Biraz başa saralım hikâyeyi.
Yıl 2000. Rektör Osman çakır, 297 oy alıyor, Ferit Bernay 71.
Zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, o çok demokrat kişiliğiyle Ferit Bernay’ı rektör olarak OMÜ’ye atıyor ve tam sekiz yıl Ferit Bernay zulmü bu üniversitede hız kesmeden sürüyor.
Atılan yüze yakın akademisyen, yüzlerce dava açılan öğretim üyeleri Ordu, Sinop, Amasya’da ilçe ilçe sürgün yiyen idari personel. Tam sekiz yıl ki bunun altı yılı da Ak Parti iktidarında Ferit Bernay ve ekibi 28 Şubat zulmünü hiç hız kesmeden OMÜ’de uyguladılar.
Yıl 2008 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu sefer 227 oy alan Ferit Bernay’ın adayı Murat Aydın’ın yerine, seçim öncesi Said Bilgiç’le ittifak yapan Hüseyin Akan’ı 186 oyla rektör yapıyor.
Rektör Akan da Said Bilgiç hocayı kendisine personelden sorumlu rektör yardımcısı yaptı.
İlk dört yıl kısmen de olsa Ferit Bernay döneminde mağdur olanlar OMÜ’ye geri döndüler.
İdari ve akademik görevlerle iade-i itibar yapıldı.
Rektör Akan, ilk döneminde kendisine destek veren STK’lara da özellikle Eğitim Bir Sen’le, OMÜDER’le iliklerine önem verir gibi davrandı hatta ikinci dönem birlikte yöneteceğiz demeyi de ihmal etmedi.
İlk dönem Akademik ve İdari personelle pek sıkıntı yaşamamaya gayret etti bunun neticesinde de 2012’de yapılan seçimlerde en büyük rakibi olan ve aynı zamanda YÖK üyesi de yaptığı Said Bilgiç’e yaklaşık seksen oy fark atarak tekrar rektörlük koltuğuna oturdu.
OMÜ’nün felaketi de Akan’ın bu ikinci döneminde oldu.
Rektör Akan, kimseyle istişare etmez oldu.
Aklına eseni yapan, en yakın yol arkadaşlarını bile aşağılayan, küçümseyen bir tavra büründü.
Rektörlük makamını asıp kesmek için kullandı.
Çok mecbur kalmadıkça ne fakültelere uğruyordu ne de öğretim elemanlarının sorunlarıyla ilgileniyordu.
Yaptığı her konuşmada ya YÖK’ü ya MEB’i ya da akademisyenleri suçluyordu.
AK Parti’yi ve siyasetçileri ise kendine muhatap bile kabul etmedi.
Her konuşması muhatabını aşağılayıcıydı, her uygulamasından ya akademisyenler ya da idari personel huzursuz oluyor, bu durum kendisine iletilince umursamıyor, işi yardımcılarına havale ediyordu.
Aklına estikçe idari personeli 13 B’yle oraya buraya savurdu.
OMÜ’deki yetkili sendika Eğitim Bir Sen’i makamına bile kabul etmediği gibi üyelerine de mobbing uyguladı.
Onursal Başkanını önce Çarşamba’ya sonra Vezirköprü’ye ve Kavak’a sürdü. Sendika temsilcilerini sürekli yer değiştirtti.
Yetkili sendika olarak OMÜ’yle yapılması kanuni olan ve karşılıklı imzalanan çalışanların lehine alınan kararların hiç birine uymadı.
Milliyetçi – muhafazakârları Akan’ın zulmünden nargile arkadaşları, DOST’ları bile kurtaramadı.
17-25 Aralık operasyonlarından sonra FETÖ’nün iç tehdit olarak kabul edilmesinden sonra mevcut genel sekreterin yerine FETÖ şaibesi ayyuka çıkmış, bir akademisyeni görevlendirerek FETÖ’yle mücadele yerine adeta onların önünü açtı ve bir de bu şahsı burada kadrosu olmamasına rağmen Rektör Yardımcısı yapmak için uğraştı.
Genel sekreter olarak görevlendirilen kişi ise görev yaptığı iki yıl boyunca kardeşlerini OMÜ’ye akademisyen yaptı. Abla FETÖCÜ’yü de Sivas’tan OMÜ’ye aldırdı. Bazı FETÖCÜ’lere kaymak kadro vermeye çalıştı. Ama OMÜ’yle hiç ama hiç ilgilenmedi. Ve kadrosu olan YTÜ çekti, gitti.
Yine Ferit Bernay döneminde en azılı KESK üyeleri ya rektör yardımcısı ya da dekan yapıldı. Bölüm başkanı yapıldı, üst akademik ve idari görevlerle eski itibarlarından daha çok itibara sahip oldular. Ve tüm bunların faturası da son iki yıl kendisinin yardımcılığını yapan rektör adayı Şenol Eren’e çıkarılmasına neden oldu ve Şenol Eren beklenenden az oy alarak seçimi kaybetti.
Akan’ın yanlışlarını çok yazdık, çok çizdik. Ama o yazılanların doğru ya da yanlışına bakmadı; Onun derdi bu bilgiler Recep Yazgan’a nereden, kimden gidiyordu.
Dönem dönem farklı günah keçileri buldu, onları cezalandırdı.
Daha yazacak çok şey var.
Akademisyenlerden, idari personellerden çok bilgi geliyor ama çok uzatmaya artık gerek yok.
OMÜ Samsun’un markası olarak hepimizi çok ilgilendiriyordu ama OMÜ Hüseyin Akan’la çok ama çok değer kaybetti.
Marka değeri yerlerde süründü, şehirden tamamen koptu ve çalışanlar mutsuz ve huzursuz olduklarını ifade ediyorlar.
Şimdi yeni bir dönem başlıyor ve Sait Bilgiç OMÜ’nün rektörü oldu. Onun hakkında da zaman zaman bize olumsuz bilgiler geldi ve biz de haber yaptık.
Kendisiyle görüştük, ikna olduklarımızı gündeme almadık.
Artık yeni bir sayfa açıyoruz. YÖK Said Hoca’yı 1. yaptı ve Cumhurbaşkanımız da atadı. Kendisine hayırlı olsun diyoruz.
Doğru işlerde sonuna kadar yanında olacağız.
Yanlışta ve yanlışta ısrarında ise tıpkı Hüseyin Akan’a karşı verdiğimiz mücadele gibi karşısında olacağız.
Said Bilgiç’in atanmasında aldığı oy kadar, Hüseyin Akan’ın OMÜ’ye yaptığı hasarın ve enkazının da rolünün olduğunu unutmaması gerekiyor.
Said Bilgiç’e, Akan döneminden ders alarak, OMÜ’ye, şehrimize, ülkemize hizmet ederek, küskünlükleri bir kenara bırakarak, başarılı bir yönetim icra etmesini diliyoruz.