Genel
Giriş Tarihi : 22-09-2017 14:43   Güncelleme : 22-09-2017 14:43

Sağlıkta ne oldu!

Türkiye 2002’den 2012’ye kadar Sağlıkta Dönüşüm Programı ile önemli bir sağlık reformu gerçekleştirdi.

Sağlıkta ne oldu!

Kamu hastanelerinin birleştirilmesi, kamu sağlık sigortalarının birleştirilerek, standardize edilmesi, aile hekimliği sistemi gibi birçok yeni uygulama pilot çalışmalar üzerinden genelleştirildi.

Bu başarılı reform süreci bebek ölüm hızı, doğuştan beklenen yaşam süresi, enfeksiyon hızları gibi temel sağlık göstergelerine çok olumlu yansıdı. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’nin bu başarısını yakından takip etti ve “best practice” olarak diğer ülkelere tavsiye etti.

Bu sadece profesyonel kuruluşların gördüğü bir başarı değildi. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yaşadığı, memnun olduğu ve oylarıyla takdir ettiği bir icraattı. Elbette eleştirilebilecek yönleri vardı, fakat, özellikle vatandaşlar için,  kazanımları çok daha fazlaydı. Sağlıkta dönüşümün çatısı 2011 yılında, 663 sayılı KHK ile çakıldı. Sağlık Bakanlığı ve Taşra Teşkilatının yeni yapısı reformların öngördüğü değişimi güçlendirecek şekilde tasarlandı. Aslında bütün hazırlık bunun içindi. Strateji belirleyen, planlayan, ruhsatlandıran ve denetleyen bir Sağlık Bakanlığı… Sağlık hizmetlerini veren, profesyonel yönetici sorumluluğunda özerk bağlı kuruluşlar…

KHK, merkezi yapıda, temel sağlık hizmetlerini, kamu hastane hizmetlerini iki ayrı özerk bağlı kurum olarak düzenlerken, taşrada Sağlık Müdürlüklerinden, sadece kamu hastanelerini, genel sekreterlik olarak ayırdı. Fakat daha sonra, yapılan yeni bir düzenleme ile temel sağlık hizmetleri Halk Sağlığı Müdürlükleri şeklinde ayrıldı. Böylece üçlü yapı ortaya çıktı. Bir anlamda Sağlık Bakanlığının içi boşalmıştı. Başka bir anlamda Sağlık Bakanlığı ağırlıklarını atmış ve strateji belirleme, hizmet standartlarını geliştirerek, denetleme gücünü kullanmak için fırsat yakalamıştı.

Devrettiği icra gücünün yerine, planlama ve denetim gücünü ikame edecekti. Kamu Hastane Birlikleri,  Türkiye’ye özgü kamu tedavi hizmetleri yönetim modeliydi. Fakat model değişik nedenlerden dolayı geliştirilemedi. Belki pilot uygulamalardan sonra yaygınlaştırılsaydı, sistem kaizen anlayışıyla geliştirebilinirdi. Çatı su almaya başladı. Tamir mi edilmeliydi, yoksa çatı değişilmeli miydi? Karar yapıcılar değişilmesini daha doğru buldular. Yapılan yeni değişiklikle, kamu hastaneleri birimi ve halk sağlığı birimi, Bakanlık içerisinde genel müdürlük olarak, sağlık müdürlüklerinde ise başkanlık olarak korundu. Özellikle il düzeyinde kamusal sağlık hizmetlerinde yönetim birliği sağlanmış oldu. Görev tanımlarının esasında bir değişim yok, sadece mesul oldukları sorumlular değişti. Sorumlu yönetici ve performans düzenlemesi devam ediyor, üstelik sağlık müdürlerini de kapsadı. Böylece sağlıkta sorumlu yöneticilik gelişmiş oldu. Peki, ne değişti?

Aslında değişim daha çok yönetim felsefesinde ortaya çıktı. Kamusal sağlık hizmetlerinin özerk kamu kuruluşları tarafından verilmesi felsefesinden vazgeçildi. Planlayan ve denetleyen Sağlık Bakanlığı felsefesinden,  icra eden Sağlık Bakanlığı felsefesine geçildi. Daha önceki yasal düzenlemede Hastane Yöneticisi olmak ve Genel Sekreter olmanın şartları arasında Lisans mezunu ve sektör deneyimi olmak yeterliydi. Genel Sekreterlik ve Hastane Yöneticiliği kaldırıldı. Böylece, profesyonel yönetim felsefesinden, mesleki yönetim felsefesine dönüldü.

Kaos teorisi, olayların gelişmesinde başlangıç şartlarına hassas bağlılık olduğunu söyler. Başlangıç şartlarındaki en küçük değişikliğin olayları çok farklı noktaya sürükleyeceğini ifade eder. Kamu sağlık hizmetlerinde yazılı düzenleme olarak ortaya çıkan küçük, fakat felsefik köken açısından önemli değişikliklerin kamu sağlık hizmetlerini nereye götüreceğini izleyip göreceğiz.

Dileğimiz yeni bakanımız Sayın Dr. Ahmet Demircan’ın başarılı olması ve sağlık sisteminin vatandaş ve sağlık çalışanları açısından daha güzel yerlere gelmesidir. Hayırlı olsun…

Sedat Bostan / Günebakış

adminadmin