Mutlu musunuz?
Şayet cevabınız evet ise, bundan sonrasını okumayın. Gerek yok zira.
Fakat eğer cevabınız hayır ise, okumanızı tavsiye derim.
Ne zamanda mutlu olabileceğinizi düşündüğünüzü tahmin ettiğimiz birkaç şık var. Bakalım sizin cevabınız hangisi:
Evlendikten sonra mı?
Çocuk sahibi olduktan sonra mı?
Yönetici olduktan sonra mı?
Emekli olduktan sonra mı?
Peki, hemen etrafınıza bir bakın ve düşünün; evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, yönetici konumunu elde etmiş, emekli olan insanların tümü mutlu mu?
Şayet cevabınız evet ise, bundan sonrasını okumayın.
Yok, eğer cevabınız hayır ise, okumaya devam etmenizi tavsiye ederim.
Neden?
Bu insanlar neden mutlu değil?
Peki, neden biz onlar gibi olduğumuzda mutlu olacağımızı sanıyoruz?
Hiç kimse konumundan razı değil ve dolayısıyla da mutlu değil ama birileri onların konuma gıpta ile bakmakta ve onların yerinde olmak için can atmaktadır. Oysa hiç kimse razı değildir konumundan ve hep bir sonraki adıma/zamana odaklanmıştır.
Hep bir sonraki zamanda/adımda daha mutlu olacağımıza inandırırız kendimizi. Fakat o adım veya zaman geldiğinde yine aynı hikâye aynı nakarat…
Yoksa yanılıyor muyum?
En önemlisi de mutluluk nedir bilir misiniz?
Sahi insan görmediği şeyi nerden bilsin!
Peki, bilmediği şeyi nasıl tarif etmeye kalkışır ki insan!
Yoksa yeni bir araba, yat, kat alınca veya servetinize biraz daha ekleyince mi mutlu olacaksınız?
Oysa bu yolda verdiğiniz mücadele ve giriştiğiniz koşuşturmadır belki de sizi mutsuz eden şey: Mutluluğu hep bir sonraki zamana öteleme anlayışı!
Artık dün de senin değil yarın da!
Mutluluğu ve huzuru sahip olmadığımız zaman diliminde arama hastalığı.
Bunu bilmesin artık, nasıl ki dün elinden kayıp-çıkıp gitti; yarına ulaşacağın da kesin değil.
An'ı atlatıp mutluluğu, huzuru hep bir sonraki zamana öteleme anlayışı, mutsuzluğu ve huzursuzluğu oluşturan başat etkendir! Madem ne dün ne de yarın senindir, o vakit sen de mutluluğu ve huzuru senin olan; sadece içinde olduğun an'da yaşama gayretinde ol. Zira ne dün senindir artık ne de yarın. Varsa yoksa anındır, anın.
Tüm olumsuzluklara rağmen, bu anı sana ayrılan zamanın en iyisi kabul edip o anı değerlendirmek ve her ne olursa olsun mutluluğu o anda yakalamak-yaşamak!
Öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetini bilin. O anda yaşayacağınız mutluluğu, o anınızı harcayacak kadar özel biriyle paylaşın-geçirin.
İster zam(an) ister başka bir şey, geriye dönüp baktığınızda elinizdeyken değer vermediğiniz fakat elinizden kaçırdığınızda pişman olduğunuz veya yokluğuna üzüldüğünüz ne çok an(ı)larınız vardır. Pişmanlıklarınıza yenilerini eklemek istemiyorsanız, gelin hep beraber anı yaşayalım.
Unutmayın! Hayat sadece sevince güzel, sevgi dışında kalan haller hep aynı hikâye... Her anınızda sevgiyle kalın.
M. Burhan HEDBİ