Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yönelik “Barış Pınarı Operasyonu’nu” başlattıktan sonra son 15 gün içinde cereyan eden siyasi hareketlenmelerin hem Suriye ve hem de bölgenin kaderinde ne kadar önemli olduğu sonraları çok daha iyi anlaşılacaktır.
Bu operasyonla Türkiye, hemen sınırının yanı başında Amerika, İsrail ve batı destekli “yapay bir terör devleti” oluşumunu engelledi.
Türk ordusunun büyük başarısı, Suriye’de söz sahibi olan ve olmak isteyen tüm siyasi çevreleri tedirgin etti ve ABD heyeti apartopar Türkiye’ye gelerek söz konusu 15 maddelik antlaşmayı yapmak zorunda kaldı.
Burada dikkat edilmesi gereken, Türkiye’nin terör örgütlerine karşı operasyonunun ABD’yi korkutması ve bu örgütler adına Türkiye ile görüşmesidir.
Bu süreçte diğer önemli ve iyi düşünülmesi gereken bir gelişme de, Rusya’nın ABD’den boşalan yerlere aynı terör örgütleri ile beraber bir “sabah ansızın” gelip konmasıdır.
Bir nevi ABD ile Rusya kendi aralarında bir antlaşma yaparak bölgedeki rolleri değişmişlerdir.
Bu mümkün müdür?
asırda Asya’dan Hindistan’a ve oradan Afrika’ya kadar geniş bir dünyayı “sömürgeleştiren” İngiltere, Rusya ve Çin’in, perde arkasında yaptıkları antlaşmalarla bu faaliyetleri yaptıklarını, dünya kamuoyuna da birbirleri ile “kavga ediyorlar görüntüsü” verdiklerini çok sonraları öğrendik.
Yani günümüzde de büyük devletlerin dünyayı kendi aralarında tekrar dizayn etmek için anlaşmaları muhtemeldir.
Arakan’dan Doğu Türkistan’a, Filistin’e Suriye’ye, Yemen’e, Mısır’a, Libya’ya ve daha nice masum, mazlum ve Müslüman dünyadaki olaylara, akan kana, katliamlara, açlığa, perişanlıklara bakıldığında, söz konusu güçlerin sessiz kalmaları, sağırlaşmaları, körleşmeleri ve kalplerinin katılaşması bu düşünceleri haklı çıkarmaktadır.
Bu girdap altında Suriye’deki dram, yaşanan iç savaş, perişanlıklar ve katliamlar diğer bütünün bir parçasından ibarettir.
Yani birileri tekrar kendilerince “dünyaya nizam” vermektedir. Tüm bunlar, petrol, doğalgaz ve değerli madenler gibi iştah kabartıcı zenginlikleri ele geçirme, söz sahibi olma ve yönetme isteğinden ibarettir.
Öyleyse Suriye’ye barış, yakın planda gelir mi?
Suriye’de faaliyet gösteren DAEŞ, YPG, PYD, PKK ve benzeri terör örgütlerini kuran ve “alenen yöneten” ABD ve diğer batı ülkeleridir. Almanya, Fransa, Avusturya, Fransa, İngiltere, İsrail vs’dir.
Bununla Beraber:
ABD dünyanın gözleri önünde 30 bin TIR’dan fazla silahı bölgeye yığmış ve hâlâ da bu yığınağa devam etmektedir.
Terör örgütleri ve yöneticileri hem ABD ve hem de batı başkentlerinde neredeyse kırmızı halılar üzerinde karşılanmaktadırlar.
Sadece Suriye ile kalmayıp çevre ülkelerde de kaos ortamının oluşturulmaya başlandığı ve bu kaosun her geçen gün derinleştiği açıkça görülmektedir.
Bölgede faaliyet gösteren kanlı örgütleri kuranlar, yönetenler, ellerine silahlar verenler bugün timsah gözyaşları dökerek demokrasi ve huzur membaı görüntüleri veren devletlerdir.
Bu nedenle Suriye’de beklenen huzurlu günlerin ve barış ortamının oluşmasının epey daha zaman alacağı görülmektedir.
Bölgede savaş ve kaosun her geçen gün yaygınlaşmaya başladığı bir dönemde Türkiye’nin sınırlarını güvence altına alması çok yerinde bir girişim olmuş ve bölge endeksli yapılan bir kısım emperyalist planları suya düşürmüştür.
Osman KÖSE