21. asra girerken dünyanın değişik yörelerinde yaşayan Müslümanlara yönelik zulümler, baskılar tedricen artmaya ve hatta bazı yörelerde soykırım derecesine kadar yükselmeye başladı.
Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri de bu zulümden nasibini alanlardan. Çin yönetimi, Doğu Türkistan’ı dış dünyaya kapatarak adeta bir milleti sessiz sedasız yok ediyor.
Yüzbinlerce insanı temerküz kamplarına toplayarak, akıl almaz işkenceler uygulamak suretiyle cezalandırıyor.
Genç yaşlardaki kızlar ve erkekler cezaevlerine tıkılıyor ve sahipsiz bir şekilde ölüme sürükleniyor. Cezaevlerine girip çıkanlar, mahkûmların ayaklarına takılan beşer kiloluk demirlerle hareket kabiliyetlerinin bile sınırlandığını anlatmaktalar.
Gencecik kızlar zorla Çinli gençlerle evlendiriliyor ve bu şekilde Uygur nesli asimile edilmeye çalışılıyor. Bu emirlere uymayanların hayatları karartılıyor.
Çocuklar küçük yaşlarda ailelerinden koparılıyor ve istenilen şekillerde eğitiliyor.
Toplama kamplarındaki insanlardan kan örnekleri alınarak Uygur Türklerinin DNA’ları üzerinde deneyler yapılıyor.
Doğu Türkistan bir açık hava hapishanesi durumuna düşmüş fakat diğer medeni ve modern dünyanın bu durum pek de umurunda olmuyor.
Milyonlarca insan evlerinden, yaşadıkları yörelerden, ailelerinden koparılarak toplama kamplarına tıkılıyor ve buralarda ölmeleri bekleniyor.
Yani bir millet dünyanın gözleri önünde yok ediliyor. Soykırım düzeyine ulaşan bu insanlık dışı uygulamalara, şimdiye kadar doyurucu bir tepki bile gelmiyor.
Peki zulüm altında ölmeleri veya vatanlarını terk etmeleri istenilen Uygur Türklerine bunlar neden yapılıyor.
Elbette tek suçları var; Müslüman ve Türk olmak. Başka bir sebep yok.
Bu zulme karşı dünyadan gelen tepkiler çok cılız. Tepkiler Çin yönetimini geri atmaya sevk edecek boyutlara hiçbir zaman ulaşmadı.
ABD Temsilciler Meclisi’nin Uygur Türklerine zulüm uygulayan Çinlilere yaptırım uygulama tasarısı bu ana kadar görülen en şiddetli tepki olarak biliniyor fakat bunun da uygulanabilirliği ve Çin yönetimini etkileme boyutu pek görülmüyor.
Daha doğrusu diğer Müslüman ülkelerde izledikleri politikalar dikkate alındığında, ABD’nin samimiyeti güven vermiyor.
Avrupa devletlerinden ses yok.
Rusya’dan ses yok.
İslam dünyası olarak bilinen devletlerden ses yok.
İş sadece Türkiye’ye kalıyor fakat Türkiye’nin de Çin ile ticareti, mevcut ilişkilerinin boyutu ve uluslararası dengeler içinde hareket kabiliyetinin kısıtlılığı onu da yeterli bir tepkiye sevk edemiyor.
Velhasıl Uygur Türkleri Çin’in insafına terkedilmiş durumda.
Çin de diğer devletlerin durumunu gayet iyi bildiğinden pervasızca dünyanın gözleri önünde her türlü melaneti masum millete uyguluyor.
Çin, 19. asrın sonlarına doğru Rusya ve İngiltere ile arka planda anlaşarak Hindistan’dan Orta Asya’ya kadar alanı aralarında nasıl paylaştıysa ve görünürde timsah gözyaşları döküldüyse, aynı durum şimdilerde de yaşanmaktadır.
Gerektiğinde birkaç kişinin öldüğü olaylarda bile dünyayı ayağa kaldıran Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya vb. gibi devletlerin, Uygur Türklerinin yok edilişi karşısında yeterli tepkiyi neden göstermedikleri düşündürücüdür.
Elbette sömürgecilerin Uygur Türkleri umurlarında bile değildir; tek dertleri elde edecekleri zenginliklerdir fakat Müslüman dünyaya ne oluyor da hiç tepki dahi göstermemektedirler.
Sıra kendilerine geldiklerinde her şey çok geç olacaktır.
Osman KÖSE