. Emin Yurdakul)
* “Şiir öyle bir kaptır ki, onun içine temiz olmayan şeyler atılmaz.” (Yavuz Sultan Selim-Türklerin Altın Kitabı; Tercüman Gazetesi Yy. İstanbul 1990, C. 3, s. 509)
* “Kimi zaman ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.” (N. Kemal Zeybek-Eski Kültür Bakanı; Tercüman Gazetesi; 15.02.2006, s. 8)
* “Şiir; gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, fazîletli ve edebli vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selîmle müşterek, esrarlı câzibenin şahlanışıdır.” (M. Hâlistin Kukul-Uyanmak Zamanı; s. 432)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Başta “TGRT EF” olmak üzere, “Millî Gazete”, “Diriliş Postası” ve “Anadolu Gençlik Dergisi” gibi sesli ve yazılı basın-yayın organlarında “Millî Dil: Türkçe” üzerine gereken hassasiyetin gösterilmeyip şu mahût “Uydurukça/Ecerufça/Arı Dil” ile konuşulup yazıldığını gördükçe, “Hem Okudum Hem de Yazdım/3 (Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazısı-Şiirler” adını verdiğimiz (Samsun, Aralık 2015) adlı eserimizde yer alan bâzı köşe yazılarımızı buraya taşımanın faydalı olacağını düşündük. Bugünden îtibâren de bunları, Siz Saygıdeğer Okuyucularımızın bilgilerine şöylece bir sunalım istedik…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
“BEN TÜRK’ÜM AMA…”
* “Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise, biri mutlaka benim. Ben Türk’üm, ama Jön Türk değilim.” (S. Abdülhakîm Arvâsî: Doğu Anadolu’nun Gerçeği; S. Ahmet Arvâsî; Ankara–1988, s. 75)
* “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…” (M. Âkif Ersoy; Safahat, İstanbul–1974, s. 533)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Yukarıda veciz bir sözüne yer verdiğimiz “Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî” hazretleri; zâhir ve bâtın ilimlerinde kâmil ve dört mezhebin de fıkıh bilgilerinde mâhir, veliy-yi kâmil idi. Silsile-i aliyyenin 34. ve son mürşidi idi. Van’a bağlı Başkale’de dünyâya geldi ve 81 yaşında iken 1943 yılında Ankara’da vefât eyledi. Kabri, Bağlum’dadır. Soyu İmâm-ı Ali Rıza bin Mûsâ Kâzım ile Peygamberimiz Efendimiz “sallallahü aleyhi veselleme” uzanır. O mübârekler, bu güzel sözü ile Kürtler için de örnek bir yol çizmiştir.
Diğer taraftan “Türk Yurdu Dergisi”nin Nisan 2012 tarihli 296. sayısı 77–81. sayfalarında; kıymetli hemşehri ağabeyimiz, “Eğitimci-Şâir ve Yazar Sayın M. Hâlistin Kukul”un; “Mehmet Âkif ‘Gibi’ ve Mehmet Âkif ‘Kadar’ Türk Olmak” başlıklı, oldukça derinlikli ve dikkat çekici bir makâlesi yayımlandı. Bunun son paragrafları olan şu satırlar, kanaatimizce fikrin özeti mahiyetinde olduğundan aynen Sizlerle paylaşmak istedik. Okuyunca bizlere hak vereceğinize inanıyor ve O’nun bu güzel makâlesini okuyup bitirdikten sonra kaleme aldığımız mısraları da bilginize sunmak istiyoruz.
Kukul Hocam diyor ki: “…Demek ki; “Türk olmak” demek, Türk soyundan gelmektir amma, sâdece Türk doğmak da değildir.
Türk olmak; Türk gibi düşünmek, Türk gibi hayâl kurmak, Türk gibi yürümek, Türk gibi inanmak, Türk gibi misafir kabul etmek, Türk gibi heyecanlanmak, Türk gibi mütevazı, hoşgörülü, fedakâr fakat yerine göre de gözü pek olmak, Türk gibi ağlamak, Türk gibi sevmek, Türk gibi celâllenmek, Türk gibi buğzetmek, Türk gibi Türk’ün ruh kökünü kavramak, Türk gibi Türk’ün mukaddesatını mübârek bilmek, Türk gibi Allahü Teâlânın ‘Sen olmasaydın, sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım’ diye buyurduğu Kâinat Efendisi’ne bağlı olmak, Türk gibi ‘Kur’ân’ın kölesi’ olmak, Allah aşkıyla donanmak, Türk gibi Îlâ-yı kelimetu’llah için mücadele etmek, Türk kültüründen ve Türk tarihinden iftihar ederek, bütün bunları şerefli bir hüviyet levhası hâlinde beynine raptetmek ve yanı şuur ile kalbine asmaktır.
Türk gibi olmak, güzel olmaktır.”
* - * - * - * - * -
“Yâfes” oğlu, “Nûh” (*) torunu bir nesil;
“Asîl bir soy, iftihar edilen ad”;
5 bin yıl var, kimler eylemiş temsil:
“Türk olmaktır”, insanlık için murad;
Bir nesil ki, hayâli bile asîl…
“Düşüncesi”, Türk gibi olan insan;
“İnanışı,” Türk’e benzer-çeker kan;
“Coşkusu Türk”, Türkçe duyar heyecan;
“Türk olmaktır”, insanlık için murad;
Bir nesil ki; kâh Sakarya, kâh Murat…
“Yürüyüşü”, Türk gibi olan gencin;
“Mütevazı”, “hoşgörü”sü çok engin;
“Fedakârdır”, sanırsın o en zengin;
“Türk olmaktır”, insanlık için murad;
Bir nesil ki; kâh Gediz’dir, kâh Fırat…
“Gözü pektir”, “tamahkârlık” ne bilmez;
“Haksızlığa”, “celâllenir” irkilmez;
“Saldırınca”, asla geriye gelmez;
“Türk olmaktır”, insanlık için murad;
“Farz”a uyar, “sünnet”lere o Burak…
“Allah aşkı”, gencin-kocanın aşkı;
Dil “Tevhîd”de, kalbinde yaşar meşki;
“Türkü” duyan: Şâir olaydım keşki;
“Türk olmaktır”, insanlık için murad;
Her dünyâya, çalışır bilmez durak…
KAYIKÇ’Ali, “Ben Türk’üm” diyor “Seyyid”;
“Vecîz söz” bu, değer binlerce beyit;
“Maarif”im, doğru bellet ve eğit!..
“Türk olmaktır”, insanlık için murad;
“Atî” senin, “mazî”yi görme ırak…
-----------------------------
(*): Nûh aleyhisselâm
(Devamı var)
Derebahçeli/Ali Kayıkçı