Tarih
Giriş Tarihi : 26-07-2013 12:42   Güncelleme : 26-07-2013 12:42

DAHA RENKLİ MEDYAYA SAHİBİZ

Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından düzenlenen 24 Temmuz Basın Bayramı kutlamasına katılan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, geçmişte Türkiye'de, gazete köşelerinden milli iradeye saldırılar gerçekleştirildiğini belirtti.

DAHA RENKLİ MEDYAYA SAHİBİZ
Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından düzenlenen 24 Temmuz Basın Bayramı kutlamasına katılan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, geçmişte Türkiye'de, gazete köşelerinden milli iradeye saldırılar gerçekleştirildiğini belirterek, "'Muhtar bile olamaz' diye manşetler atıldı. Fakat hamdolsun artık daha çeşitli ve renkli bir medya fotoğrafına sahibiz" dedi.
 
BİK tarafından İstanbul Erkek Lisesi'nin bahçesinde düzenlenen 24 Temmuz Basın Bayramı kutlamasında, AA muhabirine açıklamalarda bulunan Bağış, tarafsız ve ilkeli haber ulaştıran haber kurumları sayesinde Türkiye'nin daha aydınlık ve daha şeffaf yarınlara doğru, emin adımlara ilerlediğini söyledi.
 
"Daha renkli medyaya sahibiz"
 
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "105 yıl geriye gittik, basında sansür var" sözlerini de değerlendiren Bağış, en ağır sansürlerin Kılıçdaroğlu'nun partisinin, tek parti iktidarında yaşandığını ifade etti.
 
Geçmişte Türkiye'de, "411 el, kaosa kalktı", "asker rahatsız" ve "ordu göreve"  gibi ifadeler içeren manşetler atıldığını anımsatan Bağış, "Gazete köşelerinden çok defa milli iradeye saldırılar gerçekleştirildi. 'Muhtar bile olamaz' diye manşetler atıldı.  Fakat hamdolsun artık daha çeşitli ve renkli bir medya fotoğrafına sahibiz" diye konuştu.
 
İstanbul Erkek Lisesi'nde kutlama anlamlı
 
Basın Bayramının bağımsızlık kadar tarafsızlığın da sembolü olması gerektiğini vurgulayan Bağış,  geçtiğimiz yıl Sultanahmet Meydanı'nda kurulan temsili Marmara Kıraathanesi'nin, bu yıl İstanbul Erkek Lisesi'nin bahçesinde kurulmasının sevindirici olduğunu söyledi.
 
Etkinliğin gerçekleştiği İstanbul Erkek Lisesi'nin tarihte Duyun-u Umumiye tarafından kullanıldığını anımsatan Bağış, "Burası iktisadi esaretimizin ana merkez üssü hükmündeydi. Büyük Osmanlı'yı finansal esarete sürükleyen yer işte burasıydı. Fakat hamdolsun Duyunu Umumiye sayfası da IMF sayfası da artık bizim için kapandı" dedi.
 
Türkiye baskılara savaş açtı
 
"Bu esaretten kurtuluş, bugün Türkiye'de birçok alanda kendini hissettiriyor" diyen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Türkiye bugün dünyaya açılıyor, şeffaflaşıyor ve daha fazla denetlenebilir bir hale geliyor. Şükürler olsun ki artık Türkiyemiz gittikçe özgürleşen bir eğilim gösteriyor. Türkiye son yıllarda baskılara karşı savaş açmış durumda. Türkiye, Avrupa Birliği sürecinde gerçekleştirdiği kararlı reformlarla daha renkli, çok sesli, güçlü, çeşitli ve özgür bir medya atmosferine kavuşma anlamında, son 11 yılda ciddi bir mesafe almıştır. Son dönemde basın özgürlüğü konusunda sapla samanın karıştırıldığı bir süreçten geçiyor olsak da Türkiye, hükümetimiz döneminde özgürlükler konusunda taviz vermeksizin en cesur adımların atıldığı dönemi yaşamıştır."
 
AB sürecinde medya
 
Türkiye'nin AB ile entegrasyon sürecine başladığı 1959'da, ülkede televizyonun bile olmadığını belirten Bağış, şunları kaydetti:
 
"Bugün hamdolsun bu sürecin de katkısıyla Türkiye'de bütün şehirlerimizde dijital yayın erişiminin olduğu, televizyon ve televizyon kanallarıyla birlikte ülkemizin demokratik atmosferinin de renklendiği bir döneme eriştik.  Şu anda Türkiye'de faal olarak 2 bin 700'ün üzerinde gazete, 3 binden fazla dergi, 250 civarında televizyon ve binden fazla radyo bulunuyor. Sadece devlet televizyonumuz TRT, 14 farklı kanalla 35 farklı dilde hizmet verebiliyor."
 
Medya ve demokrasi
 
Medya ile demokrasi arasındaki ilişkinin hiç bir zaman net çizgilerle, belirgin hatlarla ayrılamamış olduğunun farkında olduklarını belirten Bağış, "Türkiye'de de dünyada da medya ve medyanın yönlendirici rolü hep tartışılageldi. Medya uzaktan kumanda edilen bir araç haline getirildiğinde bunun bedelini toplum da ödemiştir, medyanın kendisi de" diye konuştu.
 
Türkiye'de darbe dönemlerinin medya ve demokrasi ilişkisi açısından ciddi bir örneklem olduğunu ifade eden Bağış, "Darbelerin en güçlü enstrümanlarından biri olarak her zaman medya başat rol oynamıştır. Öte yandan, darbe enstrümanı olarak kullanılan medya, ne garip bir çelişkidir ki o darbelerin aynı zamanda mağduru da edilmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
 
1980 darbesini örnek veren Bağış, darbenin gerçekleşmesi için medya aracılığıyla nasıl ortam hazırlandığının detaylarına girmek istemediğini, ancak darbenin medyaya ciddi bir maliyeti olduğunu ifade etti.
 
Bağış, bu maliyetle ilgili olarak şunları kaydetti:
 
"80 darbesi nedeniyle 400 gazeteci için toplam 4000 yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Gazetecilerden istenen toplam tazminat miktarı 12 milyar 848 milyon Liraydı. 31 gazeteci cezaevine girdi, 300 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi."
 
Bağış, bugün sosyal medyanın da kötüye kullanılldığına dair emareler olduğunu ifade ederek, Gezi Parkı odaklı eylemler esnasında, özellikle twitterın sahte hesaplar vasıtasıyla kullanıldığını söyledi.
 
"Basın daha iyi bir noktaya gitmek zorunda"
 
Gece yarısı katıldığı kutlamada da kısa bir konuşma yaparak, basın mensuplarının bayramını kutlayan Bağış, "Düne nazaran basınımız daha iyi bir noktada ama yarın daha iyi bir noktaya gitmek zorunda" dedi.
 
Bağış, AB standartlarında bir medyaya kavuşma umudunu dile getirdi.
 
Bağış ayıca gecede 53. yaş günü de kutlanan gazeteci Fehmi Koru'yu tebrik etti. Bağış, kendisi üzerinde de emeği olduğunu belirttiği Koru'nun yeni yaşıyla ilgili olarak  "Bu gece bir yaş daha gençleşti, bir yaş daha dinamikleşti" esprisini yaptı.
adminadmin