“3 Kafadar”ı “Taşlama, “Haşaratı Haşlama!..”)
* “M-12: Hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsı (dostu, yardımcısı, kendisiyle antlaşma yaptığı kişi) ile aleyhte bir anlaşma yapmayacaktır.”
* “M-14: Hiçbir mümin (…) mümine karşı kâfire yardım etmeyecektir.”
* “M-15: …Çünkü müminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlâsı (dostu, yardımcısı, kendisiyle antlaşma yaptığı kişi)dır.”
* “M-19: Müminler, birbirlerinin Allah yolunda dökülen kanlarının öcünü almakla mükelleftirler.”
* “M-22: Bir kimsenin, bir mümini sebepsiz yere öldürdüğü kat’i delillerle sabit olunca, öldüren hakkında kısas hükmü tatbik olunacaktır. Ölenin velisi buna rızâ göstermediği takdirde, bütün müminler ona karşı cephe alacaklardır.”, Hz. Muhammed (s.a.v.)-Medine Sözleşmesi’nden
* “Ümmetim, zâlime zâlim demekten çekinecek bir hâle gelirse, Allahü teâlâ onlara yardım etmez.”, “Amirleriniz, amellerinizdir.” (Hadîs-i şerîf)
* “İşte onlardır o kefere-i fecere (kâfirler, fâcirler).” (Kur’ân-ı Kerîm; Abese Sûresi, âyet 42)
*”Allahü teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de, Mâide Sûresinin seksen ikinci âyetinde, (İslâmiyet’in en büyük düşmanı, Yahûdîler ve müşriklerdir) buyurdu. İslâmiyet’i içerden yıkmak için, ilk fitneyi çıkaran Yahûdî, Yemenli Abdullah bin Sebe’dir. Hakîkî Müslüman olan “Ehl-i Sünnet”e karşı, “Şiî” fırkasını kurdu. Her asırda, Şiî âlimi olarak ortaya çıkan “Yahûdîler”, bu fırkayı kuvvetlendirdiler. “Îsâ aleyhisselâm” semâya çıkarıldıktan sonra, “bozuk İncîller” yazılınca, Hıristiyanların çoğu “Müşrik” oldu. Müşrik olmayanlar da, “Muhammed aleyhisselâma” inanmadıkları için “Kâfir” oldular.” (İngiliz Câsûsunun İtirâfları ve İngilizlerin İslâm Düşmanlığı-M. Sıddık Gümüş; Hakîkat Ltd Şti Yy. İst. 2017, s. 3’den)
* “Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın!.. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!..” (Şeyh Edebali’nin Orhan Gâzi’ye Vâsiyetinden)
* “Kötülere acımak, iyilere zulümdür. Zâlimleri affetmek, mazlumlara zulmetmektir.” (Şeyh Sâdi Şirazî)
* “İyilik yapmak iyidir. Fakat en tehlikelisi, kötülüğe alet olmaktır. (Dr. Enver Ören; Sohbetler-14.11.1993)
* “Müslüman akıllı olmalı, ilm-i siyaseti bilmeli. Duyguları ile değil, aklı ile hareket etmeli. İslâm düşmanlarının kurduğu tuzakları fark etmeli ve o tuzaklara düşmemelidir.” (Nuri Elibol-Türkiye Gzt. 20.08.2013, s. 12)
* “Türklere elbette düşmanız. Selçuklu ve Osmanlının İslâmiyet’e hizmeti olmasaydı bugün Anadolu, Orta Doğu, Kuzey Afrika Hıristiyan ülkesi olacaktı. İslâmiyet çöllerde kabile dini olarak kalacaktı. ” (İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee-Türkiye Gazetesi; 09.12.2016, s. 10)
* “Müslüman’a asla dost olmaz şu Batı/Unutmayın; Mayıs’ı, Eylül’ü Şubat’ı!..”, “Doğru aklı, öğüdü nerede bulsan/Al, çağın gereği budur bilesin!.. Aldatanla dost olma, tek de kalsan/Alçağın gereği budur bilesin!..”, “Bayraktan alırdı mücahidler hız/Unutana yine hâtırlatırız:/Zemin kan kırmızı, ay-yıldızı ak/O mübârek bayrak, işte bu bayrak!” (Ekrem Şama-Millî Gzt. 19.08.2013, s. 14; ; 02.10.2017, s. 17; 25.10.2017, s. 12)
* “Geçmiş, geleceğin malzemesidir.” (Cemil Meriç)
* “Dünyâmızı sorma: hem yeter, hem yetmez/Alçakları var, tartmaya dirhem yetmez!..” (Â. Nihat Asya-Rubâiyyât/2)
* “Bizce şiir, mutlak hakîkatı arama işidir… Mutlak hakîkat Allah’tır… Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile)
* “Tükürün Ehl-i Salibin o hayâsız yüzüne/Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!” (Mehmet Âkif-30.01.1913), “Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar/Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”, (M. Âkif Ersoy-Safahat)
* “Bir ülkenin en büyük gücü; tankı, topu, tüfeği değil, îmânlı evlâtlarıdır.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-54. Hükûmet Başbakanı)
* “Dünyâmızı sorma: hem yeter, hem yetmez/Alçakları var, tartmaya dirhem yetmez!..” (Â. Nihat Asya-Rubâiyyât/2)
* “Geçmiş, geleceğin malzemesidir.” (Cemil Meriç)
* “Kimi zaman, ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.” (Namık Kemâl Zeybek-Kültür E. Bakanı)
* “Şiiri olmayan bir dâvânın, başarı şansı yoktur.” (Suphi Saatçi-Kerkük Güldestesi)
* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; “İslâm Coğrafyası” da dediğimiz “Orta Doğu” ve “Güney Asya”, “Kuzey Afrika”da son yıllarda yaşanan bütün zulümlerin bir numaralı müsebbibi/faili hiç şüphesiz ki “Amerika Birleşik Devletleri”dir ve O’nu kontrol eden “Siyonizm”dir.
Bu “Şer İkilisi”nin türlü çeşit düzenbazlık ve oyunları ile “Kâbe-i Muazzama”da, “Mescîd-i Harâm’ın Başimâmı Abdurrahmen es-Südesy” isimli “Vehhabî” zihniyetli şahıs, 17 Eylül 2017 tarihinde “Rabitat’ül Alem’il İslâmî” tarafından düzenlenen “Amerika Birleşik Devletleri ile İslâm Âlemi Arasında Kültür Buluşmaları” konulu bir konferansta; “Suud ve Amerika Birleşik Devletleri, etki bakımınldan dünyânın iki kutbudurlar. Hamd ve minnet Allah’a olsun ki Mekke ve Medine haremi şeriflerine hizmet edenin (Kral Selman) ve Amerika Başkanının yönetiminde dünyâyı ve insanlığı güvene, istikrara ve bolluğa doğru yönetmektedirler” demiş,
“Suud Veliahdı Prens Selman”da bir İngiliz/Amerikan ortak yapımı olan “Light İslâm/Ilımlı İslâm”ı bütün dünyâya tavsiye eylemiş,
Ve nihayet 14 Kasım 2017 günlü “TGRT Haber”in geçtiği son bir gelişmeye göre de “Suudi Arabistan Başmüftüsü: İsrail’le savaş, câiz değildir” fetvâsını vermiştir.
Adı geçen bu şahısları ve bütünüyle de Müslümanların tamamını bağlayan yüce Kitâbımız “Kur’ân-ı Kerîminde Cenâb-ı Allah”ın “İnsanların mü’minlere düşmanlık bakımından en şiddetlisini, her hâlde Yahudilerle müşrikler bulacaksın” (Mâide Sûresi, âyet 81) uyarısını sanki hiç okumamışlar ve hiç duymamışlar gibi âdeta “Başkan Trump’a biât” etmekte “Allahü Teâlâ”nın, “Ey îmân edenler! Kendinize dikkat edin! Siz doğru yolda olduğunuz takdirde, doğru yoldan sapanlar size zarar veremezler.” İkazını ise kulak ardı eyleyebilmekte ve onlara “şirin görünmek” gâyesiyle bir “tablo”larına “450 milyon dolar” gibi bir parayı, gözlerini kırpmadan ve elleri titremeden, Müslüman dünyâsındaki “aç ve muhtaç milyonları” düşünmeden bir kalemde verebilmektedirler…
“Diriliş Postası Gazetesi”nin 4 Haziran 2018 günü nüshasında yayınlanan bir köşe yazısında aynen şöyle denilmektedir:
“Amerikan medyasında Aralık ayında yayınlanan bir haberde, bugüne kadar satılan en pah9alı tablo olan Leonardo da Vinci’nin ‘Salvator Mundi’ adlı eserinin Suudi Arabistan Veliaht Prensi M. Bin Selman tarafından satın alındığı iddia edilmişti. Veliaht Prens’in kuzeninin adı işte o haberde geçiyordu ve tabloyu 450 milyon 300 bin dolara Prens M. Bin Selman için kendisine çok yakın isimlerden biri olan Prens Bedir Bin Abdullah’ın satın aldığı belirtiliyordu”
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bu; bir tabloya verilen, diğer bir ifade ile “ABD”ye bir kararla aktarılan 450 milyon dolar miktarındaki malî güç; Samsun’dan 30 ayrı mal grubundan bir yılda sağlanan ihracat gelirinden dahi fazla olan para demektir.
Bu; yukarıda, “serlevha” hâlinde sunduğumuz alıntılarda “Yeni Şer Üçgeni: ABD-İsrail ve Suudiler” arasında sağlanan “gönül/inanç birliği/dâvâ kardeşliği” demektir.
Diyoruz ve şimdi de varılan bu kanaat doğrultusunda, adı geçen bu üç ülke hakkında tespit edilen bâzı özet bilgileri şöylece bir hatırlatalım istiyoruz:
(Devam Edecek)
Derebahçeli/Ali Kayıkçı