AB İster Biz Yaparız/2
“ –Gündemimizde idâm yok!..” (30 Mart 2011-TC Başbakanı)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Dünkü köşe yazımızda hatırlanacağı üzere, “7 yıl önce ülkemiz gündemine oturan” çocuk, genç kız ve kadınların vahşice öldürülmeleri karşısında gazeteciler tarafından dönemin Başbakanı “Sayın Recep Tayyip Erdoğan”a yöneltilen bir soru üzerine alınan cevap, bilindiği üzere yukarıdaki gibi olmuştu ve biz de bu cevap üzerinde durmuş, ardından da “Bu durum, yıllardır ülkemizin içinde bulunduğu, daha doğrusu bulundurulduğu vaziyet sebebiyle insanı bir kere daha hayretler içerisinde bırakmaya yetiyor da artıyor bile…
Çünkü; günler, haftalar, aylar; hatta yıllardır ortaya çıkan onca olaylar, yaşanan onca hüzün ve gözyaşılı gelişmelere rağmen, arzulanan istikamette müspet adımlar atılamamış ve yasal düzenlemeler yapılamamış, ülkemiz insanı yaşadığı güne ve geleceğe ümitle maalesef bakamaz bir hâle getirilmiştir…” demiştik ve sonrasında ise, “Bu neden mi böyle olmaktadır?..” diye sormuş ve akabinde de “Şunun için böyle olmaktadır” diyerek duygu ve düşüncelerimizi mısralara dökmüştük.
Bugün de aynı konuya, “bir başka açıdan bakarak” devam eyliyoruz.
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
* - * - * - * - * -
“İran” duyduk “asıyor”, “Suudi”ler “kesiyor”;
“Türkiye”m bir acayip, “besliyor” katilleri;
“ABD” nice zaman, “elektrik” basıyor!..
Onca ülke “diziyor, kurşuna” hükümlüyü;
Sanma armut topluyor, parmakları-elleri…
Dünyânın akıllısı, acaba biz mi olduk?
“Tutukluyla -hükümlü”, hapisleri doldurduk;
Nice genç ümitleri, baharında soldurduk!..
Onca ülke “diziyor, kurşuna” hükümlüyü;
Biz “derdest” eyliyoruz, “iftira”yla ünlüyü…
Nice “kuru iftira”, “ocak”ları söndürmüş”;
“Siyasî hasımlıklar”, “târihe yön döndürmüş”;
“Yakmış-yıkmış” zulmetmiş, nice “defterler dürmüş!..”
Onca ülke “diziyor, kurşuna” hükümlüyü;
Biz “besiye alıyor”, diyoruz “daha büyü!...”
“İstiklâl Mahkemesi”, verdi “siyasî karar”;
“Yassıada Hâkimi”, hukuka verdi “zarar”;
“Hazret-i Ömer”leri, bu dünyâ her gün “arar!..”
Onca ülke “diziyor, kurşuna” hükümlüyü;
Bizde “basiret” bağlı, yapmışlar sanki büyü…
AB’nin tuzu kuru, sanma ki sensin derdi;
“Temel kültür Haçlı”dır, “Grek” murada erdi;
KAYIKÇ’Ali uyan-bak, Rabbim akıllar verdi:
Onca ülke “diziyor, kurşuna” hükümlüyü;
“Bizdekiler” soruyor, “yemekteki mönüyü!..”
AB İstemeden Biz Yapmayız
“ –Gündemimizde idâm yok!..” (30 Mart 2011-TC Başbakanı)
“ –İdâmı istemek, geriye dönmek demektir.” (TC’den diğer 2 yetkili)
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; “Anayasa Reformunun Halk Oyuna Sunulması Mitingleri” sırasında zaman zaman vatandaşlar tarafından “idâm” konusu dillendirilmiş, “Sn. Başbakanımız ve Sn. Cumhurbaşkanımız” ile diğer bâzı zevat tarafından da çeşitli şekillerde ele alınmış, ancak her nedense bir türlü “Meclis gündemine” taşınmamış/taşınamamış ve ülkemizin âdeta “kanayan bir yarası” olmaya devam etmiştir.
7 yıl önceki dönemin “Sayın Başbakanı” olan ve bugün ise “Karar önüme gelirse imzalarım” diyen “Sn. Cumhurbaşkanımızın” daha sonra yeni bir “Halkoylamasına gitme düşüncesi” bize, o geçmiş yıllardaki 2 etkili ve yetkilisinin konu hakkında, birbirlerine yakın ifadelerle “idâmı istemenin geriye dönüş olduğu”nu vurgulamak suretiyle karşı çıkışlarını mı hâtırlayıp acaba bu yolu tercih eyliyor? Sorusunu akla getirmekte, geçmişte; şu veya bu dönemde, şunun veya bunun baskısı yahut da isteği ile alınmış yanlış bir kararı bugün için düzeltmeye çalışmak ve olumsuz etkilerini gidermek için gayret göstermek “niçin bir geriye dönmek/gidiş olsun ki?”…
Yoksa bu lâfların altında da (bunca atlatılan badirelere ve terör yandaşlıklarına rağmen, hâlen daha), “AB istemeden biz yapmayız” şeklinde bir cevap mı yatmaktadır?.. Doğrusu bunu anlamakta zorluk çektiğimizi ifâde ettikten sonra, bu his ve düşüncelerimizi bir de mısra-mısra dillendirelim istiyoruz...
Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
* - * - * - * - * -
65 senede, 700 mahkûm,
“İdâm” olup gitti, terk-i can etti…
“Şeyh Sait-Kubilay”, sanki bir zakkum;
Nicesine hayât, bin pişman etti;
Anne-baba ağlar ve dahi mahdûm…
65 senede, 15 de kadın;
“İdâm” olup gitti, neydi muradın?
“İstikbal” diyerek, “İpçi Cellâdın!..
Nicesine hayât, bin pişman etti;
Kardeşi-kardeşe, gör düşman etti…
“60 Darbesi”nde, “Menderes-Zorlu”;
“Hasan Polatkan”da, olmadı korku;
“Askerî Darbe”nin, kanlıdır çarkı!..
Nicesine hayât, bin pişman etti;
Gösterdi süngüyü, vurdu kan etti…
“12 Mart”ta da, 17 “idâm”;
“12 Eylül”de, tam 50 adam;
“Solcu-sağcı” dendi, suçu bitamam!..
Nicesine hayât, bin pişman etti;
Türkeş’e sürgünü, bak zindan etti…
“Bu canların canı”, “can” değil miydi?
Damarlarındaki, “kan” değil miydi?
“Suçu vardır” demek, zan değil miydi?..
Nicesine hayât, bin pişman etti;
Kimine siyâset, ak meydan etti…
“30 sene” oldu, artık “asmak” yok;
Siyâseten öyle, “kızmak-küsmek” yok;
“FETÖ Haini”yle, Meclis “basmak” yok!..
Nicesine hayât, bin pişman etti;
“Hizmet-Himmet” dedi, bak şişman etti…
KAYIKÇ’Ali der ki, “basmak ve kesmek”;
“Kırk Harami”cedir, rüzgârca esmek;
Nedendir devlete, “böyle kin kusmak”?..
Nicesine hayât, bin pişman etti;
PKK teröre, gör îman etti…
(Devam Edecek)
Derebahçeli/Ali KAYIKÇI