Bir önceki başyazımız fincancı katırlarını iyice ürkütmüş olacak ki çok sayıda isimsiz yorum geldi.
Bir ilçemizden (ismini vermeyelim) hep beraber birlik oldular, whatsapp’tan sabahtan akşama kadar yazdılar.
Bunların bir kısmı bizi cahillikle suçluyordu.
Diğer kısmı ‘biz yatmıyoruz, çok çalışıyoruz’ diyordu.
Bir kısmı da bizi birilerinin tetikçisi olmakla suçluyordu.
Önce şuradan başlayalım;
Bizim için öğretmenlik kadar kutsal bir görev yoktur.
İşini hakkaniyetle yapan, vatan, millet, din, bayrak sevdalısı öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğildik, eğilmeye de devam edeceğiz.
Ancak öğretmenliği sırf maaş olarak gören, ‘benim dersimi şu güne yaz, şu kadar günümü boşalt, bana ders dışı görev verme, karda kışta beni uzağa verip de beni yürütme, bak beni kızdırmayın, gider rapor alırım’ diyen az da olsa bu mesleğin yüz karalarını da çok duyuyoruz.
Keyfi raporlarla boş geçen derslerin sızlatamadığı vicdanları çok iyi biliyoruz.
‘Ben şu ilçeye gitmem, ben burada çalışmam, devlet bir yolunu bulsun, bana ne’ diyenleri de,
O çocuklar olmasa öğretmen diploması neye yarar ama ‘hem maaşımı vereceksin hem de beni yerimden, keyfimden etmeyeceksin’ diyenleri de çok iyi biliyoruz.
Yıllardır ilçelerimizin en ücra noktalarında bin bir zahmet ve emekle hizmet veren eli öpülesi öğretmenlerimiz yüksek puanlarına rağmen istedikleri yerlere gelemezken sen norm fazlası şehirde yatacaksın, maaş alacaksın, az yerini değiştirmeye kalkınca da kıyameti koparacaksın.
Rakamları aldık.
Samsun'da 20 Bin 500 öğretmen var.
İki Bin norm fazlası.
Yani maaşını karşılayacak dersi bile yok.
Peki, İki Bin fazlalığa rağmen Beş Yüz kişiye daha ücret verip öğretmenlik yaptırmak devleti, milleti zarara uğratmak değil mi?
Samsun Milli Eğitim ne yapmış?
En doğrusunu yapmış.
Norm fazlası öğretmeni ihtiyaç olan yerlere görevlendirmiş.
Siz buna nasıl isyan edersiniz.
Hani vatanseverliğiniz.
Hani her karışı bizim olan topraklarımız.
Milli Eğitim sizden öğretmenlik yapmanızı istiyor.
Maaşınızı hak etmenizi istiyor.
Beğenmezseniz istifa edersiniz.
Yedi Yüz bin kişi sırada bekliyor.
Sonuç olarak bize yazan, bizi eleştiren arkadaşlar!
O bekleyen Yedi Yüz kişi sizin yerinizde olmak için neler, ne fedakârlıklar yapar bir de böyle düşünün…
Halinize şükredin.
Görevini her yerde ve her şartta layıkıyla yapan öğretmenlerimizin ellerinden, gözlerinden öpüyoruz.
Devletin maaşını alıp da yer beğenmeyen, kaytaran, keyfi raporlarla o geleceğimiz, her şeyimiz çocuklarımızın derslerini boş geçirten öğretmen unvanına gölge düşürenleri ise affetmeyeceğiz.
Velhasıl yarası olan gocunsun.
Başyazı