Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 29-05-2017 12:13   Güncelleme : 29-05-2017 12:13

Brüksel Zirvesinden Türkiye’ye…

16 Nisan Referandumu sonrası AB ile ilişkilerde çok fazla değişim beklemediğimi hem Türkiye’nin hem de AB’nin globalleşen dünyada birbirine görünenden çok daha fazla ihtiyacını olduğunu siyasi denetim‘de detaylı olarak anlatmıştım.

Brüksel Zirvesinden Türkiye’ye…

Brüksel Zirvesi ise ABD Başkanı Donald Trump’ın komik hareketlerinin damga vurduğu bir zirve oldu. Onun haricinde Türkiye’nin hem de AB üye ülkelerinin yumuşama gösterdiği de bir zirve oldu. Toplamda AB’nin 35 fasıla oluşturduğu ve bu 35 fasılanın 29 tanesinin Türkiye tarafından yerine getirildiği bir gerçek. Geriye kalan 6 fasıla ise üzerinde çalışılarak sonuçlandırılacak bir fasıla. Haliyle Türkiye aslında AB’ye karşı sorumluluklarını büyük ölçüde tamamlamış vaziyette.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB ile 12 aylık yeni bir dönem sürecine girildiğini ifade etmesi son derece önemli. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce Brüksel’e giden AB Bakanı Ömer Çelik önderliğinde ki heyet AB üye ülkeleri ile birçok konuda görüşme ve anlaşma sağlamıştı. Haliyle Türkiye’nin talepleri de masada yer aldı.

Mülteciler konusunda Türkiye sorumluluklarını yerine getirdiği noktada AB’nin ödemesi gereken ödemenin biran evvel Türkiye’ye ödenmesi, Serbest dolaşım, FETÖ ve PKK  terör örgütleri ile Gümrük Birliği anlaşmalarında ki Türkiye aleyhine olan konular da masa da yer aldı.

Bu önemli 4 konu çözümü içinse liderler 12 aylık yeni bir takvim belirleyerek AB üyeliğinde sonuca biraz daha yaklaşmış oldu. Bu bağlamda Türkiye ise bir kez daha yönünü AB’ye dönmüş oldu. Türkiye’nin AB’ye ekonomik bağlamda sırtını dönebilmesinin artık mümkün olmadığını bildiğimiz gibi aynı keza AB üye ülkelerinin de Türkiye’den ekonomik, askeri olarak vazgeçebilmesi mümkün değil. Kısaca ne onlar bizsiz nede bizler onlarsız yapabilecek bir pozisyondayız artık. Hele ki Türkiye’nin ihracatının %55’ini AB üye ülkelerine yaptığını düşünürsek bu artık hiç de kolay değil.

Brüksel’de ki NATO zirvesinde çok önemli birde karar alındı. Bu karara göre NATO, DEAŞ Terör Örgütüne karşı koalisyon güçlerine katılma kararı aldı. Bu son derece önemli. Zira Almanya’nın İncirlikte bulunan alman askerlerini milletvekillerinin ziyaretine izin verilmesi isteği Türkiye tarafından ret edilmişti. Almanya ise bu ziyaret gerçekleştirilmezse İncirlik’ten ayrılma tehdidi savurmuştu. Türkiye ise bu konuda taviz vermemişti. İkili görüşmede Merkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu talebini yineledi. Aksi takdirde Almanya’nın askerlerini İncirlikten çekeceğini söyledi ancak bu artık mümkün değil. Zira NATO koalisyon güçlerine katılma kararı almasıyla Almanya’nın Ürdün’e askerlerimi taşırım blöfü artık ne teorikte ne de pratikte mümkün değil. Almanya’dan istenen FETÖ Terör Örgütüne mensup NATO’da görevli teröristleri vermediği müddetçe Türkiye bu konuda ayak diremeye devam edecektir. Bu teröristlere Almanya’nın ayrıca maaş, ev vs. gibi haklar tanıması Türkiye’yi iyice kızdırmış vaziyette. Daha önce Terör Örgütü PKK’ya kol kanat geren Almanya’nın bu defa FETÖ’nün yuvası olması Türkiye tarafından da dile getirildi. Ve Türkiye bu defa Almanya’ya çok daha sert tepki gösterdi. Ve Almanya’nın istediği zaman İncirlik’ten çekilebileceği yinelendi. Merkel’li Almanya’nın bu saatten sonra Türkiye ile daha gergin gidecek ama bir o kadar da kopamayacağı ilişkiler yumağı önümüzde ki günlerde gündemimiz de olacak. Almanya’nın zira Türkiye üzerinde etkinlik ve hakimiyet kurma çabaları devam edecektir. Türkiye’de aynı tonda bazen de daha sert tonda siyasi karşılık verecektir.

Brüksel zirvesi sonlandığı gün ise Mısır’da Kipti Hristiyanları taşıyan bir otobüs DEAŞ saldırısına uğradı. DEAŞ’ın aslında taşeron bir terör örgütü olduğunu ve Mısır’da Kipti Hristiyanlara yapılan ikinci saldırı olduğunu da bildiğimize göre, Mısır’da bir saldırı daha olması ile NATO’nun Mısır’da da konuşlanacağını ön görmemiz gerekiyor. Katil, Diktatör Sisi’nin darbe ile seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’yi kanlı bir darbe ile devirmesi gerek AB gerekse ABD tarafından oldukça memnuniyetle karşılanmıştı. Çünkü Kanlı Darbe AB ve ABD destekliydi. Kısaca yeni cephe NATO için artık Mısır olacaktır. Mısır Kiliselerinin gölgesindeki Türkiye… makalemde Libya’nın üçe bölünmesi ve bölgenin AB’nin biraz daha tekeline sokulmak istendiğini de sizlere anlatmıştım.

Türkiye ile AB,12 aylık yeni bir sürece girerek buzları eritti. Bu süreçte AB’den daha yumuşak geçişli Türkiye söylemleri duyacağımız, Diğer yandan da Türkiye’nin iç siyasetini ve Suriye’yi daha fazla konuşacağımız bir döneme de girmiş olduk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti Genel Başkanı olmasıyla oluşturulan MKYK birçok kesimde bazen sesli bazen de sessiz tepkilere neden oldu. Yeni MKYK Taltif mi? Azil mi? derken Pazartesi ise Ak Parti MYK’sı açıklanacak. MYK’nın açıklanması sonrası ise Bakanlar Kurulunda revizyon gündeme gelecek. Bu da haliyle Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 seçimlerine nasıl gireceğinin de anahtarı olacak. Zira 2019’da Mahalli seçimler, Parlamento ve Cumhurbaşkanı seçimleri tüm partiler için şuan muamma.

Bu yeni dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak partinin başına geçmesiyle belki de ilk defa parti içerisinde küskünler hareketini de görebilmemiz mümkün gibi duruyor…

Bu dönemde vatandaşın ekonomik talepleri, İdam beklentisi, PKK’nın tamamen yok edilmesi, FETÖ ile ilişkileri bulunan Siyasilerin siyasetten temizlenmesi hareketi gibi birçok konusu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük sınavlarından bir tanesi de Suriye ve DEAŞ terör örgütü olacak…

Bizim ise bu Mübarek Ramazan ayında Rabbimize duamız; Türkiye’ye yar ve yardımcısı olması…

Orhan SARIKAYA

 
Recep YAZGANRecep YAZGAN