1974 yılında Kissinger ve ekibi tarafından hazırlanan bu rapor aslında bütün dünyayı tehdit edebilecek boyutlardaydı.
Tam anlamıyla ABD’nin soy kırımı ulusal bir politika haline getirdiği bir rapordu bu.
NSSM 200 adıyla yayınlanan bu rapora gizlilik kaydı kalktıktan sonra ulaşıldı.
Bu raporda, ABD’nin Deniz aşırı ülkelerin nüfus artışlarından nasıl etkileneceğine dair çarpıcı ifadeler bulunuyordu.
Bu rapora göre 2075 yılında dünya nüfusunun beklenen 21 milyar civarında olmaması gerektiği yazılıyordu. Rapora göre dünya nüfusu 8 milyarı geçmemeliydi. Bu yüzden bu nüfus artışı kontrol edilmeliydi.
Peki nasıl kontrol edilecekti bunlardan birincisi savaşlardı. Bu savaşlar neticesinde nüfus artışı kontrol edilecekti.
Hangi ülkelerin nüfusları kontrol altına alınmalıydı? Şimdi bu ülkelere bir bakalım.
Those countries are: India, Bangladesh, Pakistan, Nigeria,
Mexico, Indonesia, Brazil, the Philippines, Thailand, Egypt, Turkey, Ethiopia and
Columbia. Together, they account for 47 percent of the world's current
population increase.
Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye’dir. Bu ifadelere göre bu 13 ülke dünyadaki nüfus artışının %47 den sorumlu idiler.
O halde bu ülkelere özel muameleler uygulamak gerekiyordu. Bu ülkelerde bulunan malum karışıklıkların nedenini bu raporda çok rahat görüyoruz.
Nüfus artışının kontrol edilmesinin ikinci ve En önemli aracı olarak TARIM seçilmişti.
Kissinger'in ifadesiyle " bir ülkede tarım, tarım bakanlığına bırakılamayacak kadar değerlidir."
Yine Henry Kissinger: "Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği( Tarımı) kontrol edersen insanları kontrol edersin…
Bu yüzden Tüm dünyada bütün orijinal tohumlar svalbord ambarlarında saklanmak üzere toplatıldılar.
Türkiye’de nasibine düşeni almış durumda,
Tohumculuk ile ilgili çıkarılan yasalar tamamen Kissinger'in arzu ettiği sisteme uygun olarak oluşturuldu.
Çiftçilerimiz atadan gelen orijinal tohum ile ekim yapamaz hale getirildi.
Lisansı olmayan tohum ile ilgili hiç bir destek devlet olarak verilmedi.
Böylece dış dünyaya bağlı bir tarım oluşturuldu.
Devletimizin bir an önce tohum ile ilgili yasayı değiştirmesi gerekmektedir.
Kissinger'in Raporu paralelinde üçüncü faktör olarak nüfus planlaması kullanıldı.
Tüm dünyanın nüfus artışını plânlamak için kısırlaştırıcı ilaçları ve genetiği bozulmuş yiyecekleri piyasaya sürdüler.
Bütün bunları yan yana koyduğumuzda büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Rabbim devlet ve Milletimizi korusun
Suat ZOR