Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 27-08-2016 09:19   Güncelleme : 27-08-2016 09:19

Aile Şirketlerinde Liyakat Sorunu

Aile şirketlerinde liyakat sorunundan söz etmeden önce "aile şirketi" ve "Liyakat" kavramlarına kısaca değinmek istiyorum.

Aile Şirketlerinde Liyakat Sorunu

 Tanım olarak aile şirketi  sahipliği ve yönetimi bir kişi veya aileye ait olan işletmedir. Aile, hem işletmenin sahibi hem de yöneticisidir, yani ‘müteşebbis/girişimci/kurucu’ hem patron hem de yöneticidir. Az ortaklı aile şirketlerinde, hisselerin büyük çoğunluğu bir veya iki ailede toplanmıştır. Liyakat ise bir kimsenin kendisine iş verilmeye uygunluk veya yaraşırlık durumu olarak tanımlanabilmektedir.

Temel olarak en basit işletmeden en kurumsal şirketlere kadar tüm işletmelerde işletme fonksiyonları Üretim, Finans, Pazarlama, İnsan Kaynakları ve AR-GE olmak üzere beş temel başlık altında uygulanmaktadır. Küçük işletmelerde tüm bu fonksiyonlar işletme sahibi tarafından yürütülse de zaman içinde işletme hacimleri büyümüş, istihdam artmış ve bahse konu temel fonksiyonlar işletme sahip veya ortakları haricinde ki çalışanlar tarafından sevk ve idare edilmeye başlanmıştır.   

Zaman içerisinde işletmelerin hacimlerinin büyümesi, rekabet ve pazarlamada ki gelişim ve değişimler işletmeleri şirketleşmeye sevk etmiştir. Bazı şirketler bir kaç işletmenin birleşmesi ile kurulmuşken bazı şirketler ise herhangi bir birleşme yapmadan aile şirketi şeklinde kurulmuştur.

Aile şirketleri genel olarak aile büyüğünün yönetim kurulu başkanlığını yaptığı ve diğer tüm fonksiyonlarını çocuklar ve diğer yakın akrabaların sevk ve idare ettiği şirketlerdir. Temel olarak aile şirketlerinde yaşanan liyakat sorunu da tamda bu nokta da başlamaktadır. Aile büyükleri başta güven ve aile bireylerine istihdam sağlamak, olmak üzere kendilerince sebeplerden dolayı bu tür bir organizasyon yapısı ile işletmelerini yönetmek isteseler de liyakati göz ardı etmektedirler.

Şirket yönetiminde görev alan aile üyeleri üslendikleri görevlerde yetkinse yani yapabilirliği ve yeterliliği üst düzeyde ise bir sorun ile karşılaşılmadan şirketler ticari faaliyetlerine devam edebilmektedir.  Fakat söz konusu aile üyeleri üslendikleri görev konusunda yetkin değil, sadece ailenin bir ferdi olduğu için o görevi işgal ediyorsa, büyük bir liyakat sorunundan söz etmek mümkündür.

Yetkin olmayan yöneticiler bir şekilde görevlerini yerine getirmek için yetkin personeller istihdam edecek fakat yaşadıkları güven probleminden dolayı, personeller ne kadar yetkin olursa olsunlar sorumluluk alacaklar fakat sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmek için ihtiyaç duydukları yetkiye hiç bir zaman sahip olamayacaklardır. Yani tabiri caizse davul ve tokmak ayrı ayrı kişilerin elinde olacaktır.  Bu olumsuz durum personel motivasyonuna negatif yönde etki edecek yetkin personelin işletme içinde tutulması ve en üst düzeyde verim alınmasına engel olacaktır. Ve nihayetinde maddi ve manevi olarak kendisini tatmin edebilecek ilk farklı iş imkanında yetkin personel şirketiyle yollarını ayıracaktır.             
Şirketlerde liyakatin en önemli örneklerinden biri, şirketin isminden emin olamadığım için veremiyorum, Türkiye'de faaliyet gösteren bir küçük ev aletleri üreticisi şirkettir. Şirketin üç ortağı alanında son derece yetkin bir genel müdür alırlar ve şirketin başına getirirler. İnanması çok güç ama üç ortağın üçü de maaş verdikleri genel müdürün altında genel müdür yardımcısı olarak, genel müdür kendi isteğiyle emekli olana kadar, uzun yıllar çalışmışlardır.  Liyakatle ilgili bu ve bunun gibi ülkemizden ve dünyadan çok sayıda örnek vermek mümkündür.

Sonuç olarak bilginin hiyerarşisi yoktur ve bilgi makam, mevki ve kapitale üstünlük sağlayacak tek kavramdır. Liyakatle ilgili birçok uzmandan ve birçok kitaptan bilgi edinmek mümkün olsa da en güzel ve net bilgiyi  " İş, ehil olmayana verildi mi kıyâmeti bekle!" hadisinden almak mümkündür.  Yani ehil ve liyakat sahibi olmayan kişilere teslim edilen şirketlerin yok olmayı beklemekten başka yapacakları tek şey liyakate önem vermektir...

Murat Türk

adminadmin