Helal rızık kazanmak ve yemek için mücadele verilirken diğer yandan kul hakkı yemenin meşrulaştığı bir toplumda hiç mi güzel şeyler yok? diye düşünürsünüz. Oysa bazen öyle güzelliklere şahit oluyoruz ki o an tarifi imkânsız bir mutluluk sarıyor insanı.
Şükrediyorsunuz...
Dua ediyorsunuz...
Temenni ediyorsunuz.
Rabbim (c.c) seni ve senin gibi insan2lari ve sayılarını çoğaltsın! diye Yaradana O'na sığınıyoruz.
Güzellikleri anlatmak gerekir. Kim ne derse desin dünyayı güzellik ve güzellikler kurtaracak ve her şey bir insanı sevmekle başlayacak diyor ya şair.
İşte bu söze istinaden gördüğüm güzelliklerden birini sizlerle paylaşmak istedim.
Çalıştığım hastanede gece vefat eden bayan hastalardan birinin naaşını morga götürmek üzere sedyeye sert hareketle konulur. Tam o esnasında ani bir hareketle naaşın incinmiş olabileceği düşüncesi ile naaşı öpüp;
"seni incittim mi?"
"hakkını bana helal et!"
diyecek kadar küçücük yüreğinde kocaman merhameti taşıyan Fatma hanım kardeşimin bu örnek davranışı ile kul hakkının ne kadar ince bir çizgi olduğunu anlatmak istedim size.
Rabbim seni sevdiklerine bağışlasın.
Senin gibi yüreği güzel insanların sayısını artırsın inşaallah kardeşim.
İnsanı insan yapan merhametidir.
Evimizde kırdığımız bir tabağa, kaybettiğimiz bir eşyaya üzüldüğümüz kadar kırdığımız insanlara üzülmüyoruz. Lâkin hep cenneti hayal ediyoruz değil mi?
Oysa cennete giden yol namazdan ve insanın kalbinden geçmiyor mu?
Mahşerde hesabı en çetin olan hesap, kul hakkı değil mi?
Allah'ım bize merhamet et ve yine bizi merhamet duygusuyla kuşat
Ne incinen olalım, ne de inciten.
Amin.
Selam ve dua ile.
Zehra KINALI