Tutuyoruz seni ey Oruç!

Seher vakti serinliğinde cennet kokusuyla geldin üzerimize… Günlük koşuşturmacalarımız arasında kaybolmuşluğumuza ve tüm surat asıklığımıza rağmen bize gülümseyerek…

Hoş geldin ey Ramazan!

Biz de önce Ramazana sonra da çevremize gülümseyerek başlıyoruz… Bismillah Ramazan…

Yüzümüzde beliren tebessümümüz ile kalbimize dokunuyor, vahyin dirilten soluğunu içimize çekmemize vesile olan bu aya hürmet ediyoruz. Yitirdiğimiz insanlığı, merhameti, şefkati hatırlıyor, başkalarının yaralarını saramadığımız gibi kendimize oluk oluk yaralar açtığımızı görüyoruz. Kapanması zor fakat imkansız olmayan yaralar…

Eski Ramazanlar diye söze başlamayacak, hep hasretle yad edilen geçmiş Ramazan günlerine selam durmayacağım bu kez ben. Ezber bozuyorum.

Esas duruşumuzu gösteriyoruz bu sıcak temmuz günlerine… Tuttuğumuz orucu sıkıca tutuyor, hiçbir termometredeki sıcaklık derecesinin bizi yıldırmasına müsaade etmiyoruz. Bu ayın bereketinden ille de faydalanmak, bereketlenmek istiyoruz.

Bismillah diyor ve oruçlarımızı Allah´a ısmarlıyoruz.

Aç kalıyor midelerimiz kalplerimiz çokça doyarken… Sahi doyurabiliyor muyuz?

Aç kalmak dışında Ramazanı yaşayabiliyor muyuz?

Uykumuzun en tatlı yerinde Ramazan davulcuları ile uyanıyor, kızmıyor ve hatta tebessüm ediyoruz. Başka zaman karşılaşıp da takıldığımız ters insan davranışlarını görmezden geliyor, orucun bize giydirdiği anlayıştan elbisemize sıkıca sarılıyor, hep üstümüzde kalsın istiyoruz.

İftar vakti top sesi karışıyor ezan sesine, ezan sesine dua sesi…

Besmele çekip hamd ediyoruz suyumuzu yudumlarken geride başarıyla bıraktığımız her bir Ramazan gününe… Çokça şükrediyor ve hiç de hayıflanmıyoruz.

Tutuyoruz seni ey oruç sen de tut ellerimizden!

Sen de bizleri hoş bul, hoş buldukların arasına al bizi ey Ramazan…