FETÖ’nün baskıları, zulümleri devam ediyor.
En fazla şikâyet üniversitelerden geliyor.
Türkiye’nin her yerinden bize ulaşanlar mağduriyetlerini dile getiriyorlar.
Basına akseden, “Mahkeme Üniversiteye Dil Dersi Verdi” haberi, üniversitelerdeki kayırma ve kollama işinin hangi seviyeye ulaştığına çok acı ve komik bir şekilde ortaya koyuyor.
Yardımcı doçentlik Sınavında 60 puan alarak başarısız olan öğretim görevlisi “Sınav sonucunda başarısız sayılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu, TED Ankara Koleji mezunu olduğu, yabancı dil sınavında 80 sorudan 73’ünü doğru yaparak A aldığını, bu sınavda başarısız olmasının mümkün olmadığını” gerekçe göstererek rektörlüğe itirazda bulundu.
Rektörlük, “Sınavda herhangi bir maddi hataya rastlanılmadı” diyerek yanlışı görmemekte ısrarcı oldu.
İdare Mahkemesi, sınavın incelenmesi için bilirkişi heyeti atadı. Bilirkişi heyetinin hazırladığı rapor doğrultusunda karar veren İdare Mahkemesi, sınav ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verirken, karar metninde ise üniversitenin hazırladığı cevap anahtarının yanlışlarla dolu olduğuna vurgu yaptı” ve davacıyı haklı buldu.
Üniversite davayı temyiz ve istinafa taşıdı.
Neden temyiz?
Çünkü Sınava giren 60 kişiden 16’sının başarılı;
Kim bu 16 kişi! Kimin nesi ortaya çıkmasından endişe ediyorlar da ondan.
Üniversitelerdeki bu kayırma faaliyetlerinin evveliyatı var;
SÖZDE PROFESÖRLERİN GEÇMİŞİ ARAŞTIRILMALIDIR
Bugün Profesörlük yapanları bir yeterlilik sınavına tabi tutalım ve gerçeği görelim.
Nasıl Profesör olmuşlar, hangi illiyet, iltisak ve irtibatlarla yetersizlikleri, sahtecilikleri örtbas edilmiş..
Evrakta sahtecilik yaparak başka bir anabilim dalında doktora yaptığı halde başka bir anabilim dalından doçentlik başvurusu yapan ve açılan davalardan zaman aşımından kıl payı kurtaran, “sahtekârlıkta zaman aşımı olmaz” itirazı ise mahkeme tarafından Üniversitelerarası Kurulun kararının üzerinde karar olmaz diye ret edilen, esastan değil usulden aklanan profesörlerin cirit attığı üniversitelerden bahsediyoruz;
Aklama temizleme görevini üstlenen Üniversitelerarası kurul suçu sabit görmesine rağmen, üzerinden çok uzun zaman geçtiği diyerek ünvanın geri alınmasının doğru olmayacağı kararını nasıl verildi?
Peki, ikinci “Sahtelikte zaman aşımı olmaz” itirazı nasıl örtbas edildi?
Üniversitelerimizde, doktora dersi veremeyen, profesör atama yeterliliği olmayan, yüksek lisans tezlerine danışmanlık yapamayan, Akademik teşvik puanının sıfır olan, başka bir üniversiteye profesör olarak atanması mümkün olmayan profesörlerimiz varken nasıl bir FETÖ temizliğinden bahsedebiliriz?
Üniversitelerde, FETÖ ile illiyeti, iltisakı ve irtibatı kesin olanların almış oldukları unvanların nasıl alındığına yönelik araştırma yapılmayacak mı?
Yapılacaksa görülecektir ki,
Kayırmacılığın evveliyatı var ve zamanında FETÖ tarafından korunup kollananlar şimdi bunun diyetini ödüyorlar.
Ödemek zorundalar çünkü bunu yapmazlar liyakatsiz bir şekilde aldıkları unvanlarına zarar gelebilme tehlikesi hala daha mevcuttur.
Üniversitelerdeki yolsuzluk, sahtekârlık ve FETÖ yuvalanmaları hakkında gelen şikâyetleri, bize gelen bilgileri, belgeleri, iddianameleri değerlendirmeye tereddütsüz haberleştirmeye devam edeceğiz.
Başyazı