Fikir
Giriş Tarihi : 08-05-2017 11:19   Güncelleme : 08-05-2017 11:19

‘Dava Adamı’ vaktin varsa şu yazıyı okur musun?

Siyaseti hayatına alan iki tür angaje profil vardır. “Angaje” diyorum çünkü oy verip hayatına devam eden makul çoğunluktan söz etmiyorum. Angaje destekçiler/muhalifler gününün kayda değer bir bölümünü siyasi analizler ve siyasete dahil olarak harcayanlardır.

‘Dava Adamı’ vaktin varsa şu yazıyı okur musun?

Birinci tür angajeler tırnak içinde “samimi” denilenler. Yani desteklediği parti yahut kişi iktidara gelince kendi alanına çekilip işine gücüne bakanlar. Bir kriz olursa çıkıp izah ederek kriz anında desteklediği görüşün yanında durup ona göre tavır sergileyenler. Bir ideal uğruna desteklemişlerdir ve iktidar olunca kendi sivil hayatlarına geri dönüp fikrileri doğrultusunda hizmet ederler.

İkinci tür angajeler ise tırnak içinde “Arkaya Takılanlar” olarak bilinir. Arkaya takılanları fırsatçılarla karıştırmamak lazım. Fırsatçı adı üstünde fırsatçıdır, parasına bakar. Telifine, kitap satışına, TV programına bakar o. TRT’de yapımcı olur, köprü yapar, altgeçit, AVM, toplu konut gibi şeyler yaparlar, ihalesine girer, işine bakar. Arkaya takılanın birinci derdi bunlar değildir. Bunları yapmaz demiyorum yapar ama asıl derdi başkadır. Dert iktidar sahibi olmaktır aslında. Yine tırnak içinde “Dava Büyüğü” dedikleri sandığa gitse Haydar Baş kadar oy alır taburelerde marjinalleşir ölür giderler. O zaman iktidara gelme ihtimali yüksek olan bir figür ya da hareketin arkasına takılırlar. Buna da dava derler.

Müşahhas bir örnek üzerinden devam edelim ki izaha muhtaç boşluklar kalmasın.

Arkaya takılanlar, mesela Erdoğan’ı desteklerler. Çünkü iktidar ihtimali yüksektir. İktidara gelince işte içten içe bir huzursuzluk belirir ve anksiyete biriktikçe kayık sallamaya başlar. Bir kaygı hali bünyeyi ele geçirir ve tipik panikatak belirtileri baş gösterir ve an gelir; kavga başlar çünkü iktidarda payı olduğuna inanır. Şimdi yıllarca “dava” dedikten sonra kalkıp açıkça “Benim de payım var, benimle de iktidarı paylaş” diyemeyeceği için, altına leş gibi nefsani mesajların gizlendiği özlü sözler uçururlar havaya.

“ERDOĞAN İSTİŞARE ETMİYOR”

Anlamı: “Erdoğan bana sormuyor, bana danışmıyor. Ben de iktidar adına konuşmak istiyorum.” 

“KİŞİLER FANİ DAVA BAKİ”

Anlamı: “Erdoğan ölümlü, biz kalıcıyız. Hiçbir fani, fanilikten söz ederken kendi faniliğini kastetmez. Açıkça kendi faniliğinden söz edebilecek kadar nefsini terbiye etmiş bir adamın ilk terk ettiği riyakârlık, ‘Kişiler fani dava baki’ mısrasıdır.”

“TASFİYE EDİLİYORUZ”

Anlamı: “İktidarda isteğimiz alanı tanımlayamadık toplanın da tehdit edelim.”

Siz kimsiniz? Sizi kim tasfiye ediyor? Nereden tasfiye ediliyorsunuz? Bir yerleri mi ele geçirmiştiniz çaktırmadan. Öyle ya tasfiye ediliyorsanız demek ki bir yerlerde söz sahibi olmuşsunuz. Mesela bak FETÖ’cüler tasfiye ediliyor. Sizin de mi alanınız vardı? Yok bir yerileri ele geçirmemiş, bir alanı istimlak etmediyseniz tasfiye de edilemezseniz panik yapmayın. Mesela beni dünyanın hiçbir iktidarı hiçbir yerden tasfiye edemez; çünkü benim istimlak ettiğim hiçbir alan yok. Metrobüslere, vapurlara biniyorum ve şu ana kadar hiç kimse karışmadı bana. Yetimlere sahip çıkabiliyorum, tefsir ve hadis dersleri devam ediyor. Erbil’e de gidiyorum Endonezya’ya da...

Evet Cem Küçük senin ortadan kaybolmanı isteyebilir; çünkü şeytan ilk insandan beri vesvese verirken herkese söylediği gibi, “Onlar var diye seni sevmiyor Erdoğan, onlar giderse sen tek kalırsın seni mecburen sever sen en güçlü olursun” demiş olabilir. Bunu herkese söylüyor şeytan ve muktedirlerin etrafında dönen kavgaların tamamı bu vesveseyle başlar zaten. Yusuf Suresi’ni tekrar tekrar okumak lazım. Cem Küçük ya da “Reis’i en çok biz seviyoruz, siz hainsiniz” diyenlerin hemen hemen hepsinin hava gibi su gibi sataşacak düşmanlara ihtiyacı var. Çünkü bir insan düşmanın olmadığı bir yerde, ne kadar cesur ne kadar savaşçı ne kadar önemli olduğunu başka nasıl gösterebilir ki?

Benim şaşırdığım şey sen kalkıyorsun; tarihi olmayan, entelektüel altyapısı olmayan, başı sonu belli tutarlı bir idealler bütününü kapsamayan, geçen sabah aniden ortaya çıkmış ve birkaç gün sonra da yok olacak konjonktürel yani günübirlik aksiyonları güya “Dava Adamı” olarak niye bu kadar köpürtüyorsun? Neyin numarasını yapıyorsun anlamadım ki. Yoksa senin de şov yapmak için hayali düşmanlara ihtiyacın mı var? Pelikan en çok senin tezgahına kanat çırpıyor olmasın sakın. “Dava” dedin diye soruyorum; çünkü senin şu anda sergilediğin dava adamlığına denk gelecek bir modeli İslam tarihinde göremedim ben. Benim cahilliğimdir o ama ben bilmiyorum.

Dava diyorsan eğer ve samimiysen bak dikkatini vermen gereken bir dert şurada; ABD Dışişleri Bakanlığı Danışmanı John Sitilides, ‘’Amerika’dan baktığımızda benim endişelendiğim konu, Türkiye’nin tekrar bir araya gelemeyecek kadar siyasi açıdan bölünmüş olması. Bu siyasi bölünme Türkiye iç politikasını önümüzdeki dönemlerde daha da istikrarsız bir hale getirme potansiyeli taşıyor.” diyor. İlgini çekiyorsa eğer memleketin böyle dertleri var, çare olmayorsan bile su taşıma şu değirmene yeter.

“O ADAMIN ERDOĞAN’IN YANINDA NE İŞİ VAR”

Anlamı: “Onunla paylaştığı iktidarı benimle niye paylaşmıyor? Herkesi uçağa alıyor beni niye almıyor? Tamam Cemil Barlas olsun ama Ben de olayım o dairede. Mesele Cemil Barlas’ın orada olması değil; mesele ‘Ben niye yokum’ meselesi...”

Herkes olacak Erdoğan’ın yanında herkes. Masonlar olacak, WASP olacak, İslamcılar olacak, sermaye olacak, Kürtçü Kürtler olacak, Türkçü Türkler olacak, Hıristiyanlar olacak, Müslümanlar olacak, İrancılar olacak, liberaller olacak, sosyalistler olacak, Avrasyacılar olacak, NATO’cular olacak... Hepsi olacak hepsi... Sen delirdin mi, numara mı yapıyorsun? Erdoğan dernek başkanı değil bu gezegenin en büyük ülkelerinden birinin Başkanı... Ne konuştuğunun farkında mısın... Tabii ki etrafında sadece Türkiye’nin değil dünyanın bütün kesimlerinden insanlar olacak…

Ve... Ve... Bir tek sen olmayacaksın. Gönüllü olarak uzak olacaksın. Elinin tersiyle itmeyeceksin ama, kibir yapmayacaksın yani, kibarca uzak kalacaksın. Erdoğan’ın iktidarına dua edeceksin, destek olacaksın, yalancılara, iftiracılara göğüs gereceksin cevap vereceksin. Erdoğan’ın önünü açacaksın, onun başına dert olmayacaksın. Uçakta senin zırlamanlarını sordurmayacaksın, vaktini boşa harcamayacaksın. Talep etmeyeceksin, sana davet gelirse korkacaksın, “Eyvah” diyeceksin. “Eyvah, ben Erdoğan’ın beş dakikasını alırsam ümmeti Muhammed’e borçlanırım, o borcu ödeyecek hizmet edemem, Erdoğan benimle görüşmesin kalan vakitte dinlesin” diyeceksin. Senin yüzünden Erdoğan’a laf geldimi kendini ortaya atıp suçu üzerine alacaksın, matadoru korumak için kırmızı örtü sallayan dava arkadaşları gibi dikkati üzerine çekip liderini rahatlacaksın. Dediğim gibi sen sürekli “Dava adamıyım” diyorsun da ben o yüzden söylüyorum bunları yoksa başka derdim yok.

Dava adamı, Erdoğan zaten senden değil mi? Tamam işte; Erdoğan’ın kendi varlığı senin varlığın demek değil mi?

ÖYLE DEĞİL MİYDİ “DAVA ADAMI…”

Erem Şentürk / Diriliş Postası

adminadmin