Saygıdeğer Okuyucularımız!..
“Hacı Bektâş-ı Velî” hazretleri tarafından kaleme alınan “Makâlât” adlı eserde şöyle bir hikâye anlatılır:
“İsâ Peygamber (aleyhi’s-selâm) gezinti sırasında yürürken bir dağın dibine geldi. Su buldu ve içti. Ancak su acı idi ve dağ da devamlı titriyordu. Bunun üzerine İsâ (a.s.) hâl diliyle o dağa sordu:
- Ey Rûhullah! Şöyle bil ki; Mûsâ peygamber zamanda bir genç gezerken ansızın buraya geldi ve “Vekûdühe’nnâsü… (Kâfirler için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan Cehennem ateşinden sakının!..)” âyetini okudu.
- Peki bu âyet Tevrat, Zebur, İncil ve Furkan (Kur’ân)’da da var mıdır? dedi. Bunun üzerine İsâ (a.s.) cevap verdi:
- İncîl’de, Furkan’da, Tevrat’ta ve Zebur’da da bu âyet vardır.
Bunun üzerine o dağ şöyle söyledi:
- İncil senin, Kur’ân Muhammed Mustafa’nındır. Öyleyse Ey Rûhullah! Senin duân kabul edilir; duâ et de yüce Allah bizi titremekten kurtarsın. Bunun üzerine İsâ (a.s.) duâ etti. Tam o sırada dağın titremesi durdu. Acı suyu da tatlı hâle geldi.” (Makâlât-Hacı Bektâş-ı Velî; Türkiye Diyanet Vakfı-Yeni Şafak Gazetesi Yy. İst. 2010, s. 47)
* - * - * - * - * -
“4 Hak Kitâb”ın yazısı: Şol Cehennem yakıtı taş,
Ben okudum, oku sen de!.. Nazik beden, belki kardeş;
“Yakıt” olacak bazısı, Boşa gider onca uğraş,
“Taş” ve “insan” ol bedende… Îmân yok ise dedende…
“Sakınmak” ilimle olur, “Sakınan”ı bulmak gerek,
“Amel” peşi sıra gelir, Onun ile olmak gerek,
“İhlâs” ile kuvvet bulur, Örnek onu almak gerek,
Kul “ibâdet”i edende… Hem ardı sıra gidende…
“Sakınan”a yapışmalı, “Nûh” gemisi kurtardı bak,
“Duâ”sını kapışmalı, Dünyâ deniz, o bir tabak,
“Gel!” deyince, koşuşmalı; Kenan gibi olma salak,
Gece-gündüz hep izinde… “Dağ” taşıma sol gözünde…
“Sakınmak” bir ömür boyu, Rabbimiz hep “Sakının!..” der,
Güzel kılmalı hem huyu, “Mü’min” olmamızı ister,
“Zemzem” varken “arpa suyu”, “Şeytan”a sen rest’i göster,
İçmemeli gece-günde... KAYIKÇ’Ali’m öldüğünde…
Derebahçeli/Ali Kayıkçı