İslam dünyasını ve Müslümanları yakından ilgilendiren birçok konu gündemdeki yerini korumaktadır. Bu konulardan biriside hiç şüphesiz ki, “Ümmet Bilincinin” farkında olma konusudur. Bu makalemizde üzerinde duracağımız eser Türkiye’nin önemli düşünürlerinden Atasoy Müftüoğlu ağabeyin kaleme aldığı “Ümmet Bilinci” kitabıdır. Sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın ümmet bilincine ihtiyacı var. Ümmet bilinci öncelikle İslam dünyasına huzuru, sonrada bütün dünyaya huzur getirecek bir bilincin, bir yürüyüşün adıdır.
Ümmet bilinci konusunda çok düşünmemiz bununla ilgili çokça kitap, dergi, makale okumamız gerekiyor. Çünkü ümmet bilincine Kur’an ve Hz. Peygamber ısrarla işaret etmektedir.
Kur’an’da şöyle buyurulmaktadır:
“Allah ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız…” (Enfal /46)
Günümüzde; mezhepçilik, ırkçılık, coğrafyacılık, toprakçılık, kabilecilik, ulus devletler gibi kavramlar, düşünceler, ümmet bilincinin önünde en büyük engelle olarak durmaktadır. Bu engelleri aşmadan ümmet bilincine ulaşmak mümkün değildir.
Bakınız Ümmet Bilinci eserinde Atasoy Müftüoğlu şu hususa dikkat çekmektedir:
“İslam’ın özü, ruhu bilinci bütün insanlığa açıktır. Coğrafi ve ırki sınırları bulunmayan uluslar üstü ülkeler ve halklar üstü bir dünya ve hayat görüşünün ifadesi olan İslam, bugün coğrafi ve ırki sınırlara hapsedilmiş ve bu yolla ulusal ideolojilerle özdeşleştirilmiştir. Coğrafi ve ırki sınırlar yüzünden evrensel İslami bütünlük ve özgünlük yitirilmiştir.”
Bugün İslam tarihini incelediğimizde Hz. Muhammed (s.a.s) hayatta olduğu dönem hariç, Müslümanlar arasında sürekli bir mezhep, meşrep, iktidar kavgası olduğu görülmektedir. Diğer toplumlarla iletişim kurmayı bırakın, kendi aralarında bile sağlıklı bir iletişim kurmayı başaramamış, toplumsal bütünlüğü sağlayamamış bir İslam Toplumu var. Bu kangrene dönüşmüş sorunu aşmak için öncelikle Ümmeti Bilincinin ne demek olduğunu çok iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Bu konuda İslam âlimlerine, Müslüman aydınlara, kanaat önderlerine, devlet adamlarına çok büyük iş düşmektedir.
Bakın kitapta yine Atasoy Müftüoğlu hayati bir konuya işaret ediyor:
“Hizip dili ufukları küçültmektedir. Hizip dili ümmet bilincini zayıflatmaktadır. Hizip ilişkisi ve hizip ahlakı ufukları parçalamaktadır. Kendisini dar hizip mantığı içerisinde hapseden yapılarla bir çıkış yolu bulunamaz. Hizip ufkundan dünya görülmez. Hizip ufku dar bir ufuktur, bu ufuktan insan yalnızca kendisini görebilir. Hizip rekabeti yüzünden Müslümanlar asli mücadele alanlarını terk etmektedirler.”
Yaklaşık 25 yıldır İslami kesimin içinde olan birisi olarak, bu kesimleri eleştirel bir bilinçle takip eden birisi olarak, kendisini bir cemaate kapatan, bir mezhebe kapatan, bir bölgeye kapatan insanların geniş ufuklu olduklarını görmedim. Bu durumda olanlar genelde kendilerini Nuh’un Gemisinde gördükleri için diğer bütün insanlığı ilgilendiren konulara maalesef kapalıdırlar.
Ümmet bilinci evrensel bir ailenin adı olduğunu unutmamak gerekiyor.
Ümmet bilincine sahip olmak demek; hayata evrensel bir pencereden bakmak demektir. Ümmet bilicine sahip olmak, her insanın değerli olduğunun farkında olmaktır. Ümmet bilincine sahip olmak, evrensel İslam ahlakına sahip olmak demektir. Ümmet bilincine sahip olmak, hizip ufkundan değil, İslam ufkundan hayata bakmak demektir. İslam ufkundan hayata bakmak, hiç kimseyi ötekileştirmemek demektir.
“Ümmet Bilinci” kitabını okurken birçok not aldım. Bütün notları burada paylaşmak mümkün değildir.
Kitabın son bölümünde altını çizdiğim bir cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum:
“İslam Ümmeti bugün; düşünsel kültürel, sosyal bir değişim özleminin içerisine girmiş bulunmaktadır. Değişim, ümmet bilincinin ümmet ruhunun, ümmet ahlakının bütüncül anlamda hayata çıkışıyla tamamlanacaktır.”
Konumuzla ilgili detaylı bilgi almak isteyenler: Ümmet Bilinci / Atasoy Müftüoğlu / Mahya Yayınları / kitabını temin edip okuyabilirler.
Vesselam…