Türkiye, içeride İstanbul seçim sonuçlarına endeksli bir gündeme angaje olurken, sınırlarımız dışında olan gelişmeler ise bir an önce seçim havasının sona ermesi gerektiğini işaret etmektedir.
Türkiye bu gün, 31 Mart’ta iptal edilen ve YSK kararıyla tekrarlanılması kararı alınan İstanbul BB Başkanlığı seçimleri için sandık başında.
Sadece İstanbul özelinde ve “yerel” olmasına rağmen bu seçim, genel bir seçim havasını aşmış, hatta ABD gibi ülkelerin bile yorumlar getirdiği ve ilgiyle takip ettiği bir şekle bürünmüştür.
Türkiye kamuoyunun gözü ve kulağı bu akşam açıklanacak seçim sonuçlarında olacaktır.
ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere “yabancı basının” da tüm dikkatleri bu akşam İstanbul üzerinde olacaktır.
İstanbul BB seçiminin sonuçları ne olursa olsun, 24 Haziran sabahından itibaren siyasette yeni kırılmalar, şekillenmeler ve duruşların olacağı kaçınılmaz gibi görünmektedir.
“Beka”, “terör örgütü ile kol kola girme” ve “zillet ittifakı” gibi kavramlar ve içerikleri 31 Mart seçim sürecindeki siyasi tartışmalarda yaşadık.
Tekrarı yapılan İstanbul seçimlerinde bu kavramlar kullanılmamakla beraber, olması gereken şekliyle sadece adaylar ön plana çıkarılarak bir kampanya yürütüldü.
Ak Parti, kırdığını düşündüğü “Milli Görüş” cephesi gibi kesimlerin gönlünü almaya çalışırken, CHP de daha önce ulaşamadığı ve oy almayı düşündüğü kitlelere yönelik kendini anlatmaya gayret etti.
Fakat seçime iki gün kala “İmralı’dan gelen Öcalan mektubu” tüm siyasi dengeleri altüst etmeye yetti.
“Öcalan’ın mektubunu ilk getiren avukatların “kandilin” baskısıyla kamuoyuna açıklamaması;
HDP’nin Öcalan’ın mektubunu gereği gibi dikkate almaması ve CHP’yi destekleme kararına devam etmesi;
Mektubu kamuoyuna taşıyan kişinin “devlet adına gittiğini”, Öcalan için “Kürt isyan lideri”, “yerli ve milli” açıklamalarını rahat bir şekilde kamuoyu ile paylaşması seçimden sonra çok konuşulacak davranışlardır.
Son altı yıldır içeride şiddetli bir şekilde terör örgütleri ile mücadele eden Türkiye’de bu cüretkâr davranışlar ister istemez dikkati çekmektedir.
23 Haziran İBB seçimi yerel bir seçim olmasına rağmen, seçim sürecinde sarf edilen sözler ve hareketler sebebiyle, ortaya çıkacak sonuçlar AK Parti ve CHP başta olmak üzere tüm siyasi partilerde “derin çizgiler” oluşturacağa benzemektedir.
Yeni parti kurma düşünceleri, lider arayışları ve bazı partilerin geleceği de bu seçim ile oluşacak kırılmalara göre netlik kazanacaktır.
Özellikle HDP-PKK çizgisinin siyasette belirleyici bir durum oluşturması görüntüleri veya yorumları teröre 30 binden fazla insanını feda etmiş, ekonomisi büyük yaralar almış Türkiye için sıradan geçiştirilecek durumlar değildir.
Türkiye, içeride İstanbul seçim sonuçlarına endeksli bir gündeme angaje olurken, sınırlarımız dışında olan gelişmeler ise bir an önce seçim havasının sona ermesi gerektiğini işaret etmektedir.
Bu nedenle 23 Haziran İBB seçimleri, hem iç siyasi tartışmaların ve oluşumların seyrinin nerelere varacağı;
Ve hem de;
Türkiye üzerinde yoğunlaşan uluslararası gözdağına, iç siyasi kargaşadan uzak, güçlü bir şekilde karşılık verme ve bu çemberi yarma açısından büyük önem arz etmektedir.
Türkiye 23 Haziran akşamına kilitlenmiş durumda.
Seçim sonuçları ülkemize hayırlı olsun.