Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Başta “TGRT EF” olmak üzere, “Millî Gazete”, “Diriliş Postası” ve “Anadolu Gençlik Dergisi” gibi sesli ve yazılı basın-yayın organlarında “Millî Dil: Türkçe” üzerine gereken hassasiyetin gösterilmeyip şu mahût “Uydurukça/Ecerufça/Arı Dil” ile konuşulup yazıldığını gördükçe, “Hem Okudum Hem de Yazdım/3 (Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazısı-Şiirler” adını verdiğimiz (Samsun, Aralık 2015) adlı eserimizde yer alan bâzı köşe yazılarımızı buraya taşımanın faydalı olacağını düşündük. Bugün de, kaldığımız yerden devam eyliyor ve bu kitabımızda yer alan bu makâlelerimizi Siz Saygıdeğer Okuyucularımızın bilgilerine aynen sunuyoruz…
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
“AGOP-ATAÇ” ZEHİRİ..
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bu gün Sizlere, Samsunlu hemşehrimiz iki kadın yazardan, Sayın “Zübeyde Seven Turan” ve Sayın “Hanife Uzun”dan bahsetmek istiyoruz:
Zübeyde Hanım, 1954 doğumlu. İlk, orta ve lise tahsilini Samsun’da tamamladıktan sonra Ankara Gazi Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesini bitirdi. Çeşitli yerlerde Malmüdürü ve Saymanlık Müdürü olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu.
Maviada ve Kum Dergileri Yazı Kurulları arasında yer aldı. Başta şiir, hikâye ve roman dallarında 20 kadar eseri yayımlandı. Çoğunlukla Kültür Bakanlığı olmak üzere çeşitli kurumların açtığı yarışmalarda dereceler kazanıp ödüller aldı.
Dil Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Kadın Yazarlar Derneği gibi pek çok derneğin de üyesi olan bu Bürokrat-Şâire Yazarımız hâlen İzmir’de ikamet etmektedir. Diğer hemşehrimiz olan Hanife Uzun ise 1958 Lâdik doğumlu. Sinop Kız İlköğretmen Okulu mezunu. Daha sonra ise, öğretmenliği sırasında ön lisans yapma imkânını bularak eğitimini tamamladı. Çeşitli il ve ilçelerde “Öğretmen”lik yaptıktan sonra 1997 senesinde emekli oldu.
Samsun’da neşredilen 3 ayrı gazetede “Köşe Yazarlığı” yapmasının ötesinde şiir ve romanla da ilgilenerek TRT repertuarlarına da giren 14 şarkı sözüne güfte kazandırdı; 2 tane de roman yazdı. Her iki hemşehri kadın yazarımız bizim, “Samsunlu Şâirler ve Yazarlar Ansiklopedisi” isimli eserimizde yer almanın ötesinde, tahmin eylediğiniz gibi, eserleriyle de kütüphânemiz raflarında olmanın ve de “SAY-DER (Samsun Yazarlar Derneği” üyeliği bahtiyarlığına da kavuşmuş bulunuyorlar.
Bu her iki yazarımız da, hikâye ve romanlarında ele aldıkları konuları inceleme, okuyucuyu duygu yönüyle çekip sarmalama yanında kurgulama bakımından da zamanımız kalem ehli kimselere göre oldukça başarılı edebiyatçılarımız. Öyle sanıyoruz ki, gelecekte isimlerinden çokça bahsettirecek bilgi birikimleri var. Yalnız…
Evet yalnız… Maalesef yalnız diyoruz. Çünkü o güzel anlatımları maalesef yer yer o lânet olası “Agop ve Ataç zehirleri” ile zehirlenmiş, âdeta şu “Arı Dil/Uydurukça Hastalığı” yüzünden “Tanzimat Edebiyatı”nın akıbetine sürüklenir bir duruma düşürülmüşlerdir.
Çünkü “Rahmetli Necip Fâzıl”ın lânetlediği şu ve benzeri “sözcük”leri kullanmak suretiyle eserlerini 20–30 belki de 50–100 yıl sonrasına taşıma imkânını kendi elleriyle âdeta mahvetmişler ve kanaatimizce de çokça da yazık eylemişlerdir…
Ne diyordu “Üstâd”:
“Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim;
Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim!
Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim…”
Temennimiz, bu hemşehrimiz yazarların, bu işgâlcilerin tesirinden kurtularak eserlerinin yeni baskılarını yaşayan ve asırlar boyunca da yaşayacak olan güzel Türkçemiz ile yeniden kaleme almaları ve çağlar ötesine taşımalarıdır.
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
* - * - * - * - * -
Agop-Ataç zehiri, aşımız berbat etmiş;
Ermeni ve ateist, iki düşman kalemdir;
Biri Bulgar’a kaçmış, diğer îtiraf etmiş;
Güzel Türkçe içinde, mikrobik bir veremdir;
300 milyon insana, bilin ihanet etmiş…
Agop-Ataç zehiri, dilden kalbe işliyor;
Mânevî değerleri, günden güne dışlıyor;
Materyalist-komünist, fikirleri aşlıyor;
Güzel Türkçe içinde, mikrobik bir veremdir;
Necip Fâzıl bir âşık, dilde Âşık Kerem’dir…
Agop-Ataç zehiri, Millî Eğitim’de var;
Agop-Ataç zehiri, işte mikrofondalar;
Agop-Ataç zehiri, şiirde-romandalar;
Güzel Türkçe içinde, mikrobik bir veremdir;
Türk Dilinin Sözlüğü, kılavuzdur-erendir…
Agop-Ataç zehiri, KAYIKÇI’ya ulaşmaz;
Kukul-Bâkiler kale, bu suru yanlış aşmaz;
Millî dil-millî tarih, ölçüdür asla şaşmaz;
Ermeni ve ateist, iki düşman kalemdir;
Sanki Siyon’un dili, mikrobik bir veremdir…
(Devam edecek)
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI