Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 06-05-2020 13:23   Güncelleme : 06-05-2020 13:23

Yeni Bir Sistem Ve ‘Yenilmişlerin’ Düzeni

Yeni Bir Sistem Ve ‘Yenilmişlerin’ Düzeni

1840-1940 tam yüzyıllık bir dönem. Bu topraklarda geçen en muhataralı, en sancılı,  en uzun yüzyıldır. Bu yüzyıl ‘batılılaşma’, ‘garplılaşma’, ‘yenileşme’ yer yer ‘modernleşme’ vs yöntemlerle  ayakta kalma mücadelesi verilen bir dönemi kapsar.

Bu dönem,  bütün  medeniyet tarihimizin en kritik dönemini/ dönemecini  teşkil eder. Aydınımızda bu yüzyıllık dönemde, hakim olan ruhun tam adını koymadan dünü de, bugünü de anlayamayız. O dönem aydınlarına hakim olan ruhun psikolojik arka planına vakıf olmadan, diğer meselelerimize  isabetli bir teşhis koyamayız.

Peki neydi o ruh?

O ruh; sarsılma, savrulma neticesi oluşan bir gayri tabi hal idi. Arızi bir durum, adeta patolojik bir halet-i ruhiye  idi. Yaşananlardan; siyaset, bilim, maarif vs başta olmak üzere günlük hayata yansıyanlar, bir sarsılma ve savrulma neticesi oluşan ‘aşağılık’ duygusunun eseri idi. Çıkış ve çözümü kendinde çaresizliğe dönüştüren bir savrulma idi bu durum!. Bizi bütün bir alemde var eden ‘ İslam medeniyeti’, bu dönem aydınının zihniyet dünyasında bulunmamakta idi. Lügatlerinden böyle bir geçmiş ve kimlik aidiyeti çıkarılmıştı!.

Dönem aydınları tüm uygulamalarında çözüm, çare ve hatta çaba  üretmekte kifayetsizdiler. Kendilerinde hazır, taklit reçeteye sarılan bir psikolojinin izlerini görmek mümkün idi. Tabiatı gereği bir düşünce üretmesi de mümkün değildi bu zihin halinin.  Kaybettiği kimliğini, dehlizlerde, taklit bataklığında arayan, kendilerini ‘kültleştiren’ bir düşünce hakim olmuştu bu kesimde.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN