Geçen yıl şirketleşmeyle başlayan süreci hatırlıyoruz.
Çok iddialı sözler.
Pahalı transferler.
Lüks harcamalar.
Bir havalar bir cıvalar.
Sonra...
Sahaya bakıyorsun.
Futbolun ana ilkesi mücadele kavramından uzak generaller topluluğunun sahada yürür halleri.
Rakibi küçümseme halleri...
Biz bu ligin çok üstündeyiz falan filan.
Sonra...
Tat vermeyen futbol, bir türlü oturmayan takım.
Basit puan kayıpları...
Hiçbir finali kazanamama...
Sonuç, elde var hüzün.
Sonra...
Geldik bu yıla.
Yeni hoca, yeni oyuncular.
Peki sahada değişen bir şey var mı?
Yok.
Aynı tas aynı hamam.
Mücadele gücü düşük bir görüntü.
İlyas Kubilay varsa iyi yoksa elde var sıfır.
Geçen üç maça baktığımızda geçen yıldan farklı pek bir şey yok.
Böyle giderse sezon sonunda da değişen bir şey olmayacak.
Yüksel Yıldırım ise harcadığı paralarla kalır.
Oyuncular attıkları hava cıvayla.
Biz de yaşadığımız hayal kırıklıkları ve hüzünlerle.
Biz testi kırılmadan uyaralım.
Bu oyuncu grubu geçen yılı gözlerinin önüne getirsinler.
Öyle beylik laflarla biz büyük takımız, biz şampiyon olacağız, biz bu ligin çok üzerindeyiz teranelerini bir kenara bıraksınlar.
Bıraksınlar da sahada işlerini yapsınlar.
Koşsunlar, mücadele etsinler, aldıkları paranın hakkını versinler.
Formanın hakkını versinler.
Onlar bunu yapsın ki sezon sonunda bize yine hüzün kalmasın.
Başyazı