Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 07-06-2021 11:00   Güncelleme : 07-06-2021 11:02

Hepimiz “İnsanız” Oysa

Hepimiz “İnsanız” Oysa

Ne oldu, nasıl oldu, ne zaman oldu” sorularına vereceğimiz cevaplar izahı çok uzun; kişiye, konuma, aldığı eğitime, sosyo ekonomik duruma bağlı olarak değişmekle birlikte toplum içinde yaşıyor olmamıza rağmen birbirimizi “insan” olarak görmeyi bırakalı epey zaman oldu sanırım.

Zira bugün hemen her birlikteliğin temelinde adına “sevgi” denen ve öyle olduğuna da “yazık ki inanılan” bir beklentiler yığını var. Beklentiler karşılanmadığı, yüklenen anlamlar yerine oturmadığı, o beklenti kumaşından biçilen elbiseler dar veya geniş geldiği zaman da karşımızdakine karşı empati duygumuzu anında yitiriyor, tırnaklarımızı çıkarıyor ve insan değil imkân gördüğümüz muhatabımızı gözünün yaşına bakmadan kaldırıp atıyoruz.

Böyle olunca da sarf edilen onca sevgi sözcüğü, yakıştırılan onca sıfat, karşılıklı hak hukukun yerinde tabi ki yeller esiyor. Çünkü kullanılan onca sözcüğün, yakıştırılan onca sıfatın, ortaya konulduğu sanılan onca duygunun kaynağı aslında “kalp” değil, çıkarlarımız ve kendimizden bile özenle sakladığımız “riyakarlığımız” oluyor.

Bu gözlük ve algıyla bakalım topluma;

Bugün bir avukat, davasını aldığı müvekkilinin “suçlu mu suçsuz mu olduğuna bakmadan” onu sadece para kazanabileceği bir araç olarak gördüğü için üzerine giydiği cübbenin omuzlarına yüklediği “amasız” adalet yükünü, bu yükün vazettiği vebali umursamıyor. Onun için müvekkilinin haklı ya da haksız olması değil, müvekkilinin taahhüt ettiği süfli çıkarlar ön planda olduğu için de “amasız” olması gereken adalet “koşullu” hale geliyor ve ortaya alkışın iki elle çalınabileceği gerçeğinden çok uzakta; söz konusu avukat, ısrarla alkışın tek elle çalındığını ispatlamak için aylarca bazen ise yıllarca yürek teri döküyor.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN