Amerika Saddam’ı yok etmeye karar verdiğinde Irak’ta bir tarikatı ele geçirir.
Tarikatın başındaki kişi aşırı Saddamcıdır, keza müritleri de öyle. Saddam’ı o kadar çok kuşatırlar ki yatak odasının dahi bütün bilgileri anında Amerikalıların elindedir. Çünkü Saddam’ın karısı ve oğlu da bu tarikatın üyesidir. Amerika Irak’ı işgal ettiğinde aslında içteki işgali tamamlamış sadece dıştan ülkeye conilerin girmesi kalmıştı. Amerikan askerleri hiçbir ciddi direnişle karşılaşmaz, dünya kamuoyu Bağdat’ta şiddetli çatışmaların olacağını çünkü saray muhafızlarının Saddam’a bağlı iyi yetişmiş askerler olduğunu biliyordu. Ama coniler Bağdat işgalinde de hiçbir direnişle karşılaşmaz. Saddam tek başına kalır. Çünkü o saray muhafızları ve komutanları da Amerika’nın kurdurduğu tarikatın üyeleri idi ve tarikat lideri Amerikalılara karşı çıkılmaması yönünde fetva vermişti. Yani Amerika yine dini Tarikat ve cemaatler i kullanarak Irak işgalini halletmişti. Aynı senaryo Arap baharı safsatası ile diğer Arap ülkelerinde de başarıyla gerçekleştirilmiştir.
ERDOĞAN KUŞATTILAR VE YALNIZLAŞTIRDILAR
Sıra Türkiye’ye gelmişti. Planlar çok önceden yapılmış tv kanalları ele geçirilmiş buralardaki dizilerde başına her türlü kötülük geldiğinde bile sadece Allah (c.c.) yalvaran mağdurlar dizilerde boy gösterir ve sonunda o mağdura kötülük yapanın başına mutlaka bir bela gelir. Bu diziler aslında Müslümanların bilinç altına birisi veya birileri size kötülük yapsa bile siz karşı koymayın, dua edin Allah (c.c.) onun cezasını verir duygusunu işleyerek uyuşturması. Bir taraftan bunlar yaşanırken, yazılı basın gazete, kitap, dergiler bedava veya çok cüzi paralarla halka dağıtılmaya başlanır. Geriye siyasi ayak kalmıştır. Birçok partiyi ele geçirmeyi denerler. En uygunu yeni kurulan ve halkta karşılığı olan, sevilen bir lideri olan AK Parti ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı amaçlarına alet edebilecekleri en uygun kişi olarak seçerler. Yazılı ve görsel basında muhterem hocaefendi imajı ile hain parlatılıp halk arasında sempatisi artırılırken AK Parti ve lideri ne o kadar kuşatırlar ki, devlet işleyişinde perde arkasında hep bunlar vardır. İhaleler, üst düzey bürokrattan tutunda en alt kademede tain ve işe almalarda ve söz sahibi olurlar. AK Parti’yi ve onun liderinin kuşatma o kadar ileri gitmiştir ki sosyal medyada kurdukları sahte hesaplarla Erdoğan’ın gizli kalması gereken görüşmelerini dahi ifşa ettikleri gibi, bir dönem başbakanı ve oğlunu tutuklamaya bile kalkarlar.
Recep Tayyip Erdoğan’ı o kadar kuşattılar ve yalnızlaştırdılar ki Erdoğan bir demecinde, ‘FETÖ ile mücadelede en yakınındakileri dahi inandıramadım’ der.
Artık cumhurbaşkanı kuşatılmış devlet ele geçirilmiş Son Darbe ne zaman vurulacak bu düşünülmeye başlanmıştır.
Fakat unuttukları bir lider daha vardı. O da Devlet Bahçeli idi. Bahçeli 2004 yılında Cumhurbaşkanı, Hükümet, Genelkurmay ve generaller ile rektörlerde dahil olmak üzere toplam 4000 kişiye mektup göndererek bu tehlikeyi anlatmaya gayret etti. Sürekli FETÖ ile mücadele halinde oldu. Hedef seçildi. Çok ağır eleştiriler, çirkin kampanyalarla karşılaştı. Ama o ülkesi ve milleti için hiçbir fedakarlıktan kaçmadı. Halkı ve hükümeti sürekli uyardı.
BÜTÜN OYUNLARI BAHÇELİ BOZDU
15 Temmuz akşamı hainler son bir çırpınış olarak sahneye çıktılar. Onları yöneten üst akıl da o saatte darbe olamayacağını biliyordu. Ama darbe olmazsa iç karışıklık çıkarmaya yönelik senaryoyu ortaya koydular. Yine Bahçeli karşılarına dikildi geçmişte yapılan bütün siyasi eleştirileri, olumsuzlukları bir kenara bıraktı. Her ne kadar Cumhurbaşkanı siyasi rakibi ise de aynı zamanda Cumhurunda başı idi. Bahçeli Cumhur diz çökerse devlet diz çöker anlayışıyla hareket ederek Cumhurbaşkanının yani devletin yanında yer almış, ülkemizi, devletimizi, milletimizi büyük bir tehlikeden beraber çıkarmışlardır.
Bütün bu tehlikeleri çok önceden görebilen, partisini bölmelerine rağmen, şahsına çok büyük karalama kampanyaları yapmalarına rağmen, bu gerçeklerden şaşmadan dimdik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yanında yer alan Bir lider olarak mecliste çok daha güçlü olmayı hak ediyor.
Cumhurbaşkanının yalnız kalmaması için güçlü cumhurbaşkanı, mecliste ise güçlü bir Devlet Bahçeli’ye bu ülkenin ihtiyacı ve zorunluluğu vardır kanaatindeyim.