Analiz
Giriş Tarihi : 02-01-2019 13:09   Güncelleme : 02-01-2019 13:09

2018’in Enleri

2018’in Enleri

Adettendir geçip giden yıl uğurlanır; ardından yeni yıla yönelik temenniler sıralanır. O halde geleneği bozmayalım, önce 2018’in enlerine kısaca göz atalım, çarpıcı olaylarını sıfatlandıralım, ortak bellekte yer etmiş hadiseleri kısaca hatırlayalım, önce siyasi olaylar, ardından sosyolojik olanlar:

En Devrimsel Siyasal Değişme:

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk lideri olarak Erdoğan’ın 24 Haziran’da sandıktan çıkması ve fiili olarak Başkanlık yetkilerini haiz bir şekilde göreve başlaması.

En Tartışmalı İttifak:

MHP ve AK Parti’nin 24 Haziran seçimleri için ittifak etmesi, tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir kesim, halihazırdaki seçim sisteminin Başkanlığın fiili versiyonu olduğu için partiler arası ittifakların kaçınılmaz olduğunu savlarken, bir diğer kesim iki partinin kesişim kümesinin geniş olmasına rağmen, ayrıldıkları ve taban tabana zıt oldukları konuların daha fazla olduğu argümanıyla bu ittifaka itiraz etti. Sonuçta, ittifak dağılmadı ama randımanlı bir şekilde yürümedi de…

En Eğlenceli Siyasi Figür:

Muharrem İnce. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde verdiği sıra dışı görüntüsüyle renksiz ve sıkıcı siyaset kurumuna biraz eğlence biraz renk getirdi.

En Pahalı Rahip: Casusluk suçlamasıyla Türkiye’de tutuklu bulunan Rahip Brunson yüzünden Türkiye’de yaşayan herkesin cebine ateş düştü. ABD Başkanı Trump’ın tehdit gibi açıklamalarının ve doların bir silah gibi kullanılmaya başlanmasının ardından Dolar 7 TL’nin üstünü gördü. Dolar Türkiye’nin Brunson’u iadesinden sonra düşmeye başlayabildi.

En Korkunç Cinayet:

Tartışmasız Cemal Kaşıkçı cinayeti. Dünyanın insan hakları konusunda belli bir aşama kat ettiği düşünülen bir çağda, 2018’de bile, Suud Krallığı dünyanın gözüne baka baka bir muhalif gazeteciyi ortadan kaldırdı. Olay Suud’un İstanbul Konsolosluğu’nda geçtiği için, Türkiye uluslararası kamuoyunun dikkatine yönelik hamleler yaptı. Yine de Petro-dolarların geçer akçe olduğu bir atmosferde; etik, özgürlük ve insan hakları gibi romantiklere bırakılmış gibi gözüken bu alandaki çabaların pek sesi duyulmadı. Bir gazetecinin asitle eritildiği söylentisinin bile dünyayı yerinden oynatması gerekirken, egemenler kulağının üstüne yattı. Üstelik aynı egemenler bütün bunlar olurken Türkiye’de basın özgürlüğü ihlalleri olduğu konusunda hala ısrarlıydı.

En Gazı Kaçmış Tartışma:

Mine Kırıkkanat, Metin Akpınar, Müjdat Gezen gibi “aydın”ların vesayet dönemini anıştıran, bıkkınlık verici sözleri. İnsanı 20 yıl öncesine ışınlanmış hissettiren “Andımız” konusunun Danıştay eliyle hortlatılması, idam tartışmasının geri gelmesi, asansöre binen başörtülü kadına saldıran hanzolar gibi “enstantane”lerle hala karşılaşıyor olmamız. Bir darbe süreci olduğu tescilli olan ve artık bittiği düşünülen 28 Şubat’ın bir türlü bitememesi. Üstünden 21 yıl geçmiş darbe sürecinde hapse atılan masum 367 kişinin hala içerde yatıyor olduğunu bilmek.

En Teknoloji Odaklı Kapışma:

Taksi-Uber çekişmesi yılın olaylarından biriydi. Zamanın, yeninin, moda olanın akıntısına karşı her kürek çekenin yaptığı gibi, yenileceklerini sezen taksiciler şiddete başvurdu. Ama sonuç değişmedi. Uber, taksiye oranla dünyanın her yerinde tercih edilmeye, yayılmaya ve başarı kazanmaya devam ediyor.

En Can Sıkıcı Sansür ve Zam Haberi:

RTÜK’ün internet üzerinden yapılan radyo ve TV yayınlarından hem lisans ücreti talep etmesi, hem de bu yayınların RTÜK’ün yaptırım ve denetim kurallarına bağlı olacağını ilan etmesi sansür tartışmalarına yol açtı. Türkiye’de internet halihazırda Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından sıkı şekilde denetlenirken, bunun üstüne bir de RTÜK denetiminin eklenmesi, internet kullanıcılarını Netflix gibi mecraların da sansüre uğrayacağı noktasında endişelendirdi. Yılın son günlerine denk gelen bir başka can sıkıcı durum ise elektronik ortamda satışa sunulan e-gazete ve e-kitapta KDV oranı yüzde 1’den yüzde 18’e, e-dergide ise yüzde 8’den yüzde 18’e yükseltildi. Vatandaşı kitap okuma konusunda teşvik etmesi, yayıncılara destek vermesi gereken hükümetin bu tavrı, kitapseverler için yılın kötü haberlerinden biriydi.

En Protestan Sosyolojik Değişme:

Kayan yıldız akımıyla iyice belirginleştiği şekilde, dindar sosyolojinin değişmeye dönüşmeye başlaması. Ardından gelen deizm ve sekülarizm tartışmaları. Bu dönüşümün Türkiye ile sınırlı kalmadığının görülmesi. Sakallı Diva örneğinde, moda defilelerinde görüldüğü üzere, dünyada cinsiyetler arası sınırların iç içe geçmesi, belirsizleşmeye ve hatta kaybolmaya başlaması.

Özlem Albayrak / Yeni Şafak

adminadmin