Giriş
Yazımızın başlığı Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’a aittir. Ülkelerin, toplumların, coğrafyaların gelişmesi ilerlemesi eğitime bağlıdır. Eğitim olmadan, insanların geleceklerini inşa etmeleri mümkün değildir. Ülke ve toplum olarak, eğitimi önemsememiz ve eğitim üzerinde çokça durmamız gerekiyor.
En Büyük Sorun Eğitim Sorunu
Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu eğitim sorunudur. Eğitim alanında daha çok yatırımların yapılması gerekiyor. Eğitimin zayıf olduğu bölgeler birer cinnet toplumuna dönüşüyor. Hemen her gün cinnet haberleri izliyoruz. Eğitimin olmadığı yerde saygı yok. Eğitimin olmadığı yerde sorumluluk bilinci yok.
Eğitimden uzak bir insan, hayattan uzak bir insandır. Eğitim almamış ve eğitimin gereğini yerine getirmeyen bir insan ölüdür. Ölülerden bir gelecek inşa edilemez. Ölülerden bir umut çıkmaz.
Eğitim Hayatın Kalbidir
Eğitim demek, sadece okullarda verilen bilgi demek değildir. Eğitim demek, hayatın bütün evresini medeni bir şekilde kucaklamak demektir. Eğitim herkes için şattır ve hayati bir öneme sahiptir. Eğitim yıllarla sınırlı bir olay değildir. Eğitim beşikten mezara kadar hayati bir ihtiyaçtır.
Örneğin Türkiye’de insanlara araba kullanmaları için ehliyet veriliyor. Sadece işin ehliyeti almak olmadığını trafiğe çıkan herkes çok iyi görebiliyor. Ehliyet almak, araba kullanmaya Türkiye de yeterli değildir. Ehliyetin yanında; kültür, medeniyet, insanlara saygı olması gerekiyor. Eğitimin içerisinde kul hakkının bir trafik ihlali olduğunu bilmek gerekiyor. Arabayı park ederken, başka birisinin de rahat bir şekilde park edebileceğini düşünmek gerekiyor. Bu sadece kısa bir örnek. Birçok alanda bu ve buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Tarihten Günümüze Bütün Eğitim Modelleri İncelenmeli
Eğitim için örnek modeller var. Bunların en başında “Nebevi Eğitim Modeli” gelmektedir.
“Hz. Peygamber, Mekke’de on üç yıllık peygamberliği boyunca insanların zihni yapısında büyük bir inkılâp gerçekleştirmiştir. Ashâbının cahiliye döneminden edindiği inançları yıkmış ve örnek aldıkları modelleri değiştirmiştir. Cahiliye inancı yerine “Tevhid” anlayışını koyarken model olarak kendini göstermiştir. Bu inanç ve yeni model sayesinde cahiliyyeye ait yanlış olan ne varsa silinip atılmıştır.
Mücerret (soyut) sözler insana fazla tesir etmez. Ancak insan “güzel bir örnek “ karşısında kaldığında hayranlık duyguları harekete geçer. Onu kendine “model” olarak alır. Özellikle çocuklar ve gençler düşünmezler; dinlerler, gözlerler ve taklit ederler. Bu nedenle insanların manevi hayatlarında anlatılan hikâye ve menkıbelerin, onların ruhî tecrübelerinde olduğu gibi dinî tecrübelerinde de müspet tesiri olacaktır.
Gerek anne-babalar, gerek öğretmenler, Allah Resûlü’nün uygulamalarını ve tavsiyelerini güçleri nispetinde hayata geçirmek durumundadırlar. Çocukların, gençlerin, insanlığın onlardan beklentileri budur. Çünkü onlar eğitimcilerini kontrol altında tutarlar. Böyle olunca da bilinçli ya da bilinçsiz birçok şeyi modellerinden alırlar. Burada bize düşen, eğitimci ya da anne-babalar olarak muhataplarımıza küçük, kavrayamayan, anlamayan varlıklar gözüyle bakmamalı. Onlara değer vermeliyiz. “ ( Siyer-i Nebi, Mustafa Çavuşoğlu)
Sonuç
Eğitim demek sorumluluk bilinci ile yaşamak demektir. Eğitim demek bir ülkenin geleceği demektir. Eğitime sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır.
Eğitim demek, bir ömür öğrenci olup okumak ve hayatı öğrenmek demektir!
Vesselam…
Ziya GÜNDÜZ