Muhterem belediye başkanlarımızdan bize yukarıdaki başlığı arttıracak telefon konuşmasına şahit olmuş tanığımız anlattı…
“Sayın genel başkan yardımcım, sayın bakanım, Samsun’a geldiğinizde neden beni aramıyorsunuz? Ben geleceğinizi haber alınca aracımı size tahsis ettim, kalacak yerinizi ayarladım, Yemek programınıza kadar hepsini ayarladım. Şimdi aracımı gönderip sizi aldırıyorum efendim…”
Belediye başkanlarımız, yerel internet haber sitesinin anketinde başarıyı yakalayamamışlar…
Anket sonuçlarına biz şaşırmadık…
Başkanlarımız şaşırmış olabilir, şaşırmış görünebilirler…
Lakin biz sonuçlar hakkında kafa yorduklarını zannetmiyoruz.
Biz önce belediye başkanlarına, ardından genel merkezlere iki kelam etmek istiyoruz;
“Nasıl olsa başkan adaylarını vatandaş seçmiyor, genel merkez kimi gösterse seçmenler kendi partisinin adayı diye oy veriyorlar…” diye düşünerek herkesi hakir görerek, insanları aşağılayarak, hakaret ederek başkanlık yapılmaz…
“Seçim çantada keklik nasıl olsa…” düşüncesiyle seçmen kitlesini adam yerine koymayan başkanlar, makamları koruyabilmek adına yukarıdakinin aynısı telefon konuşması yapıyorlar…
Makamlarını koruyabilirler lakin o koltukta eriyen, küçülen kişilikler küçüldükçe küçülür, geriye şişirilmiş egodan, megolamaniden başkası kalmıyor...
Zaten olmayan, kendi oyunu bitirip tükettiğin yetmez, partinin oyunu dahi kemirir durur o makamda o eriyen, küçülen kişilik, büyüdükçe büyüyen ego, büyüyen megolamaniden başkası görünmez.
Aynen Samsun’da olduğu üzere…
***
AK Parti Genel Merkezi seçim bölgesinde, vatandaşta, seçmende karşılığı mevcut adaylarla seçime girmeyi 2014 yılından itibaren tedricen bırakmış vaziyette…
Ya kimi aday gösteriyorlar?
El cevap; en yukarıda yüksek tanıdığı olanlar, sermaye tarafından koruyup kollanılan kişileri…
En yukarıda yüksek tanıdığı olanlar, sermaye tarafından koruyup kollanılanlar, seçilip makama oturunca seçmene karşı minnet borcu olmayınca kime minnet borcu varsa ona minnet duymaya, Vatandaşa Kükreyen Aslan, Genel Merkeze, sermaye gruplarına Süt Dökmüş Kedi haline gelmeye başlıyorlar.
O zaman ne oluyor, zaten kendi oyu olmayan aday, partinin oylarını yiyip bitirmeye, partinin bölgesindeki gücünü bitirmeye başlıyor…
Süreç, sürdürülebilir olmayınca, elbette artık partinin kimi aday gösterirse göstersin seçimi kazanamayacağı günlere doğru ilerliyor…
Genel merkezlerin, parti oylarının neden eridiğini pek fazla merak ettiklerini zannetmiyoruz.
Artık parti ticari mekanizma haline gelmişse, başkan sermayeye, sermaye genel merkez doğru rant akışı kurulmuşsa, partinin önceliği kalmamış paranın önceliği yerini almış demek oluyor.
Durum böyle…
Genel merkez işleyen hâlihazır mekanizmayı nasıl tersine çevirecek, paranın değil, halkın adayına yeniden ne zaman teveccüh etmeye başlayacak…
Zor…
Şimdilik zor…
Böyle gelmiş, böyle gidecek, korkarım vallah….